Adım adım yaklaşıyorlardı. Özüm Hande'ye döndü "Bu işin arkasında da se mi varsın yoksa Hande?" dedi tıslarcasına çıkan sesine şüpheci bakışları eklenmişti. Onun bu sözleri ile kocaman açılan gözler ile arkadaşına baktı.
"Yok artık Özüm o kadar da değil yani, seni kurtarayım derken kendimi niye yakayım. Ecelim Hakan'ın elinden olacakken o dengesizi ne demeye buraya çağırayım ben ya. Aşk olsun!" Diyerek çirkefçe ona karşılık verdi.
"Eee o zaman sen söylemediysen nereden buldular bunlar bizi?" Dişlerinin arasından konuşurken alaycı bakışlar eşliğinde onların yanı başına gelmiş kişi Alper ve Hakan'dan başkası değildi. Alper ne kadar alaycıysa Hakan da bir o kadar öfkeliydi. Dizginleyemediği bakışlarını zehirli birer ok gibi şimdi Hande'ye gönderirken genç kız Özüm'ün arkasına saklanıyor, adeta küçücük kalıp yok olmak adına büyük bir çaba sarf ediyordu. Onun bu hareketine Hakan "Seninle görüşeceğiz." Der gibi bakarken, kıstığı gözleriyle birlikte başını aşağıya yukarıya doğru salladı. Özüm ardına sinip kalmış arkadaşının kolundan tutup sanki onlar orada yokmuş gibi çekip gitmek istedi. Tam Alper'in yanından geçmeye yeltendiği o anda kolundan nazikçe tutulup genç adam tarafından kendisine doğru çekildi. Yandan bir gülüş atıp kulağına eğilerek nefesinin sıcaklığını hissettirdiğinin farkında olarak "Nereye gidersen git vazgeçmem Özüm." Dedi onu etkileyen ses tonuyla. Genç kız hasret kaldığı kokunun burnuna dolması ve tutmayan ayaklarının etkisiyle toparlanmakta güçlük çekiyordu. Onun bu halini anlayan Hande, Alper'in esaretinden arkadaşını sertçe kendisine doğru çekerek kurtardı.
"Siz nereden çıktınız be? Kaçış yok mu sizden? Her yerde istemediğimiz ot gibi burnumuzun dibinde bitiyorsunuz."
"Ben sana göstereceğim o ot burnunun dibinde nasıl bitiyormuş." Diye söylenip Hande'nin üzerine doğru Hakan yeltendiğinde Alper'in kolları bu defa kardeşini tutsak etti.
"Bırak beni abi ya günlerdir bu cadının yapmış olduğu planın iç yüzünü çözene kadar canımız çıktı." Diyerek haykırdı. Etraftaki yürüyüş yapmaya gelen insanların kendilerine ayıplayan bakışlar ile bakmasına pek de aldırış etmiyorlardı.
"Oh olsun sana Hakan ayısı, bana çektirdiklerine say." Dedi yüzünü buruşturarak.
"Ya bak hala konuşuyor. Hala susmuyor şu sivri dili. Bak kızım benim gibi nezaket abidesi şeker gibi çocuğu bile zehirli dilin ile ne hale getirdin. Aklım çıktı lan günlerdir." Derken aslında kendisinden daha beter olan abisinin durumunu da anlatmaya çalışıyordu. Her ne kadar Alper Özüm'ü görür görmez sakinleşmiş ve rahatlamış olsa da Hakan'ın bu defa sakinleşmeye pek de niyeti yoktu.
"Siz bizi nasıl buldunuz ya?"
"Her şeyi düşünen o küçük beynin maalesef ki Cem'in arabasıyla hız yapmamayı akıl edememiş küçük hanım. Karasu'ya giriş yaparken hız limitini aşmışsın ve radara yakalanmışsın, artık nereye yetişeceksen. Bir daha o kadar hız yaptığını öğrenirsem, görürsem, duyarsam elinden alırım o ehliyeti haberin olsun" Diye haykırdı.
Duydukları karşısında iyice sinirlenen ve gözleri irileşerek ona bakan Hande "Sen kim oluyorsun da bana karışıyorsun be? İstediğim gibi hız yaparım? İstediğim yere de giderim? Sana ne?" diyerek ona karşılık verdi. Hakan abisine birkaç saniye baktı ve ondan aldığı onay ile Hande'ye aniden döndü.
"Gel bakalım küçük hanım." Dedi ve onun engel olamayacağı bir hızda omzuna attı. "Sana kim olduğumu bir öğreteyim. Malum unutmuşsun. Benim için büyük bir zevk olacak." Dediği anda longozun ahşap platformlu yolundan çıkış yönüne doğru yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....