Leon yukarıya çıktı. Bebeklerin odasına girdi. İkisininde anıllarına birer buse kondurdu. Hilal'in yanına gitti. Daha uyumadığını biliyordu her ne kadar taklit yapsa da. Sessizliği bozmadı Leon. Üniformasını ve gömleğini çıkardı. Pijamalarını giydi.
"Uyumadığını biliyorum Smyrna. Taklit yapmana gerek yok."
"Taklit yapmıyorum. İzin verirsen uyumaya çalışıyorum teğmen."
Leon çarpık bir gülümseme takındı yüzüne. Yatağa yattı. Hilal'i kendine çevirdi.
"Hadi ama Hilal benimle konuşmayacak mısın? Tavır mı koyacaksın bana?"
"Leon yaptığın kolay ve küçük bir şey mi? Seni hemen affetmemi mi bekliyorsun, hem de daha doğru düzgün bir açıklama yapmamışken. Hemen eskisi gibi mi olacağız?"
"Agapi mou neden böyle yapıyorsun ama. Senden şimdiye kadar hiçbir şey sakladım mı? Saklamadım. Ama sana bunu açık açık söyleyemem. Söylersem eğer siz ve benim görevim tehlikeye girer."
"Çok mu rahat bir zamanda yaşıyoruz Leon. Yaşamak artık sadece şans sizin sayenizde."
"Hilalim yapma böyle. Ben istermiydim böyle olsun. İstermiydim insanlar ölsün."
"Sadece istemek yetmez bazen Leon. İstemek çok basit bir eylem. Peki sen o insanlar için ne yaptın mesela."
"Sana söz veriyorum Hilal her şey çok güzel olacak. Ama bana biraz zaman tanımak zorundasın. Yunan ordusu gidecek bu güzel topraklardan tamam mı? Güven bana Hilal. Elimden geleni yapacağım. Çocuklarımızın ve bizim güzel bir geleceği olsun diyebunu yapacağım."
"Sana inanmak istiyorum Leon. Sana güvenmek istiyorum. Çünkü senden vazgeçemem."
Leon güzel zevcesinin elini tuttu. Alnını annesinin alnına yasladı. Alnına bir öpücük kondurdu.
"Güven bana Hilal. Yeter ki siz olun yanımda. Bütün her şeyin üstesinden geliriz birlikte."
Hilal kocasına iyice sarıldı. Ondan ne olursa olsun vazgeçemezdi. Ona aşıktı. Ondan ayrılmak bile bile intihar olurdu. Bile bile kalbini sökmek sayılırdı.
I'am back. Yarından sonra kesin dönüyorum kendinize iyi bakın.