78.BÖLÜM

5.3K 458 51
                                    

"Artık zamanı geldi Alper, çünkü içimde itiraf edemediklerimden büyük bir volkan oluştu. Eğer şimdi anlatmazsam büyük bir patlama yaşayacağım. Belki duydukların seni şaşırtacak, belki de zamansız diyeceksin ama artık anlatmadan duramayacağım."

"Özüm sen neden bahsediyorsun?"

"Bizden bahsediyorum Alper, bizden."

"Biz?" dedi ima dolu bakışlarının altına bin bir soru da ekleyerek. Derin bir nefes alıp verdi genç kız saçlarını öylesine bir düzeltmeye çalışırken titreyen ellerine ve kuşlar gibi çırpınan yüreğine güç vermek ister gibiydi.

"Yıllar önce karşıma çıktığın o ilk anda ben seni tam şuramda." Dedi yumruk yaptığı elini kalbine götürdü. "Tam şuramda delicesine hissettim be adam. Senin kalbinin de." Dedi diğer eli ile Alper'in kalbinin üzerine titrek bir şekilde dokunurken "Benim için attığını anladığım an sana evet dedim." Gözlerinin içine bakarak "O zamanlarda sevdanın mührü olarak taktığın yüzüğü gitsen bile parmağımdan çıkaramadım. İhanet saydı yüreğim, izin vermedi ruhum o parmaklardan yüzüğün çıkmasına. Ne kadar inkâr etsem de adım gibi yüreğime öyle bir iz bıraktın ki bunun bir geri dönüşü yoktu. Yalan yok çok istedim, senden vazgeçmeyi çok istedim. Öyle acı verdi ki seni sevmek, öyle canımı yaktı ki yaşattıkların. Yalnızca huzur yüklü bir yürek beklerken cehennem alevlerine attın sen beni. En çok dokunanı da sevdanın mührünü parmaklarıma ve yüreğime veren adamın beni ihanet ile suçlamış olmasıydı. Kanıma dokundu Alper, ben ömrümce öylesine bir acı çekmemiştim. Kabullenemedim. Gelişini, gidişini, geri dönüşünü kabullensem de onu kabullenemedim. Bu yüzdendi senden kaçmalarım. Yaşadığım her kötü şeyi sana mal ettim belki böyle yaparsam vazgeçebilirim sandım ama olmadı. Öyle bir yerleşmişsin ki, öyle bir ben olmuşsun ki bir anlık yokluğun, bir saniyelik sensizliğin fikri bile beni alt üst etmeye yetti. Bahanelerin altına saklanıp buralara geldim. Hiç dillendirmesem de çıkıp peşimden gelmeni yüreğimden diledim. Bir anda karşıma çıkıp benden asla vazgeçmeyeceğini o kadar çok duymak istedim ki. Ama gelmedin bir yıl sonra hiç beklemediğim bir anda çıktın karşıma, işte o zaman bir kez daha anladım."

"Neyi anladın Özüm?"

"Nereye gidersem gideyim, ne yaparsam yapayım senden kaçamayacağımı, kaçmak istemediğimi, dahası seni deli gibi özlediğimi. Senin gurur saydığın, inat dediğin benim yüreğimde büyük bir korkuydu aslında. Neden evet diyemedim sana, neden defalarca reddettim seni? Neden her attığın adımda bir adım geriye gittim ben? Ne kadar istesem de neden sarılamadım ben sana? Çünkü korktum Alper, senin benim olduğun zamanlarda hissettiklerimi biliyordum. Senin yokluğunun ardından sertçe yere çakılışımı da biliyordum. Seni yine ve yeniden kaybetmeye gücüm yoktu Alper, yine bir sebeple gidişini yüreğim kaldıramazdı. Kaçtım. Senden, hissettirdiklerinden, her şeyden kaçtım. Ama bu yüzüğü senin yanımda olmadığın tek bir an parmağımdan çıkaramadım. Bir defa öfke ile parmağımdan çıkan yüzük bir daha asla çıkmayacaktı biliyordum. Çıkmadı da... Buraya gelip karşıma çıktığında bile çıkarmadım yüzüğü çünkü öylesine bütünleşmişti ki benimle gücüm yoktu onu bir kez daha çıkarmaya." Bir an duraksadı ve elini Alper'in hızla çarpan kalbinin üzerinden yavaşça çekti. Derin bir nefes daha alıp verdi. "Benim en güzel zamanlarım gözlerinde pervasızca hüküm sürdüğüm vakitlerdi. Kendimi kaybettiğim, ruhumun üzerine olmazlarımı kilitlediğim, gözlerimi apansızca kapattığım o anlarda gizliydi aslında... Benim en güzel zamanlarım herkesi hiçlik kıyısında boğarken sana HEP nefes olabildiğim zamanlarımdı. Benim en güzel zamanlarım elimin elinde bir kuş gibi çırpınıp yüzümde kırmızı güller açtığı vakitti. Benim en güzel zamanlarım sende ben, bende biz olabildiğim zamanlardı. Ve bugün Alper hayat bana soldan vuruyor, kalbime kalbime değiyor." Dedi başını eğdiği önünden ışıldayan gözler ile kaldırıp onun gözlerinin içine bakarak "Alper." Dedi yutkundu "Ben seni kendimden geçercesine, asla vazgeçemeyeceğimi bilircesine çok seviyorum be adam." Dedi yanaklarından iki damla yaş süzülüp giderken artık Özüm'ün sözü de kelamı da bitmişti. İçindeki itiraflar volkan olup patlamadan genç kızın dilinden akıp gitmişti. Alper gözlerini kocaman açmış hareketsiz bir şekilde sadece genç kıza bakıyordu.

"Bir şey söylemeyecek misin?" dedi kızaran yüzü ve yanmaya başlayan yanaklarıyla ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Karşısındaki adamın tepkisizliğinden yaptığının bir hata olduğunu düşündüğü an ayaklanan Özüm "Ben, şey evime gitsem iyi olacak galiba." Dedi ve işte o an Alper'in onu kolundan tutarak gitmesine engel olmasıyla hareketleri duraksadı. Gözleri sevdiği adama döndüğünde "Gitme, burada kal, rüya olmadığını hissetmeye gerçekten ihtiyacım var." Dedi ve onun tek bir söz daha söylemesine fırsat vermeden kollarının arasına çekti. Saçlarından derince solurken başına minik buseler konduruyor bir yandan da fısıltı halinde "Şükürler olsun Rabbime bana bu günleri de gösterdi. Seni seviyorum Özüm, seni seviyorum iki gözüm, gözümün nuru." Dedi kokusunu içine derince solurken yürekleri çoktan aşka yelken açmıştı.

Hayat onları nereye götürürse götürsün kaderleri bir yazılanlar ve aşkına sahip çıkanlar elbet yine bir yerlerde birleşiyordu. Özüm'ün sebepleri, bahaneleri ve korkularının büyüklüğüne rağmen Alper'in vazgeçmeyişleri ve sevgisine adam gibi sahip çıkması sayesinde böylesine güzel bir günde böylesine muazzam bir an yaşıyorlardı. Geç kalınmış bir mutluluğu yaşarken hayat onlar için daha güzel sürprizler hazırlayacaklar mıydı? Hep beraber göreceğiz.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin