Gözleri kapalı olsa da teninde hissettiği sıcaklığı o kadar iyi tanıyordu ki, o kadar tanıdık ki o nazik dokunuş, o kadar aşk doluydu ki o küçük dokunuş. Açamadı gözlerini, bir an beyninin kendine oynadığı küçük bir oyun olduğunu düşündü, gözünü açtığı anda kaybolacak bir hayalden başkası değildi. Bunca olan şeyden sonra tekrar karşısına çıkmasının ihtimali dahi yokken burada bu saate olması imkânsızdı.
"Ben geldim." Dedi hayal sandığı adamın şimdi de sesini kulaklarında ansızın duyunca gözlerini irkilerek açtı. Geriye dönüp bakmadan "Alper." Dedi fısıltı halinde çıkan sesiyle teninde hissettiği sıcaklığın sahibine.
Alper, elini sevdiği kızın omzundan çekerek yavaş adımlarla yanı başına oturdu. Gözlerine bakmıyor, bakamıyordu. Güç toparlıyordu. İleriye doğru boş gözlerle bakarken Özüm karşısında tekrar onu görmüş olmanın verdiği heyecan ile ne yapacağını bilemez bir halde huzursuzca yerinde kıpırdandı.
Alper, genç kıza bakmadan kollarını dizlerine yerleştirip ellerini birleştirerek sıkkın yüzünü ovuşturdu. İyi durumda değildi. Konuşmasına gerek yoktu Özüm'ün bunu anlaması için. Susuyordu ikisi de bugün konuşmuşlardı her şeyi şimdilerine konuşacak belli ki cümleleri kalmamıştı. Ama buraya gelen adamın da aklında fikrinde bir şey olmalıydı muhakkak. Alper oturduğu yerde bir anda doğruldu ve istemsizce ayağa kalktı. Elini sevdiği kıza uzattı ve geldiği andan itibaren ilk defa onun gözlerinin içine derince baktı. Yalvarır gibi bakıyordu gözleri, titreyen elleri inat bin bir umut bakışlarında peyda oluyordu.
"Benimle gel." Dedi yalnızca bana hayır deme der gibi bakıyordu.
"Alper." Dedi yüzünü hüzün bulutları kaplarken olumsuz anlamda başını sağa sola sallarken "Yapamam." Dedi üzgünce.
"Son bir kez benimle gel." Dedi gözlerini sımsıkı kapatırken daha fazlasına konuşmaya gücü yetmedi.
"Bu ne demek oluyor?" diyen bakışları sorgulayıcıydı genç kızın.
"Sorma bir şey. Sadece benimle gel Özüm. Lütfen!" dedi tekrar elini tutması için titreyerek ona uzatırken olumsuz bir cevap alma ihtimali ile bakışlarında hüsran karargâh kurmuştu çoktan. Daha fazla dayanamadı genç kız kendisine uzatılan eli tutarken çekingendi. Korkuyor muydu? Asla. Bu yalnızca bilinmezliğin verdiği tedirginlikti. İtiraf etmek istemese de kendini en güvende hissettiği adamın yanında eli onun elleri arasındayken sessiz bir halde evin bahçesinin çıkışına doğru yönlendiriliyordu. Genç kız nereye gittiklerini çözmeye çalışırken ağır aksak adımlarla gecenin zifiri karanlığında sessiz sokaklarda adım adım ilerliyorlardı. Alper'in gittiği yönü gördüğünde kalbinin yavaşça sıkışmaya başladığını hissetti. Burası olamaz hayır olmamalı diye içinde isyan eden haykırışlar yükselirken bu itirazlara inat eden ayakları adamın gittiği yönü sorgusuz sualsiz takip ediyordu. Ansızın durduğunda ise geldiğin yerin neresi olduğunu daha net bir şekilde anladı. Genç kıza döndü ve diğer elini de elleri arasına aldı. Gözü yıllar önce buluştukları ama şimdi yerinde küçük bir pastane olan yere döndü. Gözlerini loş ışıklarla paralayan mekândan çekmeden "Burası için aşkımızın öldüğü yer demiştin, beni gömdüğünü, yüreğinin mezarı ilan ettiğini söylemiştin. Şimdi gelecekteki o şansımız için benimle bu gece bu mekâna adım atacaksın. Beni öldürdüğün yer de tekrar bana hayat vereceksin. Mezarımı seninle birlikte bu gece açacağım ve yüreğinin mezarından kendimi de aşkımızı da çıkaracağım. Sonra sana söz olsun ne istersen sana karşı boynumu kıldan ince hale getireceğim. O andan itibaren ne dersen ne istersen kabulüm." Dedi ve genç kızın konuşmasına bile izin vermeden onu içeriye yavaşça çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....