Hilal uyandığında Leon çoktan kalkmıştı bile. Üstünü giyiniyordu. Hilal sessizce aşık olduğu adamı izlemeye başladı. Her hareketi ayrı büyüleyiciydi. Her gün yaptığı rutin işler bile bu adamda o kadar güzel ve özel duruyordu ki. Leon Hilal'e bakmak için döndüğünde uyanık olduğunu gördü. Gülümsedi.
"Günaydın sevgilim."
"Günaydın Leon."
"Bakıyorum da uyanır uyanmaz beni izlemeye başlamışsın. Anlıyorum seni tabii bana hayranlık duymamak elde değil."
"Bir Yunan Teğmenine hayranlık duymak mı, çok yanılıyorsunuz teğmen. Hem bence siz benim yaptıklarımı değil kendi görmek istediklerinizi söylüyorsunuz."
"Çok yanılıyorsunuz Hilal. Ben sadece gerçekleri söylüyorum. Lakin bakıyorum da siz yaptıklarınız farkında bile değilsiniz."
Hilal bir kahkaha attı. Yataktan kalkıp Leon'a sarıldı. Leon'dan ayrılmadan konuştu.
"Aşkınız beni sarhoş, gözlerimi kör etti teğmen."
Leon Hilal'den bu sözleri duymayı beklemiyordu. Ne de olsa o Smyrna'ydi. Savaşçıydı. Tabii kendine bu denli güzel itiraflar yapması ve teslim olması hoşuna gitmişti. Çarpıkça gülümsedi.
"Sizden bu güzel itirafları duymak hoşuma gitti. Artarak devam etmesini diliyorum."
İki aşık birbirine bakıp gülüştü. Taki bebekler ağlayana kadardı bu aşk dolu anları. Tabii onları anlatılamayacak kadar çok seviyorlardı fakat bazen de başbaşa özlem gidermek fena olmazdı. Hilal hemen Leon'dan ayrıldı. Hızlı adımlarla odadan çıktı. Leon'da ceketini alıp yanlarına gitti. Kapıya yaslandı. Hilal'in onları nasıl bir dikkatle kucakladığını , nasıl bir dikkatle incelediğini görünce gülümsedi. O bir anneydi çocukları çok değerliydi ama yine de bu genç yaşına rağmen çok iyi bir anneydi. Hilal onları emzirip karınlarını doyurduktan sonra tekrar beşiklerine koydu. Hilal Leon'un yanında durdu. Leon ise fırsat kolluyormuşcasına Hilal'i kapıyla arasına sıkıştırdı.
"Leon ne yapıyorsun çocuklar uyanacak."
"Uyanmazlar onlar. Hem sen beni bir dinle. Diyorum ki acaba çocuklara bir kardeş mi yapsak."
"Leon onlar daha çok küçükler. Hem bir savaşın ortasında tekrar çocuk doğurmak biraz bencillik gibi geliyor. Hem de daha çok erken."
"Neden bencillik olsun ki Hilal? O yavrularında yaşamaya hakkı var sonuçta."
"Var tabii olmaz mı ama bizim zaten iki tane yavrumuz var Leon. Bilemiyorum."
"İşte ben biliyorum Hilal. Hem sen değil miydin büyük bir ailesi olsun isteyen, şimdi bir şeyleri bahane etmeyi bırak. Akşama kadar düşün güzelim. Ben gidiyorum."
Hilal Leon'a kapıya kadar eşlik etti. Leon eşinin yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Arkasını dönmüş gidiyordu ki geri döndü.
"Bu arada masanın üstünde bir yazı var. Bir oku eğer matbaaya götürmeye değer bulursan sevinirim."
Hilal kapıyı kapattıktan sonra hemen masaya gitti. Yazıyı eline aldı. Okumayı bitirdiğinde şaşkınca gülümsedi. Demek Leon'da bir vatanperverdi. Demek kendi ülkesini hiçe sayarak haklının yanındaydı. Hilal bir kez daha gurur duydu eşiyle. En başından beri onun çok özel bir insan olduğunu anlamalıydı.
Selam arkadaşlar. Umarım iyisinizdir. Size bir sorum olacak. Sizce artık hikayeye yıllar sonradan devam edip olayların özetini geçip bir kaç bölüm sonra da bitirmeli miyim yoksa devam mı etmeliyim kararsız kaldım. Bu yüzden size sormak istedim. Artık eskisi kadar yorum gelmiyor ama ben yinede fikrinizi alayım dedim. Kendinize iyi bakın.