19.BÖLÜM

8.2K 533 4
                                    

"Önce şunu iyi bir anla Özüm, dedin ya yanarız diye ben yanmaya razıyım. Neden biliyor musun? Çünkü yokluğunu yaşamayı bırak hissetmeye yüreğimin tahammülü, düşünmeye aklımın gücü yok. Zaten içten içe yanıyorum ben dillere destan güzelliğinin ışığıyla. Özlem ateşi yakıcı olsa da fark etmez ki... Sen benim gönlümün bayram sevincisin. Bakışlarımı bir an olsun alamadığım, aşk belasını sorgusuz sualsiz başıma sardığım, gönül gizimde sakladığım, sönmeyen en büyük sevda ateşimsin. Şimdi sen tutmuş da bana böylesine büyük duyguları hissettiren kızdan vazgeçmemi mi bekliyorsun? Hayır, bu dediğin asla olmayacak."

"Ama buraya gelirken sen bana dedin ki..."

"Ne dediğimi çok iyi hatırlıyorum Özüm ama senin de hatırlaman gereken bir şey var, beni dinleyecektin. Beni dinlemeden idam sehpasına oturtup yargısız infaz yapmayacaktın."

"Ben öyle bir şey yapmadım. Ne hissettiysem onu söyledim. Olmayacak duaya âmin denmez Alper. Asla kabul olmayacak bir duayız biz."

"Sana bu gece de söylediğim gibi asla, asla deme canımın özü. Çünkü aslalarını yaşamak zorunda kalırsın. Hiçbir zaman çok büyük konuşma."

"Şimdi de hayat derslerine mi başladık Alper? Tamam, teşekkür ederim beni buraya getirmek çok güzel ince bir düşünce ama bana bu yaşadığımız güzel anların ardından yine Leyla'yı benim karşıma utanmadan çıkaracaksın."

"Leyla'yı bir daha seninle karşı karşıya getirmeyeceğim Özüm. Leyla için İstanbul olayı tamamen bitti."

"Ne? Ne demek istiyorsun sen?"

"Dinlersen eğer anlatacağım Özüm."

"Tamam anlat o zaman da dinleyelim bakalım Hande'yi bile kandırdığın geçerli sebeplerin nelermiş."dedi huysuzca.

"Bak Özüm, Leyla, Kaan, kardeşim Hakan ve benim çocukluğumuz bir arada geçti. Babalarımızın iş ortaklığı sebebiyle ailelerimiz hep iç içeydi. Zaman geçip de büyüdükçe Kaan ile olan dostluğumuz arkadaşlıktan öteye kan kardeşliğine dönüştü. Benim onun için yapamayacağım hiçbir şey yoktur şu dünyada. Lise son sınıftaydık ve Kaan o gece zıvanadan çıkmıştı. Leyla'yı bir erkek ile görmüş ve gözü dönmüştü. Ben o gün onun Leyla'ya delicesine olan aşkını gözlerin de gördüm. Gözümün önünde çocuklar gibi ağlayarak –Ölüyorum Alper, bu kız benim sonu olacak.- dediğini hatırlıyorum. Kaan, kan kardeşim çocukluğumuzun beraber geçtiği kıza âşık olmuştu. Lise bitince sınav sonuçları açıklandığında ben ve Kaan İstanbul'u kazanmıştık. Kaan Leyla'yı bırakıp gitmek istemediği için sınavı kazandığını ailesine söylemeyerek babasının yanında çalışmaya başladı. Bir sene sonra Leyla'nın İstanbul'u kazanarak peşimden gelmesiyle Kaan delirdi. Dizginlemek imkânsızdı. O kadar seviyordu ki her kaybetme korkusunda deliye dönüyordu. Ne açılabiliyor ne de vazgeçebiliyordu. İçten içe büyüttüğü aşkı onu günden güne yiyip bitiriyordu. Leyla ise hep umursamaz haller içinde saçma sapan tavılar sergiliyordu. Okula dönmeden önceki gece Kaan kapıma gelip bana sarılmış ve Leyla sana emanet Alper başka bir gözün bakmasına yalvarırım izin verme demişti. Okul bitene kadar o benim sana gönül emanetimdir. Kalbimi, canımı sana emanet ediyorum, diyerek gitmişti. Ona defalarca alıp karşına konuş desem de kar etmedi daha zamanı var diyerek geçiştirdi. Hep uzaktan sevdi. Leyla'ya karşı bu aşırı korumacılığımın sebebi ailesi ya da ailem değildi Özüm. Bunun tek sebebi kan kardeşimin gönül emaneti olmasıydı."

"Peki Leyla..."

"Leyla gitti Özüm, son yaptıkları bardağın taşmasına sebep olan son damlaydı. Hakan'ı çağırdım ve ailesiyle gerekli görüşmeleri sağlattım. Babamla da görüştüm. Okul hayatı İstanbul'da sonsuza kadar bitti. Dilerse eğer Adana'da ki üniversiteye geçiş yapabilir. Ama geçmeyeceğine adım gibi eminim. Onun derdi okumak falan değil."

"Buna ben mi sebep oldum Alper? Şu an kendimi onun eğitim hakkını elinden almış gibi hissediyorum. Ben çok kötü oldum."

"Bu şekilde düşünme Özüm. İstanbul'a geldiği günden bu yana saçma sapan davranıyor. Sürekli uyarılarıma rağmen hiçbir şekilde beni dinlemedi. Dersleri desen girdiği yok zaten. Yurtta devamsızlığı hat safhadaymış. Anlayacağın kızın derslerle ve okulla doğru düzgün alakası bile yok. Hem isterse ailesinin yanında devam edebilir okumaya ama İstanbul defteri onun için sonsuza kadar kapandı. Kendisine askıntı olan bir adama bile isteye kendi gidiyorsa eğer bu iş beni aşar. Bu yüzden ailesi gelip aldı."

"Ben bilmiyordum. Bana hiç anlatmadın."

"Kaan, kan kardeşim kendisine bile itiraf edemediği hislerini kimseye anlatmamam için bana büyük yemin ettirmişti. Ama olaylar çığırından çıkınca onun da rızasıyla sana anlatıyorum. Sana Leyla için emanet namusumdur demiştim hatırlıyor musun?"

"Evet."

"O emanet, o namus kan kardeşimin namusuydu Özüm. O gün gözümde gördüğün öfke Kaan'ın bunu duyduğunda ne hale geleceğini düşündüğüm için hissettiklerimin yansımasıydı."

"Peki ya Kaan, şimdi o ne durumda?"

"Kötü, kendisine ya da Leyla'ya zarar vermesin diye bağ evine kapattırdım. Bu yüzden bu geceden sonra Hakan ile en geç yarın gece geri dönmem lazım." Dedi ve kolundaki saate baktı.

"Yarın mı döneceksin." Dedi yüzünde beliren üzüntüyle birlikte.

Alper, Özüm'ün yüzünde oluşan hüzün bulutlarını gördüğünde hiç bu kadar sevineceğini düşünmemişti. Ama şu an içindeki sevinci yarım bırakıp vakit kaybetmeden diğer planına geçmeliydi. Ayağa kalktı ve ona cevap vermeden benimle bir dakika dışarıya gelir misin?" dedi elini ona doğru uzatarak. Özüm gözlerini kısarak anlamadığını belirtircesine "Dışarı da kar yağıyor Alper ne yapacağız orada? Hem daha konuşmamız bitmedi Alper." Dedi.

"Sen şimdi beni dinle ve gel, itiraz etme bir kere de konuşmamızın ikinci yarısını bahçede devam edeceğiz." Dedi. Özüm Alper'in kabanını almaya yeltendiğinde "Çok durmayacağız zaten bu şekilde gel." Dedi elbisesine göz süzerek. Onun bu hali içini bir hoş etse de şu an sadece kaçırdığı saniyelere odaklanmalıydı.

"Kafayı mı yedin Alper senin niyetin beni dondurup da hasta etmek mi?"

"Amma da mızmızlandın canımın özü bak vakit kaçıyor." Diyerek onu bahçeye doğru çekiştirdi. Alper'in kendisini bir şey kovalarmışçasına sürüklemesine bir anlam veremese de başına daha neler geleceğini düşünüyordu? Bu gece tam da büyük sürprizlerin gecesiydi. Özüm'ün duvarlarının bir bir yıkılmasına sebep olan cümleler onun gardını düşürmesini sağladı. Onları neler beklediğini Alper bilse de Özüm öğrenmek için çıldırıyordu.


AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin