Sultanım Amphitrite_Deniz 'e ithafen.
Hilal Leon'u yere gönderdikten sonra yastığına sarıldı Leon'un.
"Bak ama özlersin beni agapi mou. Geleyim işte yanına. İlişmem hiç. Hem ben şaka olsun diye söylemiştim. Seni sinir etmek için. Arkamı döner yatarım."
"Çocuklarımın ve benim uykuya ihtiyacı var Leon. Susta uyuyalım artık. Yapmadan önce düşüncektin."
"Abartma Hilal. Nasıl olsa onlara bir kardeş yapacağız."
"Leon sen arsızlığı ele aldın iyice. Yat uyu."
7 ay sonra...
Akşam yemeğini yemişlerdi. Hilal ve Leon yukarı çıkıyordu. Hilal'in karnı artık çok büyümüştü. Leon belini kavradı. Yavaşça merdivenlerden çıkmaya başladılar. Hilal birkaç adım attıktan sonra durdu. Duvardan tutundu.
"İyi misin hayatım? Ne oldu?"
"İyiyim iyiyim. Karnıma bir anlık sancı girdi herhalde."
Hilal birkaç merdiven çıktıktan sonra tekrar durdu. Duvardan destek aldı. Artık ayakları onu taşıyamıyordu. Karnında bir acı hissetti. İstemsizce çığlık attı.
"Leon suyum geldi."
"O ne demek Smyrna? Ne oluyor sana?"
"Leon doğuruyorum ahh."
"Tamam sakin ol Hilal. Ben ne yapmalıyım şimdi? Azize anneye mi haber versem? Miterama da söyleyebilirim."
"Ondan önce beni bir hastaneye götür artık Leon. Doğuruyorum diyorum sana. Sen mi doğurtçan beni."
Veronica ve Vasili hızla odadan çıktı.
"Ne oluyor Leon?"
"Mitera Hilal doğum yapıyor. Bizim hastaneye gitmemiz lazım. Sen Azize annelere haber ver tamam mı?"
"Leon mukayyet ol kendine. Çok telaşlısın aklın karışmış senin. Biz de geliyoruz."
Leon Hilal'i kaptığı gibi koşmaya başladı faytona. Kucağındaki kadının terlemeleri ve küçük çığlıkları onu telaşlandırıyordu. Kapının önünde hazır duran faytona atladı.
"Çabuk hastaneye sür. Hızlı ol. Tamam Hilal'im. Bak ne güzel çocuklarımız geliyor artık yanımıza. Sen sakin ol, derin nefesler al, iyi şeyler düşün."
Hilal'in cevap verecek hali bile yoktu. Hastaneye geldiklerinde Leon içeri kucağında Hilal'le girdi. Birkaç hemşire hemen onu sedyeye koydular. Ameliyathaneye götürdüler. Leon arkasından öylece bakıyordu. Ne yapması gerektiği konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. Veronica omzuna dokundu.
"Sakin ol yavrum. Geç otur şöyle. Hilal kucağında iki tane sabiyle çıkacak."
"Baba olmak ne kadar zormuş mitera. Kaç aydır alıştım onlara fakat karşımda duracak olmaları çok farklı bir duyguymuş."
"Sen güçlü kal ki Hilal de içerde güçlü olabilsin. Onun işi daha zor hem canı yanıyor hem de çocuklarına kavuşma derdinde."
İçeri Azize,Yıldız ve Ali Kemal girdiler. Mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Azize Veronica'ya bir şeyler soruyordu fakat Leon içerden gelen çığlıklara odaklanmış hiçbir şey duyamıyordu. Azize kıyafetlerini giyip ameliyathaneye girdi. Birkaç geçmek bilmeyen dakika sonrasında çığlık sesleri kesilmişti. Yerini ağlama sesleri almıştı. Leon anlamıştı bu duyduğu küçük sesler kendi yavrularına aitti. Hilal'in ona iki güzel hediyesiydi. Azize içerden iki kolunda bebeklerle çıktı. Birini Leon'un kucağına vermişti. Diğeri ise kendi kucağında duruyordu. Veronica Leon'a nasıl tutması gerektiğini gösterdi. Leon ciğerlerine dolan o güzel kokuyla aşık oldu yavrularına. Savaşçı bir kız ve güzel yürekli bir oğlan yetiştirecekti Leon ve Hilal. Kızı bembeyaz suratıyla bir meleği andırıyordu. Devrim diye fısıldadı Leon kulağına. Bütün dünyayı değiştirmeliydi bu kız. Aynı annesi gibi cesur olmalıydı. İsminin bütün özelliklerini taşımalıydı. Sonra oğluna baktı. Küçük suratına dokundu tek parmağıyla. Ona da Ulaş dedi. İstediğine koşulsuz ulaşmalıydı, durmamalıydı yoluna çıkan engellerde. Ve yeri geldiğinde alabilmeliydi bütün dünyayı karşısına. Tepeden bakabilmeliydi. Hilal ona hayattaki her şeyi vermişti. Kendisi başlı başına bir devrimken en güzel mutluluğa ulaşmıştı. Sonsuz bir denize bakar gibi baktı kadına. Hiç doymamış, doyamayacak ve doymak istemeyecekti de.