6.BÖLÜM

10.7K 638 4
                                    

Zifiri karanlık... Gecenin karalığı bile Özüm'e unutmak istediği yeşillerin koyuluğunu hatırlatıyordu. Nasıl bir cehenneme sürüklemişti ki bu adam bir türlü kurtaramıyordu kendini oradan. Alper'in sözleri kulaklarında tekrar tekrar çınlarken sanki engelleyebilecek gibi ellerini kulaklarına kapıyordu. Havanın serinliği, sonbaharın esintilerine aldırış etmeden üzerine aldığı battaniyesi ile bahçedeki salıncağa oturmuş gökyüzündeki kendine inat parlayan yıldızlara bakıyordu. Yıldızlar bile unutmak için çabaladığı adamın gözlerinde gördüğü ışıltıyı hatırlatıyordu. Unutamıyor, zihninden bir türlü atamıyordu. Bakışını, gülüşünü, umursamazlığını, hiddetini, dokunuşunu...

Aklı almıyordu bir türlü tüm bu olanları. Nasıl olurda dibinden ayrılmayan bir kız varken kendisiyle bu şekilde konuşmaya cesaret ederdi. Bu nasıl bir cüretti böyle? Gerçi akrabam demişti ama ne kadar tanıyordu, nasıl güvenebilirdi ki ona?

Söylediklerinin gerçek olmasını ne kadar yürekten dilese de tanımadığı adamın sözlerine inanacak kadar da henüz aklını yitirmemişti. Düşünceler zihnini zehirlemeye devam ederken yüreği yanıyordu. Gözlerinden silemediği alev alev yanan bakışlar ruhunu acımasızca dağlıyordu. Nefesi boğazında düğümleniyor uyku gözlerine bu gece haram kılınmış gibiydi. Daha çok yeni hayatına değen bir adam nasıl olurda onu bu hale getirebilirdi? Özüm kendine, hissettiklerine, dilinden akıp dökülmeyen ama yürekten çılgınlarca dilediklerine kızgındı. En büyük öfkesi de tüm bunlara sebep olan sıcacık nefesi ile tüm uzuvlarının işlevini yitirten, beynini uyuşturan adamaydı. Nerden çıkmıştı, nasıl hayatına bodoslama dalmıştı? Ve bir anda tüm hayatını alt üst etmeyi başarmıştı.

"Kahretsin!" Fısıltı ile inlediği anda telefonundan bir mesaj sesi duyuldu. Evin ışıkları söndüğü için saatin çok geç olduğunu fark etti. Ama ona bu saatte mesaj atacak bir Allah'ın kulu olmadığı için önemli bir şey olma ihtimali ile hemen eline korkuyla telefonu aldı. Kaşları çatık numaraya baktığında tanımadığı bir numaradan geldiğini anladı. Bir anda telefonu açtığında gördüğü mesaj ve isim yüreğinin bir anda alevler içinde yanmasına nefesinin düzensizleşmesine sebep oldu.

Kimden:05...

Evinizin arkasındaki parkta seni bekliyorum. Alper

Mesajı gördüğü anda elleri titremeye başladı. Bu delinin ne işi vardı ki şimdi burada? Ne demeye gecenin bir yarısında kendisini parka çağırıyordu? Hiç mi korkmuyordu? Ya bir gören olursa? Acele ile elinde tuttuğu telefona mesaj yazmaya başladı.

Kime:05...

Sen kendini ne zannediyorsun? Gelmiyorum ben hiçbir yere, seni uyardım evimin yakınlara gelme diye. Bir daha beni rahatsız edersen olacaklardan ben sorumlu değilim.

Özüm mesajı gönder tuşuna bastığı anda heyecanı doruk yaptı. Ona git dese de yüreği deli gibi kabul etmeyişini, gitmeyişini görmek istiyordu. Uslanmaz ve aşka susamış gönlü onun varlığını yakınında hissettiğinde farklı bir huzura kavuştuğunu hissediyordu. Çok geçmeden telefonuna gelen mesaj sesi oturduğu yerde dikleşmesini sağladı. Derin bir nefes alıp verdi. Biraz korkak biraz endişeli bir şekilde mesajının açılışını onayladı. Gördüğü mesaj ile panikle ayağa kalkamaya çalışırken ayağına dolanan battaniye ile tepe taklak olurken yaptığı ani hareket salıncaktan düşmesine sebep oldu.

Kimden:05...

Tamam o zaman sen gelmiyorsan ben geliyorum oraya...

Ah! Diyen inlemeleri arasında ayakları dolanan battaniyeden ve düştüğü yerden kendini kurtarmak adına ayaklarıyla debelenirken yere düşürdüğü telefonunu eline aldı.Acele ile attığı mesaj ile etrafı kolaçan etmeye başladı.

Kime:05...

Allah senin cezanı vermesin adam. Gelme sakın hiç bir yere geliyorum ben.

Mesajı gönderir göndermez üstünü başını düzeltmeye çalıştı. Ne kadar başarılı olduğu ise tartışmaya açık bir konuydu. Altında gri bir eşofman, üzerinde beyaz boyunlu bir badi, saçları ise darmadağınık tepede topladığı bir ev topuzundan ibaretti. Şu an belki de hayatındaki en berbat haliyle gecenin bir yarısında onun karşısına çıkmaya hazırlanıyordu. Evde bir hareketlilik var mı diye camlara göz diktiğinde hiçbir ışık kıpırtısını bile görmediği için derin bir nefes alıp verdi. Annesi ve babası erken yatmışlardı. Ona da bahçede çok beklememesini ve geç olmadan yatmasını söylemişlerdi. Ama o yaşananların etkisiyle olayları tekrar tekrar zihninden geçirirken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan geceyi yarılamış vaktin sabaha yol aldığını fark edememişti. Tam da o sıralarda densiz bir mesaj geceyi de yüreğine bölmeyi başarmıştı. Şimdi ayakları güya gitmek istemediği adama doğru korkarak gidiyordu. Parka yaklaştığı anda ürkek adımları sağlamlaşmaya başlarken omuzları dikleşti. Parkın ortasında kendinden emin duruşu ile Özüm'e bakan Alper ile şimdi gözleri buluştu. Gecenin karanlığı etrafı boyasa da onların gözleri ışıklar saçıyordu. Birbirine hasret kalmış iki çift göz arzı endam ederken etraftaki sessizlik meydanı boğuyordu. Gözler birbirini bulduğu anda hipnotize olmuş gibi fark etmeden birbirine çekildiler. Dip dibe geldiklerinde gözleri ile tutuşturdular etrafı, bir alev çemberinin içinde yanıyorlardı adeta.

"Sen." Dedi Özüm gözlerine kısarak adama bakarken.

"Ben." Dedi Alper yüzünde çarpık bir gülümsemeyle.

Şimdi zaman durmuş bu iki deli fişeğin itiraflarına misafir olan geceye şahitlik ediyordu. Vakit sevdanın hükmüyle can bulurken, aşkın zamanının geldiğini gizli bir sır verir gibi gecenin sessizliğinin kulağına bir şarkı misali fısıldar gibiydi. Artık zamanı gelmişti bazı şeylerin. Aşk gibi... Sevda gibi...


AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin