SU
Üst kattan bir bağırma sesi duyduğumda gözlerimi sildim ve hızla merdivenlere yöneldim. İkişer ikişer merdivenleri çıkarken bizimkilerin koridorda toplandığını gördüm. Kaşlarımı çatarak onlara doğru ilerledim. En arkada jimin vardı. Adımlarımı ona yönlerdirdim ve koluna dokundum. Başını bana döndürdü fakat oldukça endişeliydi.
-ne oldu, biraz önce bir bağırma sesi duydum ama...
Jimin
-jungkook...Dedi, başkada bir şey söylemedi. Bu isim yetti bana. Hızla önümdekileri iterek ortaya geldim ve gördüğüm görüntüyle bir iki adım geriledim.
Jin
-açılın açılın, krize girdi dahada boğmayın...Jin bir şeyler diyordu ama anlamıyordum. Ayaklarım sanki yere çivilenmiş gibi olduğum yerde durup, sadce olduğu yerde titreyen jungkooka bakıyordum. Hipnoza girmiş gibi ne ona yardım edebiliyordum, ne de buradan uzaklaşabiliyordum.
-j j jungkook.
Söylediğim isimle birlikte bir adım atabilme başarısına ulaşabilmiştim. Sonra bir adım ve bir adım daha.
Jin
-su... Su beni dinle, etrafında durma.Hiçbir şey anlamıyordum. Sesler birbirine karışmış bir şekilde geliyordu. Yerde deli gibi titreyen jungkookun yanına eğildim ve başını tutup bacaklarıma yasladım. Ardından yüzüne hafif vurarak konuşmaya başladım.
-jungkook, jungkook yalvarırım aç gözlerini. Lütfen bana bak, gözlerini görmeme izin ver.
Ben ne kadar ağlarsam o da o kadar titriyordu. En son hatırladığım başımı ellerimin arasına alıp deli gibi sallanmaya başlamamdı. Bunlar geçmeliydi. Ona bir şey olmamalıydı...
Jİ EUNOdadaki büyük yatakta yan yana yatan su ve jungkooka baktım. Jungkook girdiği krizden sonra bayılmıştı. Suysa onun bu haline dayanamayıp krize girmişti. Neden bu olanlar sürekli bizim başımıza geliyordu?
Neden...
Yüzüme değen parmaklarla başımı sağ tarafıma çevirdim. Jimin göz yaşlarımı siliyordu. Vücudumu tamamen ona döndürdüm ve burnumu çektim.
-i ikiside iyi olacak değil mi.
Bana doğru eğildi ve dudaklarını alnıma bastırdı. Ardından sıcak dudaklarını alnımdan çekmeden duyabileceğim şekilde mırıldandı.
Jimin
-merak etme güzelim. İkiside iyi olacak.Gözlerimi kapadım ve kendimi onun sıcaklığına teslim ettim.
Alev
-bırakında dinlensinler. Merak etmeyin ikisi de iyi.Alevin sesini duyduğumda arkamı döndüm. Kapının pervazına yaslanmış bize bakıyordu. Parmaklarımı jiminin parmaklarına geçirdim ve elini sımsıkı tuttum. Ardından alevin yanına gittim.
-jin bile emin olamazken sen nasıl bu kadar emin olabiliyorsun.
Evet sinirlenmiştim. Alev geldiğinden beri kendi gibi davranmıyordu. Bir robot gibi sadece olanları söylüyordu. Eskiden su için sürekli endişelenirdi fakat şimdi... Şimdi ya endişelenmiyor ya da endişelendiği halde bize bunu göstermiyor.
Alev yaslandığı kapının pervazından kendini geri çekti ve jiminle bana baktı. Gözleri benim üzerimde durunca bana doğru eğildi. Yutkunarak bir adım geri gittim. Bu yaptığıma sırıttı.
Alev
-onun benden daha iyi mi bileceğini snıyorsun. Şu an senin vücudunun emarını bile çekebilirim.Dedi ve geri çekildi. Jimin beni arkasına çekti ve aleve doğru yürüdü.
Jimin
-bir şey mi oldu, neden bizi çağırıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fiksi Penggemar*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...