"Ayşe hemşire anne mi gördün mü acaba?"
"Yok en son bir kaç saat önce görmüştüm. İlaç odasındaydı."
"Peki. Saol o vakit."
"Fakat sanırım bugün nöbeti vardı."
"Çok saol."
"Ne demek Hilal hemşire."
Hilal'le Yıldız nöbet defterini kontrol ettiler. Bugün özel ilgilenilmesi gereken bir hasta vardı. Başhekim de onu Azize'nin gözetimi altın koydu. Defteri kapatıp on üç numaralı odanın yolunu tuttular. Onlar annelerine giderken birkaç hemşire ortalıkta koşturuyordu.
"Bir şey mi oldu acaba. Herkes bir tarafa koşuyor. Annemi bir an önce bulmalıyız."
"Kesinlikle. İnşallah kötü bir havadis yoktur."
Kızlar odanın önüne gidip kapıyı tıklattı. İçerden ses gelmedi. Büyük ihtimal hastayı morfinle uyutuyorlardı. İçeri girdiklerinde oda boştu. Hastadan başka kimse yoktu. Hastayı rahatsız etmemek için kapıyı yavaşça kapattı.
"Acaba daha başlamadı mı ki nöbeti? Yoksa bilirsin annem hiç geç gelmez."
"Biliyorum abla ama gördün defteri. Oradaki yazana göre yarım saat önce başlaması gerekiyormuş nöbetinin."
"Bir terslik var ama hadi hayırlısı. Biz de o vakit bu koşuşturmanın sebebi neymiş öğrenelim. Belki bir yardımımız dokunur."
Kızlar hızlıca yürüdüler hemşirelerin biriktiği yere. Yunan askerleri bir çatışmada yaralanmış ve çoğu kötü durumdaydı. Hilal aralarında Leon olmaması için doğa etti. İçine bir şey oturmuştu boğazı düğümlendi. Hızlıca gelen askerlere baktı. İçlerinde Leon yoktu içi biraz da olsa rahatlamıştı.
"Hilal hemşire kıyafetlerinizi değişip yardım mı edeceksiniz yoksa orada öyle dikilmek daha mı makul geliyor?" Dedi başhekim.
Bir şey demedi Hilal. Yukarıya çıkıp kıyafetlerini değiştirdi. En kısa zaman da Leon'u görmeyi aklına yazdı. Aşağı inip pansuman malzemelerini alıp hızlıca haraket ediyordu. Onlar Yunanlardı ama annesi ona her dil,din ve ırktan insana bu üniforma üstündeyken şefkatle yaklaşması gerektiğini söylemişti. Hilal de buna uyacak ve o askerler için elinden geleni yapacaktı. Bir askerin odasına girdi. Sargısı sarılmıştı. Yanındaki askerin durumu kötüydü ve serumu bitmek üzereydi. Onları değiştirip çıktı odadan. Ablası bile ortalıkta insanlara yardım ediyordu. Hilal gülümsedi ona. Yıldız ise zorlama bir gülümseme sundu. Yandaki odanın kapısını açtı. Hastanın başında bir hemşire vardı. Kapıyı kapatmasıyla açması bir oldu. Bu Leon'du. İnanmak istemiyordu Leon olduğuna. Gelen hastalara baktığındada yoktu. Hemşirenin kestiği gömleğe baktı. O her zaman giydiği açık renk gömlekte kırmızıdan başka renk yoktu. Dizlerinin bağı çözüldü Hilal'in. Sonrası ise karanlık fakat acı dolu bir boşluktu.
Merhaba arkadaşlar. Bugün sonunda perşembe sonunda Vatanım Sensin.
Öncelikle bunun için hepinize teşekkür ederim. Hikayem beklemediğim bir şekilde ve hızda gelişti. Buda sizin destekleriniz sayesinde oldu. Bunları görünce çok mutlu ediyorsunuz beni. Destekleyen ve hikayemi beğenen herkese teşekkürü borç bilirim. Ne kadar teşekkür etsem azdır. Hoşcakalın kendinize iyi bakın. Altada fragmanları koyuyorum. Seviliyorsunuz.😘😘