79.BÖLÜM

5.4K 456 15
                                    

Günler akıp gidiyor yaz mevsimi yavaş yavaş yüzünü dönüyordu. Alper ve Özüm yıllar önce yarım kalan aşklarını doludizgin yaşamaya kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Her şey bir rüya gibiydi. Yıllar önce yitirdiklerini düşündükleri sevdaları şimdi capcanlı bir şekilde diyar değiştirip onlara geri bahşedilmişti. Özüm'ün itiraf gecesinin ardından zaman hızla akıp geçiyordu.

Özüm okulun bahçesine çıkmış ve çocukların bahçe içerisinde kendi aralarında kurdukları oyunu izliyordu. Yaz mevsiminin ilk günlerinin sıcaklığını yüzünde hissederken omuzlarına dokunan bir el ile irkildi.

"Korkuttum mu?" dedi Alper diğer elinde tuttuğu bardağı ona gösterirken genç kız bakışları ile yüreğine şefkat yüklüyordu.

"Yok hayır, gelsene." Dedi yanı başındaki boş olan yeri gösterirken oturmasını gözleriyle işaret ediyordu. Alper elinde tuttuğu çay bardağını ona uzattı.

"Hım." Dedi ve yanındaki boş yere oturarak "Hayırdır bu kadar dalıp gitmenize sebep ne acaba Özüm Hocam?" Dedi ona göz kırparak.

Alper yine yapmıştı yapacağını, sevgili oldukları günden bu yana okul vakitlerinde Özüm'e asla hocam kelimesini de kullanmadan konuşmuyordu. Onun bu tavrı genç kızın çok hoşuna gidiyordu. Ne kadar sevdiği adamda olsa, parmağında yüzüğünü taşıyıp yüreğinin mührünün sahibi olsa da okul saatleri içinde ikisi de öğretmendi ve sorumlulukları vardı. Bunun farkında olan iki sevdalı yürek bu konuda ciddi bir hassasiyet gösteriyorlardı.

"Buraların bana ne kadar iyi geldiğini düşünüyordum. Olgunlaştığımı hissediyorum." Dedi durgun bir sesle.

"Haklısın yaşlandığın gerçeğini kabul etmiş olman da bir erdemdir Özüm hocam." Onun durgunluğunu şakaya vurarak dağıtmaktı tek niyeti.

"Alper Hocam." Dedi keskin ve sert bir tonda.

"Tamam, tamam şaka yaptım. Ama haklısın buralar insanı gerçekten büyütüyor. İstanbul'da ya da Adana'da yaşarken her yerin aynı şartlarda olduğunu düşünüyordum. Yani insan kendi hayatının içinde ne kadar diliyle her yer aynı değil dese de kitaplardaki gibi bir hayat yok buralarda. Yaşayıp gördükçe bunu daha iyi anlıyor insan. Bir nevi her şey ile tek başına baş etmeyi öğreniyorsun. Gurbet, büyütüyor insanı." Dedi. Onlar bahçedeki çocukları izlerken yanlarına heyecan ile Eda koşarak geldi.

"Hocalarım size çok güzel bir haberim var." Diyerek şakıdı.

"Hayırdır Eda bu ne neşe böyle?" diyen Özüm'e destek veren bakışlara sahipti adam.

"Ay hayır hayır benim kötü bir haber ile ne gibi bir işim olur. Her neyse İpek aradı. Malum bir yakınları vefat ettiği için düğünü ertelemişlerdi. Şimdi sıkı durun ve güzel habere kalplerinizin ritmini ayarlayın. İki hafta sonra düğünleri varmış ve hepimizi çağırıyorlar." Dedi küçük çocuklar gibi yerinde zıplarken ona şaşkın gözler ile bakan çiftin hayretlerini görmezden geldi. Sevinmesi bittiğinde Alper ve Özüm'ün o an yan yana oturduklarını göz ardı edip patavatsızca ikisinin ortasına teklifsizce oturdu. Onun bu hareketine Alper sinirlenirken Özüm gülmemek için kendisini zorluyordu. İkisinin omuzlarına da eline atıp kendisine doğru çekti. "Eee hocalarım ne dersiniz? Okullar da bir hafta sonra tatil olduğuna göre kaçar mıyız bizimkilerin düğününe erkenden? Valla bana uyar size de uyacağını tahmin ederekten tamam geliyoruz dedim İpek'e."

Alper "Keşke bize de bir sorma zahmetinde bulunsaydın Eda Hocam." Dedi kızgınlıkla. Ona aldırış etmeyen genç kız "Aman Alper hocam ben zaten zorla da olsa Özüm'ü götürecektim sen de onu yalnız bırakmamak için mecbur gelecektin. Ne yani sizi onca düşünme ve karar verme zahmetinden kurtardım, şurada teşekkür edeceğine bir de utanmadan sitem mi ediyorsun bana yani? Aşk olsun." Dedi yapmacık bir kırgınlıkla dudaklarını büzüp Özüm'e dönerek "Özüm şu sevgiline bir şey söyler misin? Resmen kısmetime mani oluyor." Dedi ha ağladı ha ağlayacak bir moda çoktan girmişti.

"Allah'ını seversen Eda hocam konu ne ara senin kısmetine geldi anlamadım ben." Dedi bezgince çıkan sesiyle.

"Ne var yani tamam deseniz, Ahmet hocanın ya da İpek'in illa ki yakışıklı arkadaşları vardır. Düğün arifesinde benim de kısmetim açılıverecekti tabi siz engel olmasaydınız." Dedi başını Özüm'ün omzuna bırakıp homurdanmaya başladığında Özüm artık konuşmaya müdahale etmesi gerektiğini hissetti. Anlamıştı Eda'nın yine ve yeniden âşık olma zamanı gelmiş ve şıpsevdiliğini yaşaması gerekiyordu. Saçlarını okşayıp, Alper'e dönerek kızmaya çalışarak konuştu. "Alper hocam dokunma lütfen arkadaşıma." dedi. Alper ben ne yaptım şimdi bakışları ile ona karşılık verirken anlayışlı olmasını ima eden Özüm'ün gözleri ile buluştuğunda susması gerektiğini anladı.

Özüm "Tamam kuzum sen merak etme gideriz. Zaten okullarda kapanıyor İpek'i bu güzel gününde yalnız bırakacak değiliz değil mi?" dediğinde birden başını sevinçle kaldırıp çocuklar gibi el çırpmaya başladı "Yaşasın, yaşasın gidiyoruz." Dedi ve onun daha fazla konuşmasına izin vermeden koşarak lojmana yöneldi. "Kızım dursana nereye gidiyorsun böyle?" diyen Özüm'e, "Hemen gidip internetten düğün için alışveriş yapmam lazım oyalama beni." Diyerek karşılık verdi. "Sen akıllanmazsın Eda." Dese de onu duyacak hiç kimse kalmamıştı ortalıkta.

"Özüm hocam belki başka bir planın olacaktı neden hemen kabul ettin?"

"Şu an için bir planım yoktu Alper Hocam, hem siz de davetlisiniz unuttunuz mu? Ahmet hocaya da ayıp olur yoksa."

"Sende haklısın ne diyeyim." Dedi ve derin bir nefes alıp verirken canı sıkılmış bir şekilde arkasına yaslanırken ellerini göğsünün altında birleştirdi. Özüm adamın bu haline baktığında sanki bir planı varmış da alt üst olmuş gibi hissetti. Ona sormadan kabul ettiği için kendisine içten içe kızsa da arkadaşlarını da bu mutlu günlerinde yalnız bırakmak istemiyordu. Yanı başında oturan adama göz ucuyla baktı. Ben onun gönlünü muhakkak alırım, diyerek gülümserken Alper'in aklından geçenlerden bihaberdi. Özüm sevdiği adamın gönlünü almak için planlar yaparken yanı başındaki Alper çoktan başka hesapların içerisine girmişti.


AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin