Bana koşanlarran birinin miğdesine tekme attığımda havalandı ve bir kaç metre ileri düşüp geriye doğru takla attı. Sanırım fazla sert vurdum. Eğer elimin ayarını ayarlamazsam buradan sakat ayrılabilirler. Diğerinin bana doğru hamle yaptığını gördüğümde düşüncelerimden sıyrıldım. Çocuğun koluma yapışmasıyla hızla kendi etrafımda döndüm ve onun arkasına geçtim. Ardından dizinin arkasına attığım tekmeyle yere çömeldi. Arkamdan biri saçımı tutacağı sırada dirseğimi yüzüne indirdim ve kolumu boğazına yaslayarak onu duvara bastırdım. Yüzü morarmaya başladığında hızla geri çekildim ve arkadan bana vurmak üzere olan çocuğa havada dönerek tekme attım. Çocuk bayıldığında tekrar boğmaya çalıştığım çocuğa döndüm. Öksürerek nefes almaya çalışıyordu. Arkamı döndüğümde bir kişi kaldığını gördüm. Eğer akıllıysa kaçar.-hadisene, daha sürtük üçlüyle ilgilenmeliyim.
Dediğimde kaçmadı. Demek ki akıllı değil. Bana koşarak yaklaştı ve karnıma tekme atmak için bacağını kaldırdı. Bacağını tuttum onu geriye ittim. Tekrar yaklaşmaya başladığında göğsüne sert yumruklar indirmeye başladım. Ellerimi tutmak için hamle yaptığı sırada suratına attığım yumrukla bağırarak yere düştü ve burnunu tutmaya başladı. Burnunu kırmış olmalıyım. Her neyse, bu da ona ders olur.
Alnımdaki terleri sildim ellerime baktım. Ellerimin her yeri kanla kaplıydı. Yüzümü buruşturdum ve okul gömleğimi çıkarmaya başladım. Kanla kaplı beyaz gömleğimi çıkardığımda ellerimdeki kanı silim ve yerdeki baygın çocuğun suratına fırlattım. Üzerimde sadece yarım T atlet vardı ama bu umrumda değildi. Bakışlarımı gömlekten çevirdim ve sürtük üçlüye döndüm. Gözlerinde korku ve şaşırmışlık vardı ve şu anda kaçamazlar. Çünkü tek çıkış tam olarak benim arkamda.
-ee... Kızlar. Daha yok mu. Gücümün sadece bir kısmını kullandım ama bu çocuklar dayanamadılar. Bir de siz test etmek istermisiniz?
Dedim kahkaha atarak. Sinirlenmiştim. Bir gömleğim daha pert olmuştu çünkü. Kahkaha atmazsamda sinirlerimi yatışıramazdım ki belkide yatıştırmamalıyım. Direkt şu aptallara dalmalıyım.
-ş şey. Alev bi biz üzgünüz.
Dedi aralarında kahverangi saçları olan kız. Alaylı bir şekilde güldüm.
-hadi yaa... Sence bu beni ilgilendirir mi? Şu anda sizi kimse elimden alamaz.
Onlara doğru ilerlerken arkamdaki deponun kapısı açıldı. Hızla arkamı döndüm. Cidden mi?
TAEHYUNG
Namjoon
-depoyu hazırladınız mı?Suga
-orada hala min jung rehin tutuluyor. Adamlar henüz konuşturamadı.Aahh... Bana bıraksalardı o herifi ilk dakikada konuştururdum. Şimidi de o s*kik depo hazır olurdu. Bir ara onlara beni dinlemeleri gerektiğini söylemeliyim.
Jhope
-arka taraftaki depoyu kullanalım. Aletler falan hazır değil ama hallederiz. Fazla zaman almaz.Dedi gömleğinin yakasını düzeltirken. Tekrar ve tekrar söylüyorum. Eğer ki depodaki adamları bana bıraksalardı ben hallederdim. Üstelik en son konuşturmaya çalıştığım adamın dilini kesip pişirdiysem ve ardından ona yedirdiysem ne olmuş? Bence hak etmişti. Sırf bu yüzden depoda bana konuşturmam için adam vermiyorlar. Sizcede haksızlık değil mi?
Namjoon
-tamam.Dedi ve kol düğmelerini ilikeme işini bitirdi. Tam kapıya doğru hareket ediyorlardı ki hemen lafa girdim.
-orada benim işim var.
Bunu dememle hepsi kaşlarını çattı ve bakışlarını bana döndürdüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...