Bazen bitti der ya insan, sonu geldi, buradan ne bir çıkış ne de bir kaçış yok diye hapseder ya düşünceleri içine, gözyaşları sel olup akarken telafisi olmaz ya pişmanlıkların... İşte Özüm de tam olarak böyle bir ruh hali içinde kıvranırken tenine değen iğrenç dudakların ve üzerindeki sert ağırlığın altında ezilirken yüreği paramparça olmuş bir halde kalan son damla gücüyle haykırıyor "Yalvarırım bırak." Diyerek bağırıyordu. Ama onu dinleyecek durumda olmayan insan görünümlü bir hayvan vardı üzerinde. Gücü giderek tükendiği anda üzerindeki ağırlığın sertçe geriye çekilmesi ile neye uğradığını şaşırdı bir an Özüm, rüyadayım diye geçirdi ansızın içinden. Yaşlar ile kaplanmış gözlerini aralayıp düştüğü yerden doğrulurken elinin tersi ile gözlerini siliyor ve bulanıklaşmış görüşünü netleştirmeye çalışıyordu. Gözlerini tam olarak açtığında karşısında yere yığılmış Cem'i ve onun üzerinde öldürücü darbeler savuran Alper'i gördü.
"Alper..." dedi fısıltı halindeydi sesi daha fazlasına seyirci kalamadan başı döndü ve zemine sertçe düştü. Bunu gören Alper elinin altında yumrukları ve tekmeleriyle kendinden geçmiş adama bir yumruk daha savurup nefes nefese üzerinden kalktı ve yüzüne doğru tükürdü. Koşarak Özüm'ün yanına geldiğinde morarmış yanağına hırpalanmış dudaklarına şefkatle dokunurken kendine zamanında yetişemediği için lanetler okuyordu. Kucağına yavaşça aldı ve onu sarsmadan o kahrolası evden kolları arasında çıkardı. İçi yanıyordu Alper'in kucağında tükenmiş kıza baktığında paramparça oluyordu. Bu kadar çok şeyi ona yaşattığı için kendisinden her gün biraz daha nefret ediyordu. Bazen diyordu çekip gideyim ama sonra anında vazgeçiyordu bu düşünceden, onun kendisi olmadan mutlu olmasını kaldıramayacağını biliyordu. Onsuz nefes dahi alamayacağını çok net bir şekilde anlamıştı. Ne kadar kovsa da vazgeçmeyecek onu bırakmayacaktı. Yavaş yavaş apartmanın merdivenlerinden çıkışa yöneldiğinde buraya nasıl geldiğini hatırladı. Hande olmasaydı, o aramasaydı her şeyi için çok geç olacaktı. O telefonu alır almaz buraya nasıl geldiğini, nasıl kapıyı kırıp o adi herifi Özüm'ün kurtulmak için çırpınan bedenin üzerinden çekip aldığını hatırlamıyordu. Canının o pis herifin esareti ve zorlaması altında can çekiştiğini görmek Alper'in gözünü karartmış ve canını alırcasına indirmişti sert darbelerini, o an ölümcüldü aldığı nefesi...
Alper arabanın yanına geldiğinde merakla onu bekleyen kardeşine "Hakan o herifi al ve götür. Ben gelmeden kılına bile dokunmayacaksınız. Benim canımın canını yakmak neymiş ben ona göstereceğim." Dedi ve Hakan'ın başını olumlu anlamda sallaması ile yavaşça Özüm'ü arabanın arka koltuğuna yerleştirdi.
"Özüm iyi mi abi?" dedi korkuyordu kötü bir şey duymaktan.
"Şükür." Dedi Alper derin bir nefes bıraktı dudaklarının arasından "Şükürler olsun ki iyi Hakan, eğer ona bir şey olsaydı ben yaşamazdım." Dedi ellerini yüzüne kapatıp bedenini arabaya yaslayarak "Ben ilk defa bu kadar çok korktum Hakan, ilk defa bedenimin her uzvunun parçalara ayrıldığını ve o her bir parçaya canlı canlı işkence yapıldığını hissettim. Benim canımın canının yandığını bilmek beni bitirdi Hakan, ölüyordum ben. Ona bir şey olsaydı ben..." dedi ve bu son cümlesi kardeşinin omzuna dokunmasıyla bölündü. "Şükürler olsun ki ona bir şey olmadı abi. Şimdi onu götür ve bunları düşünme. Ben inanıyorum ki her şey düzelecek. Sadece zamana bırak, çok sarsılmış olmalı. Hande sizi evde bekliyor."
"Hande?" dedi aklına gelen bir diğer gerçek ile gözleri ile kardeşini sorguladı. Özüm Hande'yi en son eve kilitlemişti.
"Merak etme o cadıyı da kilitlendiği odadan çıkardık meraktan ölmek üzere. Şimdi Özüm'ü al ve git o cadıyı da benim başıma bela etmeyin telefonum susmadı dakikalardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....