Akşam eve dönüyordu Hilal. İzmir'in hoş kokulu baharı hissedilmeye başlamıştı. Havanın sıcaklığı da artmıştı. Üstünde ki mantoyu çıkardı. Koluna girdi biri. Şaşkınlıkla sağına baktı. Leon ona muzipçe gülümsedi.
"Nerden buldun sen beni aşkım?"
"Benim sırrım oda."
"Leon söylesene çatlatma insanı."
"Ben sana kalbimiz birlikte atıyor demiştim, hislerim getirdi."
"Leon."
"Tamam o vakit. Smryna'nin neresinde olursam olayım kokunu alabiliyorum diyelim."
"Tamam pes ediyorum. Senin sırrın olarak kalsın."
"Belki gelecekteki oğluma söyleyebilirim bu sırrımı. Benim gibi sevdiği sevdiği kadından mahrum kalmasın."
"Belki kızımız olur. Ayrımcılık yapma."
"Kızımız olursa da seni nasıl tavladığımı ve senin nasıl tav olduğunu anlatırım ki kendisi oğlanlara kanmasın. Ben kıskanç bir baba olacağım."
Leon Hilal'in bakışlarından onu kızdırdığını anlamıştı. Hilal'i böyle görmeye bayılıyordu.
"Ben sana tav olmadım bir kere. Ben istediğim için evlendik. Yoksa senin gibi bir Yunan teğmenine kanacak halim yok benim."
"Tabii canım. Sen hiç bana kanar mısın, ben senin o deniz gözlerine kandım zaten."
Hilal Leon'a gülümsedi. Yanağına bir öpücük kondurdu.
"Şimdi ben sana nasıl kızarım? Kendine hiç kızdıracak pat bırakmıyorsun ama. Hemen gönlümü alıyorsun."
Leon kızı kendine çekti. Kolunu omzuna koydu. İki genç İzmir sokaklarında konağa kadar yürüdüler. Eve girdiklerinde küçük odadan piyano sesleri geliyordu. Leon odaya doğru geçtiğinde Hilal de yukarı çıktı.
Leon kapıya yaslandı. Bölmeden dinledi annesini. Veronica'nın onu fark etmesi biraz vakit almıştı."Leon ne vakit geldin, hiç fark etmedim bile."
"Uzun süredir çalmazdın sen mitera. En son piyano çaldığımda daha çocuktum."
"Bilemiyorum. İçimden geldi."
"Ne kadar hoş. Seni böyle neşeli görmek beni çok mutlu ediyor."
"Beni de oğlum. Seni mutlu görmek beni çok mutlu ediyor. Hadi sen Hilal'i yalnız bırakma. Birazdan Vasili de gelir."
"Tamam mitera."
Leon annesinin elini öptü. Yukarı çıktı. Kısa bir süre sonra sofra kurulmuştu. Aşağı indiler. Cara yine heyecanlı bir şekilde Vasili'nin yanında bekliyordu. Vasili sinirli gözüküyordu. Veronica meraklı gözlerle Vasili'ye bakıyordu.
"Gelin Leon, Hilal. Sizinle konuşacaklarımız var değil mi Cara?"
"Evet komutan."
"Ne oldu baba? Kötü bir hal yokya başımızda."
"Bilemiyorum Leon. Kötü mü iyi mi karar vereceğiz. Herkes burada olduğuna göre anlatabilirsin bana anlattıklarını."
"Ben bu sabah beni teğmeni ve zevcesini çağırmaya gittiğimde konuşmalarına şahit oldum. Duyduklarıma göre bu Türkleri Yunanlara karşı kışkırtan Halit İkbal teğmenin zevcesi. Hatta teğmen bunu bildiğini fakat gizlediğini söyledi. Bende gelip size söyleyeceğimin iyi olduğunu düşündüm."
Hilal'in gergin yüzüne karşın Leon bir kahkaha attı. Veronica,Vasili ve Hilal'in anlamsız bakışlarıyla karşılaştı.
"Siz konuyu çok yanlış anlamışsın. Yanlış işitmişsiniz. Hilal bana bir matbaa ismi verdi. Bu gazete Halit İkbal'in yazılarını basıyormuş. Bu yüzden zevcem de bana haber verme gereği duymuş. Ben burada yanlış bir şey göremiyorum baba."
"Diyelim ki gerçekten dediğin gibi küçük hanım bunu nereden biliyorum."
"Bildiğiniz gibi ben daha önceden bildiriler dağıtıp,mitinglere katılan bir kadındım. Fakat sizinde dikkatinizi çekmiştir ki bir Yunan'ın zevcesi olduktan sonra bunun ağırlığını üzerine aldım. Bu yüzden bu iftiraların asılsın olduğuna güvenebilirsiniz."
"Bilemiyorum küçük hanım bu meseleyi araştıracağımdan sizde emin olabilirsiniz."
"Tabii ki araştırın. Benim içim gayet rahat."