Gece olurken Leon ve Hilal eve gitmeyi teklif etmişti fakat Azize bırakmamıştı çocukları. Şimdiyse Hilal yer yatağı yapmakla meşguldü. Leon'da AliKemal'in kıyafetlerinden gecelik seçmeye çalışıyordu.
"Hadi be al birini giy. Ne olacak sanki bir günde pahalı kumaştan yapılmış geceliklerin olmadan uyusan. Sana kadın esvapları vermediğime dua et."
"Sorun o değil ki. Senin kıyafetlerinin bana küçük geleceğini düşünüyorum. Benden daha kısasın sonuçta."
"Benim kıyafetlerim mi sana olmaz? Akşam akşam güldürdün ya beni yine. İncecik çocuksun sen."
Leon daha fazla uğraşmadı AliKemal'le. Hem uykusu vardı hem de Hilal'in yanına gitmek istiyordu. Ne olduğuna bakmadan bir kıyafet aldı ve giydi.
"Hadi sana iyi geceler."
"Sonunda giyinmişsin paşam. Size de iyi geceler."
Hilal saçlarını açtı. Yer yatağının içine girdi. Leon da gelmemişti zaten. Kafasıda karmaşık sorularla doluydu. Leon'un içeri girmesiyle kahkaha atmaya başladı. Durduramıyordu kendini. Biraz abarttığının farkındaydı ama Leon'a baktıkça gülüyordu. Leon şaşırdı Hilal gülmeye başlayınca. Kendine baktı. Tamam Leon'un giymeyeceği cinstendi fakat komikte gözükmüyordu.
"Ne var bu kadar gülecek Hilal? Ben anlamadım. Çok komik değilim ki."
Hilal'in gözlerinden yaşlar akıyordu. Artık sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı. Sonunda Hilal durduğunda konuşabilmişti.
"Çok komik olmuşsun. Hiç alışkın değilim seni böyle görmeye. Hep saygın kıyafetler giyince."
"Komik olduğumu anladım da bu kadar gülmene anlam veremedim."
"Bende. Ama birden böyle oldu işte. Neyse hadi gel yanıma."
Leon ışığı kapattı. Hilal'in yanına yattı. Küçük kadını belinden kavradı. O eşsiz kokusunu içine çeke çeke uykuya dalmıştı. Sabah bir gıcırdama sesiyle uyandı sesin geldiği yere doğru baktı. Hilal endişeli bir şekilde Leon'a bakıyordu. Hazırlanmıştı Hilal. Eşarbını bile takmıştı.
"Nereye böyle Smryna sessiz sedasız?"
"Annemle hastaneye gidiyoruz. Ben seni rahatsız etmeyim dedim."
"Dur bekle üstümü değiştireyim ben de sizinle geleyim."
"Yok yok hiç gerek yok. Biz kendimiz gideriz."
"Ne olacak Smyrna nasıl olsa bende işe gideceğim. Hem sizin emin ellerde olduğunuzdan emin olayım."
"İyi sen bilirsin."
Leon hızlıca üstünü değiştirdi. Saçlarını elleriyle yana doğru yatırdı. Ceketini giydi.
"Hadi ben hazırım. Azize anne de hazırsa çıkalım."
Üçü birlikte yola koyuldular Leon ve Azize sohbet ediyor Hilal'de kafasını sallamakla yetiniyordu. Leon arada sırada gözlerini kısarak Hilal'in dalgınlığının sebebini anlamaya çalışıyordu. Hilal durdu ve kafasını kaldırdı.
"Hadi Leon sen artık git. Biz devam ederiz."
"Geleyim ben sizinle hem şurada ne kaldı hastaneye."
"İşte neredeyse bitti yol. Hadi sen git artık."
"Tamam oğlum bak getirdin zaten bizi buraya kadar. Hem Hilal benim yanımda gözün arkada kalmasın."
"Tamam o vakit ben gideyim size iyi çalışmalar."
Hilal ve Azize Leon gidene kadar beklediler sonra onlarda hızlıca yürüdüler ve bir sokaktan döndüler.
"Nerede demiştin anne sen bu hatuna?"
"Hemen bu sokağın sonundaymış."
Hızlıca yürüdüler sokağı. Azize kapıyı tıklattı. Orta yaşlı bir kadın açtı kapıyı. Azize'yi tanıyor gibiydi.
"Hoşgeldin Azize hemşire. Buyur bir diyeceğin mi var?"
"Kızımı getirdin sana."
"Buyur buyur girin içeri."
"Kızım birkaç ay önce evlendi hatun. Gariplikler sezincede bende gelip bir sana göstermek istedim."
"Gel bakalım kızım uzan sen şöyle. Rahat at, sıkma kendini."
Hilal uzandı kadının gösterdiği yere. Kadın Hilal'in eteğini açıp muayene etti. Biraz sürmüştü. Kadın Hilal'in eteğini kapattı. Doğrulmasına yardım etti.
"Hayırlı haberler var kızım. Ne mutlu sana anne olacaksın. Sen gebesin."