86.BÖLÜM

5.1K 406 13
                                    

"Ahmet ile konuştum düğün provası için tekneye çağırdı bizi. İpek'in yardıma ihtiyacı varmış." Dedi Alper arabayı sahile doğru döndürdü.

"Tekneye mi? Onların düğünü kır düğünü olmayacak mıydı? Ben mi yanlış hatırlıyorum?"

Eda bin bir panikle bir anda arkadan öne doğru ardıldı. "Öyleydi ama İpek son anda karar değiştirmiş. Biliyorsun gelinler bu dönemlerde biraz kaprisli oluyorlar."

"İpek ve kapris?" dedi ima dolu bir sesle. "Onu tanımasam şu söylediklerine inanırdım ama söz konusu İpek ise pek de inandırıcı olmuyor. Hem ne provasıymış bu akşam akşam." Dedi yandan bir bakış atarak kıza şüphe ile baktı.

Hande bir anda söze atıldı. "Aman sende Özüm ya, kız demek anca vakit bulabildi provaya amma sorguluyorsun. Kızcağız yardım istiyor sende de bin bir şüphe. Görende bir şey var zannedecek." Dedi omuzlarını silkerek. Hande yol boyu üzerinde taşıdığı hüznü bir kenara bırakıp çoktan düğün hazırlıklarının heyecanına girmişti.

Özüm "Neyse gidelim de bari kıza yardımcı olalım." dedi. Alper sinsi bir sırıtış ile gözünü yoldan ayırmadı. Araba teknenin önünde durduğunda ise hava iyice karamıştı. Arabadan Eda ve Hande koşarcasına inerek Özüm'ü beklemeden tekneye yöneldiler. Özüm ise tam inmek üzereyken kolundan nazikçe bir tutuşla yakalandı. Sevdiği, yüreğinin delicesine atmasına sebep olan bu sıcaklık onun yüzünde mutluluk pırıltılarının dolup taşmasını sağlarken bakışları onu bulduğunda adamın gözlerinde anlam veremediği bir coşkuyu gördü.

"Bir şey mi oldu hayatım?"

"Özüm." Dedi onun gözlerinin içine bakarken derince soludu. Onu yavaşça kendisine çekti ve yüzünü avuçları içine aldı. Burnunu yüzüne sürterek kokusunu içine çekti. "İki gözümün nuru, yüreğimin ışığı seni çok seviyorum." Dedi. Özüm beklenmedik anda gelen böylesine özel ve bir o kadar güzel yakınlaşmanın ardından beyninin uyuşmaya başladığını hissetti. Bu adam onun sonu olacaktı haberi var mıydı acaba? Özüm her ne kadar bu anın içinde delicesine takılıp kalmak istese de onları bekleyen ve mutluluklarını paylaşmak için yardıma ihtiyacı olan çiftin yanına bir an önce gitmeliydiler. Yoksa buradan hiç çıkamayacaklardı. Özüm gözleri kapalı bir halde zorlukla çıkan sesi ile fısıltı halinde "Alper." Dedi inlercesine.

"Söyle yüreğimin tek sahibi." Diyerek karşılık verdi adam onun kokusunu soluksuzca içerken.

"Gitmeliyiz." Dedi nefes nefese.

"Evet." Dedi ama bir türlü ayrılamıyordu genç kızdan.

"Bizi bekliyorlar." Dedi kız açmakta zorlandığı gözlerini kırparak.

"Biliyorum." Dedi çaresizce adam. Yavaşça ondan ayrılsa da bu ayrılık sanki ölüm gibi gelmişti ikisine de. Gözlerini devirerek "Gidelim hadi." Dedi tek nefeste. Özüm arabadan inerken Alper aklına gelen yeni bir şeyi fark ederek " Ben bir Hakan'ı arayayım nerede kaldı acaba?" dedi. Genç kız ona anlayışla gülümseyerek "Tamam hayatım ben bir kızlara bakayım o zaman." Dedi ve onun yanağına minik bir buse kondurarak arabadan indi.

Tekneye doğru ilerlerken etrafın ışıklandırması o kadar çok hoşuna gitti ki bir an İpek'in ne kadar da şanslı olduğunu hissetti. Gelin ve damadın girişinin yapacağı yürüyüş yolunun sağında ve solunda yaklaşık bir metrelik cam vazolar vardı. Vazoların içinde ise boyu iki metreye yakın dallar ve bu dallara sarmalanmış ışıklar vardı. Bu ışıklar adeta dallara konmuş binlerce ateş böceğine benziyordu. Yerde ise yine benzeri bir ışıklandırma vardı. Özüm yavaş yavaş yürürken etrafın büyüleyici atmosferine çoktan kapılıp gitmişti. Yüzünde hafif bir özenme ile hazırlanmış olan düğün alanının girişini geçti. Adım adım giderken etrafta birilerini görmeyi umut ediyordu. Tekneye girdiğinde her adımda hayranlığını gizleyemiyordu. Kimseyi görememesi sebebiyle bir an ne yapacağını şaşırtmıştı. Düğün için oldukça geniş bir alan hazırlanmıştı. Misafirler için hazırlanmış masalar ve üzerinde özenle seçilmiş olduğu belli olan çeşitli objeler ve ışıl ışıl parlayan şamdanlar, pembe, mor ve beyazın eşlik ettiği çiçekler yer alıyordu. Her şeyin o kadar çok düşünceli hazırlandığı belli oluyordu ki, başını ileriye doğru çevirdiğinde orada orkestra için minik bir alan olduğunu ve hemen çaprazında arka fonu ışıklarla süslü olan nikâh masasını gördü. Her ikisinin ortasında tüm misafirlerin görebileceği yerde sinevizyon için hazırlanmış beyaz bir perde vardı. Özüm ortamın sessizliğinden biraz gerildi ve kızları bulabilirim umuduyla içeriye doğru gitmek için yöneldi. Tam arkasını dönmüştü ki tanıdık bir ses kulaklarında çınladı. Anlamaz gözler ile bir an duraksadı. "Nasıl yani?" diyerek yavaşça geriye döndüğünde sinevizyon için hazırlanmış perdede Alper'i gördü. Kendisine bakıyordu. Özüm "Neler oluyor?" diye fısıltı halinde konuşurken Alper'in perdedeki görüntüsü konuşmaya başladı.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin