53.BÖLÜM

5.9K 444 3
                                    

"Konuşsana Özüm, neden susuyorsun? Ne işin var bu saate, burada hem de bu adamla?" dedi Alper. Özüm, içini ürperten o sesi kulaklarına değen dudakları ile fısıldandığında ayakta durmakta artık güçlük çekiyordu. Gözleri kapalı, hızla atan kalbini sakinleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve bir an önce bu adamın kollarının esareti altından kurtulmak istiyordu. "Sana bu adamla bir daha görüşmeyeceksin demedim mi? Bir kere de beni dinle be Özüm." Dedi itaat etmesini istediğini belli eden bir ses tonu kullanmıştı.

Özüm adamın ağzından dökülen son kelimeler ile gözlerini hızla açtı. Bu durumdan bir an önce kurtulması gerektiğinin farkına yeni yeni varıyordu. Alper'in ellerinin karnındaki okşayan tutumu her ne kadar onu baştan çıkarmaya başlamış olsa da buna bir dur diyecek asla izin vermeyecekti. Artık aldığı kararların sonuna kadar ardında duracak ve duygularını artık esir etmeyecekti. Adamın karnında dolaştırdığı ellerinden tuttu. Bu tutuş genç adama başta kabulleniş olarak yansısa da çok geçmeden ellerinin sertçe mesken tuttuğu yerden acımasızca koparılıp kendisinin geriye doğru ittirilmesiyle bir an neye uğradığını şaşırdı. Özüm hiddet ile geriye doğru döndü ve burnunu havaya kaldırıp ona meydan okurcasına "Senin burada ne işin var?" dedi hiddet kusuyordu şimdi gözleri.

"Soruma soruyla karşılık verme Özüm." Dedi keskin ve bir o kadar da tok bir sesle.

"Ya öyle mi? Ne ile cevap vermemi istersin peki? Ah Alper'ciğim hayatımın anlamı, hoş geldin bende seni bekliyordum diyerek kollarına atılmamı mı istersin?" dedi inanamaz gözler ile ona bakarken. Alper yavaş yavaş onun verdiği bu tepkilere sinirlenmeye başlamıştı.

"Beni delirtme Özüm, sana bu adamdan uzak duracaksın dedim. Ve sen ne her hikmetse geri döner dönmez yine bu adama koştun. Sen neredeysen ben oradayım. Sana daha önce de söyledim seni senden koruyacağım. En azından gerçekten aklın başına gelene kadar."

"Ya sen kimsin de beni koruyacaksın? Sana ne be adam? Sa-na ne?" diyerek son cümlenin her bir hecesini tek tek bastırarak söyledi. "Ben koşup geldiysem nişan..." dediği an cümlesi boğazına Alper'in sert sesiyle tıkılırken acımasız bakışları gözlerine çoktan ulaşmıştı. "Sakın Özüm," dedi tıslarcasına "Sakın o cümleyi tamamlama, sana yemin olsun ki burayı darma duman ederim." Dedi söylediğini yapacağını belli eden öfkesi, sözlerinin gerçekliğinin teminatını verir gibiydi. Özüm bir anda duraksatılan cümlesi ile yerinde tepinmemek için kendisini zor tutuyordu.

"Ya sen her defasında beni nasıl buluyorsun? Yeter artık düş yakamdan, düşme peşime."

"Sana daha önce de söyledim yine söyleyeceğim Vaz-geç-mem Özüm. Anladın mı? Vaz-geç-mem. Yüreğindekini şuramda," dedi ve onun yanına giderek elini nazikçe elleri arasından tutarak yavaşça kalbinin üzerine yerleştirdi. Şimdi eli elinde onun kalbinin üzerinde atan yüreğini birlikte hissediyorlardı. "Tam şuramda hissediyorum Özüm, bu yalan olamaz. Bu gerçek, sen şu anda yalnızca kendini kandırıyorsun. Kaçıyorsun. Bir türlü kabullenmiyorsun. Hepsi boşa çıkacak, yüreğindekinin, yüreğimdekinin varlığını tekrar kabul ettiğinde ben inanıyorum ki her şey çok daha güzel olacak. İşte ben o zamana kadar asla vazgeçmeyeceğim. Peşinden bir an olsun ayrılmayacağım. Kendine zarar vermene izin vermeyeceğim. İleride pişmanlık duyacağın her şeye engel olacağım." Dedi. Özüm onun gözlerine kapılıp gitmemek için çok güç sarf ediyordu. O kadar ikna edici konuşuyordu ki... Ama yok, dedi aklı kanma Özüm dedi mantığı, yalan dedi geçmişteki tek gerçeği... Aklına doluşan düşünceler beynini uğuldatmaya başlamıştı. Ansızın elini çekip aldı atan kendisi için attığını bildiği yüreğin üzerinden.

"Asıl kendini kandıran sensin. Olmayacak hayaller kurup kendini boşuna inandırıyorsun. Benim hayatımda Cem olmasa bile, ben ondan ayrılsam bile benim hayatımda sana yer yok. Güvenmediğim, beni bırakıp gitme ihtimalini hep aklımda şüphe ile taşıyacağım adamı tekrar hayatıma sokmam." Dedi ve onu ardında bırakıp lavabonun kapısına yöneldi. Tam çıkıyordu ki Alper'in "Eğer on beş dakika içinde bu restorandan çıkıp doğruca eve gitmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim Özüm." Dedi tehdit eder gibi korkusuzca çıkmıştı sesi.

Özüm duydukları karşısında bir anda afalladı. Bu adam ne diyordu böyle? Eli kapının kolunda asılı kalmış bir halde ağzından dökülenler "Git buradan Alper ve bir daha da sakın karşıma hiçbir sebep ile çıkma. Bir daha da sana olan aşkımı, sevgimi kullanmaya kalkma, inan ki sen zararlı çıkarsın." Dedi ve onun cevabını bile beklemeden Cem'in olduğu yere doğru yöneldi. Nefes almak hiç bu kadar zorlayıcı olmamıştı onun için. Güçlükle ulaştığı masa da gergin bir adam bulmayı beklerken güler yüzlü bir Cem beklemeyi hiç beklemiyordu. Ne oluyor böyle? Diye içten içe sorgulamak istese de bunu şu an için kaldıracak bir psikolojiye sahip değildi.

"Hayatım sen iyi misin? Bembeyaz olmuşsun." Diyerek panikle ayağa kalkan adam Özüm'ün yanına gelip onu elinden tutarak sandalyeye oturttu. Genç kız az önce kendisine esip gürleyen adamdan eser kalmamış bir ruh hali ile ona gülen gözlerle bakan adama şaşkınlıkla karşılık veriyordu. Cidden biri kamera şakası yapıyor olmalıydı. Önce Cem asabi tavırlar ile her şeyi bildiğini belli ediyor, evlilik planlarından bahsediyor, gelen telefona bile öldürücü bakışlarını gönderip sonra da genç kızın yüzüne dahi bakmıyor ardından Özüm bir gidip geliyor sanki adama sihirli değnek değmiş gibi sinirden, öfkeden eser kalmamış bir ruh haline bürünüyordu.

Özüm dengesini giderek kaybetmeye başlamıştı. Gözleri kararıyor, beyni uğulduyor, sanki kulaklarından aşağıya sıcak sıvılar akıp gidiyordu. Özüm'ün önce gözlerinin siyahı kayıp gitti ardından kendisini emanet etmek istemediği kollara mecburi bir düşüş yaşadı. Ne yüreği, ne bedeni, ne de ruhu kaldıramamıştı bu kadar dengesizliği ve gel gitleri. Şimdi Cem'in kollarında kendini bilmez bir halde yatarken genç adam panik ve korku ile "Özüm, kendine gel, yalvarırım kendine gel. Ambulans, ambulans çağırın." Diyerek acı acı haykırıyordu. Yüreği paramparça olurken onun bu haline sebep olma ihtimali yüzünden içten içe kendisine öfke kusuyordu. Ama biri daha vardı ki ne şimdi ruhu bedeninden çekilmiş gibi boş gözler ile sebep olduğu durum yüzünden hareketsiz bir halde sevdiği kadının kendisinden geçişini sadece donuklaşmış gözler ve atmayı bırakmak için büyük mücadele veren kalbi ile izliyordu. Sevdiği kızı, Özüm'ünü, canının özünü...

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin