"Kızanım gel bakiyim yanıma. Kaç zamandır başbaşa vakit geçirmiyoruz babanne turun."
"Ya öyle oldu pamuğum. Hepimiz bir derde düştük. Dağıldık bir yana."
"Üye ya. Hepinizin mühim işleri var. Gel otur sohbet edelim biraz. Eskiden pek severdin benle konuşmayı. Şimdi yüzümüze bakılmaz oldu." Dedi hafif kırgın bir sesle. Hilal yanına gitti. Sarıldı.
"Oy benim pamuğum bana kırılmış mı? Hiç öyle şey olur mı ben seni unutur muyum? Ne yapayım sana kendimi affettirmek için?"
"Yok kızanım bir şey istemem. Sen gel yeter. Ee anlat bakiyim duyduklarıma göre için iyice kavramışsın bu hemşirelik işini."
"Kendimi en azından yaralı insanların yardımına koşarken vatana karşı olan borcumu ödemiş gibi oluyorum."
"Merak etme kızım. Hiç şüphen olmasın senin gibi vatanı bu denli sevenlerin hiç borcu olmaz. Benim melek yüzlü turunum. Hilal sen küçükken hiç büyümeyecek gibi gelirdin. Zaman nasıl geçti anlamadım. Gelinlik çağında güzel bir genç kız oldun."
Hilal öptü pamuğunun avuç içlerini. Kocaman gülümsedi ona.
"Birde o mesela var demi benim meleğim. Sen bizim Hilal suratlarına bile bakmaktan iğrendiği bir Yunan'a gitte aşık ol hiç akıl alcak iş mi?"
Ne diyeceğini bilemedi Hilal. Leon'un başına gelebilecek en güzel şey olduğunu biliyordu. Fakat din,dil, ırk ayrımı yapmayan pamuğu bile böyle düşünüyorsa yanlış yaptıkları bir şey vardı. Tabii oğlunun bir Yunan askeri olarak karşısına çıkması babannesini derinden sarsmıştı.
"Ne düşünüyorsunuz deniz gözlüm. Kurkma ben sana ne Azize gibi karşı çıkarım ne de Yıldız gibi sevinçten havalara uçarım. Zaten gözlerinizin içi gülüyor ikinizinde. Sen zaten bu oğlana kalbini açtıysan iyi bir insandır. Hem bilirsin aslında Azize de seni üzmek istemez fakat kendi yaşadıklarını seninde yaşamanı istemez. Oyüzden böyle yapar. Yoksa o deyyus oğluma ne denli aşık bilirsin. Hala söküp atamaz onu kalbinden."
"Ya tabii bilirim pamuğum bilmem mi. İmrenirdik ablamla içten içe. Konuşurduk küçükken sevdanın ne demek olduğunu."
"Şimdi öğrendin mı peki?"
Hilal utandı biraz. Gülümsedi. Ne zaman aklına gelse Leon birine onunla ilgili bir şeyden bahsedecek olsa gülümsüyordu. Gerçi bu aralar hiç aklından çıkmıyordu ama.
"Hemde nasıl öğrendim görsen. Anne mı yeni yeni anlıyorum. Onun yerinde ben olsam ben de vazgeçemezdim sanırım."
"Senin ne ara bu kadar gözün döndü sevdadan be kızım insan gelip hiç anlatmaz mı."
"Bundan sonra ne olursa olsun gelir anlatırım pamuğum. Sen hiç meraklanma. Ben yukarı çıkıyim o vakit. Kitaplardan fazla uzak kaldım."
"Tamam kuzum. Git hadi sen. Fazla uzak kalamazsın sen kitaplarından."
Hilal öptü babannesini. Tabii ki aklında kitap okumak yoktu. Öncelikle Leon'dan sorması gereken bir hesap vardı.