Sabah gözüne güneş ışığının girmesiyle uyandı Leon. Yanındaki sarışın kadına baktı. Melek gibiydi. Bembeyaz teni bütün masumluğunu bağırıyordu adeta. Yatakta yan döndü. Kendine sırtı dönük kadını izlemeye başladı. Bu kadar güzel bir kadını hak edecek ne yaptım diye düşündü. Belki de yıllardır görmediği sevginin karşılığı olarak almıştı bu hediyeyi. Beyaz örtü sırtının yarısını kapatıyordu küçük kızın. O bembeyaz tene dokunmaktan alıkoyamadı kendini. Kadını uyandıracağını bile bile parmak uçlarıyla dokundu sırtına. İrkildi kadın gözlerini açtı. Leon'u görünce gülümsedi. Örtüyü üzerine biraz daha çekip gerindi oda Leon'a doğru döndü.
"Günaydın sevgilim."
"Sana da günaydın meleğim. Aslında uyandırmak istememiştim seni fakat kendimi sana dokunurken buldum."
Bir eliyle yorganı tuttu. Diğer eliyle Leon'un yanağını kavradı.
"Önemli değil. Çok bile uyumuşum kendime göre."
"Uzun bir geceydi. Normal böyle olması."
Hafifçe vurdu kadın.
"Zaten utanıyorum hala yapma şunu."
"Tamam tamam sustum."
"Ben biraz üşüdüm Leon artık kalksak mı?"
"Tamam canım. Kalkalım tabii üşüdüysen."
Hilal örtüyü bedenine sardı. Hala utanıyordu. Güldü Leon Hilal'in bu hallerine. Sonrasında kızın keskin bakışlarıyla karşılaşınca susup üstünü değiştirdi. Hilal de üstünü giyinmişti. Başına pembe bir örtü taktı.
"Sen pek takmazdın maviden başka örtü."
"Renk olsun dedim. Malumunuz birnevi mutluluğumu insanlara yaymak gibi bir şey."
"Leon hadi sen çık ben geliyorum bir işim var."
"Ne işin var Hilal?"
"Ya boşver sen bir çık."
"Söylemezsen çıkmam."
"Kadınsal bir şey."
"Korkma hemen hamile kalmazsın." Diyip kahkaha attı Leon. Sonrasında kafasına yastık attı Hilal.
"Leon sen çok iğrençsin. Çabuk çık gözüm görmesin."
Leon daha fazla üstelemeden çıktı odadan. Hilal kapıyı açıp biri var mı diye kontrol ettikten sonra içeri döndü. Çarşafı toplayıp yatağı kapattı. Bu çarşafı hizmetçiler görürse Hilal utançtan yerin dibine girerdi. Bu yüzden kendisi banyoya götürüp bıraktı. Leon'un yanına aşağıya indi.