Leon kitabı kenara koydu. Hilal'e doğru döndü. Belinden tutup kendisine doğru yaklaşmasını sağladı. Gülümsedi. Ne yapmıştı bu kadın ona böyle? Bir insan nasıl yanındayken bile özleyebilirdi bir kadını? Bir kadının kokusu nasıl olurda tüm çiçekleri kıskandıracak kadar güzel olabilirdi? Peki ya gözleri nasıl hem denizin dalgalarındaki sertlik hem de gökyüzünün şefkatli göğsü olabilirdi? Bu kadar güzel yaratılmış olmak diğer insanlara haksızlık değil miydi?
"Leon bir şey mi diyeceksin?"
"Yok. Hiçbir şey demiyeceğim sadece vaktim varken tüm o mükemmel hatlarını en ince ayrıntısına kadar ezberlemek istiyorum."
"İstediğin her vakit, bana ihtiyacın olduğu her vakit yanında olacağım."
"Senin bu kadar özenli yaratılman diğer insanlara haksızlık değil mi?"
Hilal ilk başta yere doğru eğdi kafasını. Sonra tekrar Leon'a baktı.
"Beni övüp duruyorsun fakat hiç aynaya bakmıyorsun galiba. Her kadın her vakit senin gibi bir eşe sahip olmak ister. Hem böyle temiz kalpli hem de çok yakışıklı."
"Pek sanmıyorum. Her kadının beni istediğini."
"Tabii ki seni isteyemezler. Sen bir tek benim olabilirsin. Unutma sen yaratıldın ve bir tek bana bırakıldın. Başka bir kadına asla değil."
"Unutma o vakit sen de sadece bana bırakıldın. Bundan sonra bir tek beni sevebilirsin. Ve tabii oğlumuz olursa birde onu."
Hilal güldü Leon'a.
"Seni seviyorum güzel çocuk
"Seni seviyorum güzel kadın."
"Hadi kalkalım o vakit bak çok oyalandık. Tüm günümüzü odada geçirmek istemeyiz değil mi? Önce güzel bir kahvaltı yapalım sonrasında ne yapacağımıza karar veririz.""Tamam canım."
Leon ve Hilal birlikte yatağı kapattılar. Üstlerini değiştirip güzel bir kahvaltı yaptılar. Hilal masayı toplamayı bitirmişti. Leon'un yanına salona geçti.
"Aşkım ben kaç gündür yıkanamadım. Benim bir duş almam gerekiyor."
"Tabii ki aşkım. Sen yıkan ben beklerim."
"Yok canım sende benimle yıkanacaksın. Hem ben o hamamda nasıl yıkanacağımı bilmiyorum."
"Yalancı. Gayette biliyorsun bir kere."
"Hadi ama Hilal. Bana yardım etmen gerek."
"Tamam tamam sen geç. Bende birazdan gelirim."
Leon geçmişti hamama. Hilal'de kapısını açtı hamamın. Kıyafetlerini çıkartıp. Havlu bağladı vücuduna. Oda Leon'un yanına geçti. Yanına gittiğinde Leon suyu ayarlamaya çalışıyordu. Hilal geçip yanına oturdu. Elini suya daldırdı. Su çok sıcak olmuştu.
"Leon bu su çok sıcak. Nasık yıkanmayı düşünüyorsun?"
"Ben dedim ama sana bilmiyorum diye. Yalancı dedin bana."
"Tamam ben yaparım bırak sen."
Hilal biraz soğuk suyu açtı. Su istediği sıcaklığa ulaşınca eline bakır tası aldı. İçine suyu doldurdu. Kafasından aşağı döktü.
"Sen karıştıdın galiba Hilal.Kendini değil beni yıkayacaktın."
Kahkaha attı Hilal Leon'un bu söylediğine.
"Tamam tamam. Gel seni yıkayacağım."
Hilal Leon'a biraz daha yaklaştı. Kafasından aşağı döktü suyu. Birkaç tas daha döktükten sonra sabunu sürdü, duruladı. Kendisi de yıkandı. Gitmek için ayağa kalktı Hilal. Leon'a elini uzattı.
"Hadi çıkalım aşkım."
Leon bir şey söylemeden Hilal'i elinden tutup aşağıya çekti. Kucağına oturttu.
"Bence biraz daha tadını çıkarabiliriz. Zevcem beni yıkamış güzelce oturup sohbet etmeyecek miyiz?"
Leon çapkın bir gülüş attı. Hilal anlamıştı Leon'un ne demek istediğini.
"Sohbetten kastının ne olduğuna göre değişir."
Hilal Leon'un fiziğini süzdü. Sonra yine gülümsedi.
"Bence sen anladın nasıl bir sohbet olduğunu."
"Çek o gözlerini Leon. Hem ben anlamadım ne ima ettiğini. Üşüdüm ben."
"Nasıl üşüdün, sıcak bir hamamdan daha sıcak bir şey var mı acaba senin ısınmanı sağlayalım? A dur aklıma bir şey geliyor aslında ama."
"İstemiyorum Leon. Seni o ayıp imalarınla baş başa bırakıyorum."
Dedi Hilal ve çıktı.