Alper Hande'den gelen telefon ile birlikte eli kolu bağlansa da Özüm'ü yanında daha fazla tutamayacağını biliyordu. Alper dönmüştü ama Özüm'ün kırgınlığı çok büyüktü. Onu kendi elleriyle evine getirmiş olsa da içi yanıyordu. Her ne kadar gitmesi gerektiğini bilse de buna seyirci kalmak canını yakıyordu.
Saatlerdir süren sessiz ve gergin yolculuğun ardından Özüm'ün Hande ile yaşadığı evin önüne geldiklerinde Özüm ifadesiz, Alper ise ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemez bir haldeydi. Dakikalar hızla akıp giderken ne Özüm'ün arabadan inmeye cesareti vardı ne de Alper'in ağzından dökülüp gidecek tek bir kelimeye yetecek gücü vardı. Konuştuğu anda onun suçlayıcı bakışlarına maruz kalacağını hissediyordu. Hep yanında, yanı başında kalsın istiyordu. Olmayacak hayaller kuruyor ama dillendirmeye yüzü yoktu. Özüm daha fazla dayanamadı bu amaçsız sessizliğe, artık boyun eğmeyecekti Alper'in istediği her şeyi yapma eğilimlerine. Daha fazla düşünmeden aniden inmek için arabanın kapısına gitti eli. Tam kapıyı açtığı anda ateş gibi yakan eller koluna nazikçe dokundu. Bu dokunuş Özüm'ün istemsizce gözlerini kapatıp derin bir nefes almasına sebep oldu.
"Özüm " Dedi acı çekercesine. "Gitme" dedi. Yalvarırcasına çıkan sesinde çektiği acıyı yüreğinin en derinlerinde hissetti Özüm ama artık her şey için çok geçti. Duramazdı, kalamazdı. Çünkü onunla bir dakika daha aynı havayı solumaya takati kalmamıştı. Ağırdı yaşadıkları, acımasızcaydı yüzleştikleri, yüreği yandı, gözleri alevler saçarak dilinin ucundaki kor ateşi ona püskürtmeye, yandığı kadar yakmaya hevesli bir haldeydi. Bakışları Alper'i bulduğunda alaycılığı yakıştırmıştı artık sesindeki tınıya "Gitme." Dedi başını önüne eğdi ve sinir bozucu bir şekilde gülmeye başladı. "Bu kelime ağzına yakışmıyor be Alper. Sesine o kadar eğreti duruyor ki gülmemek elde değil."
"Böyle yapma Özüm, bu şekilde yalvarırım gitme."
"Böyleden kastın ne Alper?" Sesi az öncekine oranla daha sert ve yüksek çıkmıştı.
"Vazgeçmiş gibi gitme, bizden umudunu yitirmiş gibi gitme. Bu şekilde değil, böyle olmaz!"
"Geçen yıllar idrakini zorlaştırmana sebep olmuş senin Alper. Bak bana, gözlerimin içine bak."dedi haykırırcasına, nefret tohumlarını ekerken acımasızdı bakışları. "Bir şeyden vazgeçmek için ona sahip olmak gerekir. Umut etmek için bir gerçekliğin yüreğinde kıpırtısını hissetmen gerekir. Şunu anlasan iyi olur, biz diye bir şey yok. İtiraflarınla bunun hiç olmadığını anladım. Şimdi geldiğin yere geri dön. Defol git hayatımdan, bırak seni, gölgeni dahi istemiyorum çevremde."diyerek kolunu Alper'in ellerinin arasında silkerek kurtardı.
Alper duydukları ile neye uğradığını şaşırdı. İfadesiz bir şekilde sevdiği kıza bakarken Özüm daha fazlasına gücünün yetmeyeceğini anladı ve bir hışım ile arabadan indi. Gözlerinden iki damla yaş firar ederken nefes nefese kalmış, kalbi bedeninden çıkmak ister gibi çırpınıyordu. Bir an durdu, eli kalbine gitti. Sakinleşmesi gerekiyordu ama yüreğini, ruhunu esir alan adam ardında ona pişmanlıkla bakarken bu imkânsızdı. Geri dönüp bakmak istese de gururu buna engel oldu. Hak etmediği şeyleri sebepsiz yaşamasına neden olan adama bu sevinci yaşatmayacaktı. Geri dönüp ona bakmayacaktı. Bakmadı da... Koşar adım apartman dairesinin kapısından içeriye girerken ardında bakması için bin bir duaya yüreğinin dili dönen adamın gözlerinin önünden yitip gitmişti. Özüm'ün dönüp bakmaması mahvetmişti Alper'i. Pişmanlığı yükselişe geçerken hayal kırıklığı içinde boğuluyordu.
"Ne dersen de, ne yaparsan yap senden asla vazgeçmeyeceğim Özüm."diye haykırdığında ellerini sertçe direksiyona vurdu. Sinirleri bozulmuş bir halde gaza bastığında artık araba ona dar geliyordu. Sokağın içinde yankılanan arabanın sesini duyan Özüm şimdi apartmanın girişinde kapının ardında sessiz çığlıklarını bastırmaya çalışırken sırtını duvara yasladı ve kendisini daha fazla taşıyamayan ayaklarının gücü tükendiği anda duvarda süzülüp gitti. Yere düştüğünde artık gözyaşlarına engel olamıyor kendisini de durduramıyordu. Ağlıyordu Özüm. Bu kadar acı çekmesine sebep olan adam için ağlıyor ve dilinden dökülen tek kelimeyi fısıldıyordu.
"Neden?" Neden diyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Nedenleri öğrenmiş olması onları kabul ettiği anlamına gelmiyordu. Alper'in nedenleri Özüm'ün içini rahatlatmak yerine, içinde başka bir ateşin yanmasına sebep olmuştu. Kabul edemiyor, ona; "keşke hiç dönmeseydi, keşke hiç öğrenmeseydim," dedirtiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....