Günler günleri kovalarken Alper'in Özüm ile olan aşkı doludizgin devam etmekteydi. Birbirlerinin hayatlarına akıp gitmeye başladıkları günden bu yana güneş onlara ayrı bir güzel doğuyordu. Nefessiz yaşıyorlardı tüm duygularını, kalpleri mutluluklarını taşıyamayacak kadar dolup taşıyordu. Aşk tüm hücrelerine coşku ile nüfuz ederken yüzlerinde yarattığı tek şey coşkuyu içinde barındıran gülümsemeydi. Aşk artık onların gözlerinde açık bir kitap gibi okunuyordu. Yavaş yavaş dönem sonu yaklaşıyordu. Bir yandan aşklarını ara vermeyen ikili bir yandan da yaklaşan sınavlarına hazırlanıyorlardı.
Özüm'ün annesi kızındaki değişimleri fark ediyor ama onun hazır olduğunda gelip kendisine anlatmasını bekliyordu. Hande ise Alper'in canına okumaya devam ediyordu. Bir de Leyla vardı. Özüm'ün içten içe şüphelendiği,imalarından huzursuz, bakışlarından da delicesine rahatsız olduğu ve Alper ile aralarındaki tek gerilim konusu olan kız. Alper'in Özüm'e sert olduğu tek konuydu Leyla. Özüm her Leyla diye laf açtığında ağzına tıkılan kelimleler bir bir canını yakıyordu. Leyla ikisinin de kırılma noktasıydı.
Özüm Hande ile oturmuş Alper'in dersten çıkmasını bekliyordu. Alper'in bugün önemli bir sınavı vardı. Sınavı bittiği anda birlikte bu kritik sınavı atlattığı için kutlama yemeğine çıkacaklardı. Özüm saatine baktı ve Alper'in sınavının bitmiş olması gerektiğinin farkına vardı. Büyük bir sevinçle Alper'i aramak için telefonunu çantasından çıkardı. Elleri titreyerek onun isminin üzerine aramak için dokundu. Telefonu kulağına götürdüğünde uzun uzun çaldı telefon ama açan olmadı. Daha çıkmadı herhalde diyerek düşündü ve eline aldığı telefonu masa da döndürmeye başladı. Onun bu huzursuz halleri ile eğlenen Hande "Ne oldu kuzum açmadı mı yarin telefonu?" dedi kıkırdayarak.
"Of Hande ya hiç uğraşamam seninle." Dedi bezgince.
"Bana ne kızıyorsun kızım, sanki ben açmadım telefonu. Hem adam çıkmıştır sınavdan geliyordur amma pimpiriklendin sende alt tarafı bir sınav ne kadar büyüktün böyle?"
"Bunu bana sen mi söylüyorsun?" dedi hayretle bakıyordu gözleri. "Utanmasan sabah Alper'e okunmuş pirinç yutturacaktın." Dedi gözlerinde sabah ki o görüntü geldiğinde gülmemek için kendini zor tuttu. Hande arkadaşının dudaklarını gülmemek için ısırdığını gördüğünde kaşları çatıldı ve oturduğu yerde doğruldu.
"Ne var canım, o kadar çok önemli kritik dediniz ki ana cevazımın benim için okuttuğu pirinçleri paylaşayım dedim ama size de yaranılmıyor ki arkadaş. Ben yiyecektim o pirinçleri ki he heyt be dolduracaktım o kâğıdı. Seninkini de pek fayda ettiğini sanmıyorum ama umut dünyası işte belki fayda eder dedik. Adam dört senedir bir derste takılıp kalmış her yolu deneyelim dedim, fena mı yaptım yani." Dedi ve kahkaha atmaya başladı. Bu sınavın Alper ve Özüm için ne kadar önemli olduğunu bildiği için onlara elinden gelen yardımı yapmak istemişti. Bu onlara çalışma ortamı hazırlama, dersi olmasa da sabahın köründe okula gelip Özüm'ün annesinin dikkatini çekmesini engellemek gibi bir sürü şey yapmıştı. Tüy dikme işini de elinde ki okunmuş pirinçler ve okunmuş su ile sınava gitmek için hazırlanan Alper'in üzerine doğru oldu. Alper'in bir "Baldız." Diye haykırışı vardı ki Hande o pirinçleri korkudan nereye geriye koyacağını bilememişti. Alper gitmende önce Özüm'ün alnından her zaman yaptığı gibi küçük bir öpücük çalmıştı. Şansı şimdi yüreğine keyiflice oturmuştu.
Geçen saatler Özüm'ü endişelendirmeye başladı. Arıyordu. Hem de deli gibi... Sınav biteli yaklaşık üç saat olduğu halde Alper ortalarda yoktu. Özüm delirmek üzereydi. Daha saatler önce onu buradan alnına dokunan dudakların sıcaklığı ile göndermişti. Daha kokusu burnundayken şimdi Alper ortalarda yoktu. Hande arkadaşının endişesini azaltmak için onu sakinleştirmek adına koluna dokundu.
"Özüm, bir işi çıkmıştır. Biraz sakin ol. Bak görürsün gelecek az sonra." Dese de Hande de korkuyordu. Alper Özüm'ü üzecek bir davranışta bulunmazdı. Neredeydi bu adam böyle? Özüm'ün eli telefona tekrar tekrar gidiyordu. Aramalarını mesajları takip ediyordu ama yok yoktu. Ne mesajına ne aramalarına Alper bir türlü cevap vermiyordu. İçi içini yerken gözleri dolmaya başladı. Yüreği param parça oluyordu. Ruhu canından acımasızca çekiliyordu. Masaya oturup, elerini başının arasına almış saçlarından sımsıkı tutuyordu. Gözlerinden akmak için hazırlanan yaşları geri ittirmek istiyordu. Şimdi ağlayamazdı. Şimdi olamazdı. O gelecekti. Kendi kendisini teskin etmeye çalıştığı o anlarda Hande'nin sesini duydu.
Hande buz gibi mesafe dolu bir ses tonuyla "Senin kayıp bulundu hem de yanında bir adet gereksiz promosyonuyla." Dediği anda başını aniden kaldırdı Özüm. Hande'nin ne demek istediğini gözleriyle gördüğü manzarayla daha iyi idrak etti. Alper kaşları çatık, yüzü öfkeden kızarmış Leyla'yı yürümesi için çekiştiriyor adeta sürüklüyordu. Leyla'yı çekiştirdiği elinde ise kanın kaplamış olduğu küçük yaraları gördü. Özüm bir an hayal gördüğünü zannetti. Yok bu kadarı da fazlaydı. Onun sevgisi böylesine bir sınavı hak edecek böylesine bir manzarayı görecek bir sevgi değildi.
)|r
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....