3.BÖLÜM(***Part-1-***)

14K 758 9
                                    

"Sessiz bir şarkı gibiydi çığlıklarım.

Benim sonsuz zamanda soluksuz dile getirdiğim.

Senin bin bir inatla beni dinlemediğin."

Ne yerde ne de gökteydi Özüm. Dün geceden bu sabaha kendine bir türlü gelemedi. Ne olup bittiğine bir türlü aklı anlam veremedi. Hande'nin tüm ısrarlarına rağmen anlattığı tek şey Alper'in notları getirdiğiydi. Daha fazla konuşamamış, Hande ise sorgulamamıştı. Zihninden atmaya çalıştığı dokunuşlar ona hiç yardımcı olmazken dikkatini bir tülü sabah ki sınavın notlarına veremiyordu. Sabah olduğunda ise Hande'yi yataktan sökercesine kaldırıp okula sürükledi. Merak ediyordu Özüm, onu görmek istiyordu. Aklı başından alacak dokunuşları sahip o adamı görmek istiyordu. Dün gece yaşadıkları o tuhaf anların sebebini bilmek istiyordu. Sırf bu yüzden sınava dört saat varken soluğu okulda almışlardı. Hande isyan bayraklarını çekmiş hala söyleniyordu. Özüm kucağında dün gece eline geçen notlara sımsıkı sarılırken gözleri artık yabancı kabul etmediği yeşilleri arıyordu.

"Özüm, Allah'ını seversen sabahın bu vaktinde, daha kargalar bile gözünü açmadan okulda ne işimiz var?" dedi huysuzca. "Daha sınava saatler var."

"Abartma Hande ya kırk yılın başında senden bir şey istedim. Hem dün girmediğin derse say, fena mı biraz daha sınava çalışırız."

"Kuzum sen cidden iyi değilsin. Sınava evde de çalışabilirdik, buraya kadar gelmemiz şart mıydı? Daha ben kahvaltı bile yapamadım. Güzelim demleme bir çay bile içemedim."

"Tamam Hande ama da konuştun. Gel kantine gidelim de seni bir kazan çay ile susturayım yoksa beynimi afiyetle yemeye devam edeceksin." Dedi onun gönlünü almak ister gibiydi yüz ifadesi. Bu teklif Hande'nin çok hoşuna gitmiş olacak ki birden gözleri ışıldarken otuz iki dişi ile sırıtmaya başladı. "Kahvaltı da senden o zaman, bu kadar cefaya biraz da sefa sürmek hakkım." Dedi yararlanabildiği kadar yararlanacaktı arkadaşının bu bonkörlüğünden.

"Tamam Hande yeter ki sus ne istersen alacağım çocuğum." Dedi başını küçük bir çocuk gibi okşarken.

"Abartma istersen Özüm, bebekmişim gibi ne o öyle?" Düştüğü durumdan hiç de hoşnut değildi.

"Ay sana da yaranılmıyor. Öyle diyorum yok, böyle diyorum yok." Dedi ve bir kahkaha bıraktı okulun koridorlarına. İşte tam o anlarda geceden bu yana aklının sahibi olmuş yeşiller görüş alanına girdi. Özüm'ün kahkahası kademe kademe düşerken, yüzündeki gülümseme de an be an silinmeye başladı. Yüzü donuklaşmış ve adım atmayı bırakmıştı. Elindeki kâğıtları sanki daha fazlası olabilecek gibi ellerinin boğumları kızarana kadar sıkmaya başladı. Arkadaşını yanında göremeyen Hande arkasına dönüp baktığında onun kaskatı olmuş bedeniyle karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Kaşları çatık bir halde arkadaşının yanına geri döndüğünde "Özüm." Dedi ne olduğunu anlamaya çalışarak. Arkadaşından herhangi bir tepki alamadığında ise Özüm'ün gözlerini kırpmadan kilitlendiği noktaya döndürdü başını. Özüm, Alper'in gözlerine bakıyordu. Bakmak da değil orada rehin kalmış gibiydi. Soluksuz bakıyorlardı birbirlerinin gözlerinin içine, sanki zaman durmuştu. Bu iki genç için saatler çoktan durmuştu. Gözler sözleşir gibiydi. Bakışlar anlaşıyordu sanki.

"Özüm kendine gel." Diyen Hande arkadaşının kolunu sıktığında Özüm'ün ayakları gerçek hayata, şimdiki zamana ayak basarak geri dönmüştü. Özüm arkadaşına döndü ve ona anlayış isteyen bakışlarını gönderdi. Durumu anlayan ve konuşmasına gerek kalmayan, bakışlarını ikiletmeyen arkadaşı Alper'e uyarı dolu birkaç bakış atıp arkadaşının yanından yavaşça uzaklaştı.

Korkuyordu Hande, Özüm'ün Alper'e kapılıp gitmesinden korkuyordu. Dün Özüm'ün arkasından berbat ettiği notları topladıktan sonra Hande'den yardım istemişti. Hande Alper'in hatasını telafi etmek istemesini anlasa da onu tanımadığı ve güvenmediği için Özüm hakkında herhangi bir bilgi vermemişti. Nasıl olup da hem telefonunu hem adresini bulmuştu bilmiyordu ama bu ikili arasındaki etkileşim onu korkutuyordu. Çok farklı bakıyorlardı birbirlerine ve bu bakışların içindeki anlam ikisini de yakacak diye korkuyordu. Kendi bu derde düşmüşken arkadaşının bir aşk ateşi ile yanıp kavrulmasını istemiyordu. Karşılıksız bir aşkta, sonu kavuşmaya dayanmayacak bir hikâyede rol almasını istemiyordu. Sırf bu yüzden arkadaşı adına korkuyordu. Umarım korkuları arkadaşının gerçeklerine dönüşmezdi.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin