ALEV
-senem karayel, ya da diğer adıyla hayatımı b*ka çeviren s*rtük...
Bu dediğime kahkaha attı ve yüzünde büyük bir gülümsemeyle biraz önceki adamın yanına gidip dudaklarına bir öpücük kondurdu. Dişlerimi sıkmaya başladım. Bu kadını yıllardır nasıl tanıyamadım.
Karşımdaki aptal kadın kalçasını beyaz masaya dayadı ve gülerek benim bu halime bakmaya başladı.
-ne o, hangi rüzgar attı seni buraya.
Dedim sırıtarak. Gülümsemesi dahada büyüdü ve masadan ayrılıp bana bir adım yaklaştı.
-canım kızım, tabiki seni özledim.
Sinir kat sayım her geçen saniye artıyordu. Sanki damarlarımdaki tüm kan beynime toplanıyor gibiydi.
-BANA HEMEN BURADA NE OLDUĞUNU VE GERÇEK AİLEME NE YAPTIĞINIZI ANLATIN!!
Diye bağırdığımda doktorlar bir adım geri çekildi. Senem denen kadında bir kaç adım geri çekildi ve karşımdaki koltukta oturan adamın yanına gitti. Neden korktuklarını anlamadım. Fakat kafamı odanın köşesinde duran aynaya çevirdiğimde neden korktuklarını ancak anlayabilmiştim. Damarlarım patlayacak gibi şişmişti ve gözlerim sürekli renk değiştiriyordu.
-anlatın.
Dedim soğuk bir şekilde. Benden korkmayan tek kişi koltukta oturan adamdı. Bana sanki bir mücevhermişim gibi bakıyordu.
-seni seçtik alev. Sen doğduğun andan itibaren bizimdin.
Boş bakışlarımla ona bakmaya devam ettim.
-daha açık konuş.
Diyerek tısladım. Bacak bacak üstüne attı ve geriye yaslandı.
-babam bir profesördü. Gizli araştırmalarını sürekli benimle birlikte yapardı. En son yaptığımız araştırma beyinle ilgiliydi. İnsan beyninin %100ünü çalıştırmak, düşünebiliyor musun bu harika bir şey. İstediğin her şeyi yapabilirsin.
Adam bundan bahsederken gözleri parıldıyordu.
-sürekli insanlar üzerinde gizli deneyler yaptık, beyinleriyle ilgili testler ve bir sürü şey. Hiçbiri işe yaramadı. Hepsinin beyni tek tek iflas etti ve öldüler. En son babam bir şey fark etti. Bu testi yapmamız için farklı bir DNA gerekiyordu. Diğerlerinden daha güçlü ve biraz da mucize gerekliydi bizim için. Tüm hastanelere birer doktor yerleştirdik ve beklemeye başladık. Ve bil bakalım ne bulduk. Anne karnında bir çocuk. DNA'sı yeterince güçlü olmasada diğerlerinden daha iyiydi. Onu doğumunda ölü olarak gösterdik ve koreye bir yetimhaneye gönderdik. Orada her ay yemeğinin içine ilaçlar katmaya başladık fakat bir süre sonra bünyesi kaldırmamaya başladı. Öleceği için vaz geçtik ve başka bir DNA aramaya başladık. Eğer onunda bünyesi güçlü olmasaydı çoktan ölmüştü. Hücreleri daha güçlü olan birisini aramaya başladık. Sonra bil bakalım nerede bulduk. 3 yaşındaki bir kızın vücudundaki hücre yapısı bunun için ideal. Üstelik diğerinden kat kat daha iyi. Üstelik bil bakalım bu kim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...