Cem Özüm'ü evinin önüne getirmişti. Arabada daha fazla durmak istemeyen genç kız "İyi geceler." Dileyerek arabanın kapısını açmak için yeltendiği sırada kolu nazik bir tutuşla kavrandı. Bu dokunuş Özüm'ün istemsizce gözlerini kapatmasına sebep oldu.
"Hayatım biliyorum yorgunsun, kafanın karışık olduğunun farkındayım ama lütfen bizden vazgeçme. Biz bunu da atlatacağız ben buna yürekten inanıyorum. Lütfen sen de inan, sen yanımda olduğun sürece üstesinden gelemeyeceğim hiçbir şey yok benim, bunu asla aklından çıkarma olur mu?" Dedi ve yavaşça kendisine çekerek yanağına minik bir buse kondurdu. Hazırlıksız yakalanan Özüm'ün yanağına değen dudaklar ile içi o anda buz kesti. Ellerinin titremeye başlamasını gizlemek adına kendisini hızlıca geriye çekip göz teması kurmaktan çekinerek "Görüşürüz." Dedi ve aniden kendisini atarcasına arabadan indi.
Özüm, arabadan inmiş ona el sallarken bir an önce gitmesini bekliyordu. Suratına zoraki bir gülümseme yapıştırmıştı. Cem, kendisinden uzak durma çabalarını gördüğü genç kızı sonunda ikna edeceğinden emindi. Özüm'e karşılık verircesine elini havaya kaldırıp veda eder gibi ona el salladı ve arabasının gazına basarak oradan uzaklaştı. Cem'in gidişi ile derin bir soluk alıp veren Özüm'ün yüzündeki yapmacık gülüş yavaş yavaş silikleşirken gözleri donuklaştı. Havada asılı kalan elini yavaşça indirdi ve ihanet ettiğini düşündüğü kalbinin üzerine elini bastırdı. Eli kalbinde arkasını döndü ve kapıya doğru yöneldi. Saat gecenin bir yarısı olmuştu. Evin ışıklarının yanmadığını görünce biraz olsun rahatladı. Şu saatte annesinin Cem ile ilgili sorgusunu kaldıracak kafası yoktu. Anahtarı çevirip kapıyı açmak için ittirdiğinde "Nasıl yaptın bunu?" diyen ses kulaklarında çınladı. Soluğunu düzenleştirip omuzlarını dikleştirdi ve yavaşça ardında kendisini bekleyen tam da tahmin ettiği gibi öfke kusan gözler ile karşılaştı. Özüm gecenin karanlığında onu net bir şekilde görmek için gözlerini kıstı. Karşısındaki adam iki yanında ellerini yumruk yaparak sıkıyor, dişlerinin gıcırtısı etrafta yayılarak gergin bir hava oluşmasına sebep oluyor ve gözlerinde gördüğü öfke, bakışlarının altında yatan delibozuk imalar Özüm'ün canını fazlasıyla sıkıyordu. Az önce açmak için hazırlık yaptığı kapıdan anahtarı çıkarmış, hızlı adımlar ile Alper'in dibine gelmişti. Uyarı dolu bakışlarını ona gönderip sessiz olmaya özen göstererek fısıltı halinde "Beni takip et." Dedi ve geçerken omzuyla omzuna sertçe çarparak hızlı adımlar ile geriye dönüp bakma gereği bile duymadan gitmeye başladı.
Alper'in gözü dönmüştü. Özüm onun bu hali ile olay çıkartacağını anlamış ve çıkabilecek herhangi bir rezilliği önlemek ve ailesine herhangi bir şey duyurmamak adına onu oradan uzaklaştırmak istemişti. Şimdi ayakları yıllar öncesine gidiyordu. Yıllar öncesinde bir nevi ilk buluşmalarının gerçekleştiği, Alper'in Özüm'ü bir mesajla ayağına çağırdığı parka. Özüm Alper'i oraya götürüyordu. Hayat ne kadar tuhaftı, yıllar önceki buluşmanın bir benzeri tekrar gerçekleşiyordu. Ama zaman sadece onların üzerinden mi geçmişti? Sadece enkaz altında kalan aşkları mıydı? Yoksa yerler mekânlar da mı değişmişti? Kim bilir?
***
Özüm geriye dönüp bakmasa da Alper'in onu takip ettiğini yüreğinden hissediyordu. Evlerinin arkasında ilk buluşmalarına şahitlik eden parkın yerinde şimdi yeller esiyordu. Alper, Özüm'ün duraksadığı ve bedeninin taş kesildiğini hissettiği an gördüğü manzara ile bir an afallasa da kendisini toparlamaya çalıştı. Gözlerine inanamıyordu. Bu nasıl olur? Diye, şaşkın gözler ile parkın bulunduğu yerin üzerinde heybetle dikilmiş kocaman binaya bakıyordu. Onun bu halinden keyif aldığını göstermeye çalışan Özüm bir anda Alper'e döndü ve "Ne o, çok mu şaşırdın?" dedi ellerini göğsünün altında birleştirip kızgın gözler ile ona bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....