23.BÖLÜM

8.1K 612 36
                                    

Not: Herkese hayırlı geceler arkadaşlar... Öncelikle sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. Bu hikayeye kısa bir süre önce başladım ve sizleri bekletmemek adına bazen bir gece de üç bölüm yazdığımı ve yayınladığımı biliyorum. Ama şu sıralar  hevesimin kırıldığını bilmenizi isterim. Her bölümün ardından acaba beğenildi mi diye merak ederek açtığımda çoğu bölümün yorumsuz olduğunu görüyorum. Olumlu ya da olumsuz eleştiri alamamak kendi başıma yazdığımı hissettiriyor bana. Özellikle hayalet okuyucularıma sesleniyorum karşınızda sırf  siz okuyun diye uykusundan fedakarlık ederek bölüm yazan insanın emeğine biraz olsun saygınız olsun. 

Lütfen emeğe saygı arkadaşlar... Bir yıldıza dokunmak, beğenmiyorsanız da eleştiri yapmak ya da beğendiğinizi dile getirmek bu kadara zor olmamalı. 

Eğer gerçekten güzel bulmuyorsanız da lütfen dile getirin ki bu hikayeyi yayından kaldırayım. Ben bu yola çıkarken en büyük hedefim yazarken aldığım keyfi karşımdaki insanlara da hissettirebilmek ve onlardan aldığım geri dönütler ile yeni yeni hikayelere yol almaktı. Görüyorum ki bu isteğim yarım kalacak gibi... 

**********************************************************************************

Şimdiki Zaman, 2017

Alper elindeki kolye ile Özüm'ün yanına bir hırsla geldi. Aklında canlanan geçmişin her bir görüntüsü ile kendisini daha bir güçlü hissetti. Özüm'ün sözleri kulaklarında çınlıyordu. Yıllar önce kendisine o sözleri eden kız şimdi bir kızgınlıkla boynundan söküp atamazdı ona ait olan aşkını. Teknenin içinde camekânlı bölmede ellerinin arasına başını almış dalgınca yeri izleyen Özüm'ü gördüğünde bir an içi sızlasa da az önceki tavrını yüreği affedemiyordu. Gözlerini kıstı ve bir adımda Özüm'ün yanına ulaştı. Onu kollarından tutup oturduğu yerden ayağa kaldırarak kendisine bakması için onu zorladı. Alper'in tutuşunun sert olması Özüm'ün canının yanmasına sebep oldu. Yüzünü buruştururken canının acısı ile dudaklarından bir inleme döküldü.

"Ne yapıyorsun? Bırak beni, canımı acıtıyorsun Alper." Diyerek sımsıkı tuttuğu kollarını Alper'in ellerinin arasından kurtarmaya çalışsa da bu yalnızca boşuna bir çabaydı. Kaçış yoktu artık Alper'in hesap soran gözlerinden. Çok uzamıştı bu mevzu ve bir an önce bitmeliydi her şey gibi...

"Bırakmıyorum Özüm, yapamayacağım şeyleri isteme benden."

"Neden? Yapmadığın şey değil ki Alper." Dedi acımasızca bakıyordu adamın gözlerinin içine. Acı dolu gerçekleri yüzüne vurmak onu rahatlatması gerekirken şimdi ağzında dökülen her bir kelime kendisinin canını yakıyordu. Onun değil karşısındaki adamın canının yanması gerekiyordu.

"Özüm." Diye haykırdı Alper, gözlerindeki öfke ateş saçıyordu.

"Ne istiyorsun be adam? Benden ne istiyorsun? Yetmedi mi yaşattıkların, bitmedi mi çektireceklerin, bir canım var onu mu istiyorsun benden?"

"Bu sana ait." Diyerek elinde tuttuğu kolyeyi ve ucundaki yüzüğü onun gözleri önünde zincirinden tutarak sallandırdı. Özüm, gözlerini kapatıp canının sıkıldığını gösterircesine bakışlarını kaçırdı. "Bak gözlerimin içine Özüm? Neden kaçırıyorsun bakışlarını, elimde durması bile canını yakıyorken ne diye boynundan geçmişimizi koparıp attın? Yıllar önce bana sözler veren, yeminler eden kız nerede Özüm? Hatırlamıyor musun verdiğin sözleri?"

"Hatırlamıyorum." Diyerek kesti attı Alper'in devam eden cümlesini.

"Ne demek hatırlamıyorum? O yüzden mi yıllardır boynunda taşıdın bu kolyeyi ve yüzüğü. Nerede o büyük aşk yeminleri eden kız, nerede boyundan büyük konuşan kız?"

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin