72.BÖLÜM

5.2K 441 9
                                    

O günün ardından günler geçmişti. Alper ve Özüm'ün arasında çığ gibi büyüyen sessiz bir savaş vardı. Alper o gün Özüm'ü ardında bırakıp giderken soluğu köyde yeni evinde almıştı. Ahmet öğretmen kızları alarak köye geri döndüğünde Alper'i okulun önünde boş bakışlar ile otururken bulmuştu. Özüm göz ucuyla adama bakıp kendi evine doğru yöneldiğinde kızlarda arkasından acele ile gitmişti.

Ahmet öğretmen herkese Özüm'ün biraz rahatsızlığını söyleyerek kendi veda yemeğinden erken ayrıldığında genç kızın perişan hali tüm şüpheleri ortadan kaldırmıştı. Ahmet öğretmen boş bakışlarına kederli duruşuna da ekleyen adama acıyan gözler ile baktı. Alper yanına gelerek omzuna dostane bir şekilde dokunan adama baktığında onun gözlerindeki samimiyeti hissetmişti. O gece Alper Ahmet'e her şeyi eksiksiz anlatırken, Özüm'de İpek ve Eda'ya geçmişini anlatmıştı. Kızlar duyduklarına inanamasalarda Özüm'ün üzerine de fazla gitmek istememişlerdi. Sevdiği besbelli gözlerinden okunan bu çiftin ayrı kalması içlerine hiç sinmese de bazı şeyleri zamana bırakarak suskunluğu kabullenip anlayışa sığınmışlardı. Eğer kaderleri bir yazılmışsa eğer elbet birbirlerini zamanı geldiğinde affedeceklerdi. Çünkü yürek aşkı kabullendiği zaman önünde gurur asla duramazdı. Özüm'ü sakinleştirmek adına yapabildikleri tek şeyi yapmışlardı. Eda elinden anlayışla sımsıkı tutarken ona destek oluyor İpek kucağına yatan genç kızın saçlarını şefkatle okşuyordu. O gece gözyaşları ile uyuya kalırken, İpek'in Eda'ya bakışları "Sana emanet." Diyordu. Eda ise gözlerini yavaşça kırparken bu emaneti yüreğiyle kabullendiğini belli ediyordu.

Özüm o gün yaşananlardan sonra kurduğu yeni hayatının tamamen yerle bir olacağını düşünüyordu ta ki Alper'in okul başladığındaki hallerini görene kadar. Gün boyunca teneffüslerde bile onu görmüyordu. Dersten çıkan Alper geri kalan tüm zamanını okul ve müdüriyette ki evrak işleri ile geçiriyordu. Okulun odunu, kömürü, ilçe toplantıları, gelen veliler falan derken Özüm Alper'i göremez olmuştu. Başlarda sürekli karşısına çıkacak kendisini zor duruma düşürecek diye korkarken şimdi itiraf etmese de içten içe onu göremediği için şikâyet ediyordu yüreği. Yine Alper'i acil ilçeden toplantıya çağırdıkları bir gün Özüm camdan onun nereye gittiğini anlamaya çalışıyordu. Teneffüs arasındaydı. Geldiğini bile hissetmediği Eda'nın sesini kulağının dibinde "Toplantıya çağırmışlar, sınıfına sen bakacakmışsın." Duyduğunda hazırlıksız yakalandığı için korkudan yerinde zıpladı. Hemen yaptığı hatayı fark ettiğinde gözlerini kaçırarak "Ne münasebet canım? Ne diye merak edecek mişim ben onu?" dedi.

"Tabi tabi canım." Dedi etrafa bir şey arar gibi bakınıyordu. Özüm kaşlarını çatarak ona baktı. "Ne arıyorsun sen öyle?"

"Külahımı." Dedi ciddi bir havaya bürünerek. "Ben inanmadım ama belki ona anlatırsan o inanabilir bu palavraya." Dediği an kahkaha atmaya başladı.

Özüm "Eda." Diye sesini yükselttiğinde ellerini teslim olur gibi havaya kaldıran genç kız "Tamam tamam sinirlenme hemen şakaydı sadece. Alper hocayı acil çağırmışlar o yüzden apar topar gitti. Merak edersen diye söyledi bir iki saate dönecekmiş."

"Cidden böyle mi dedi?" diyerek hayretle ona döndü. Eda gözlerini kıstı ve ellerini beline yerleştirdi. "Allah'tan da merak etmiyorsun he." Dedi. Özüm "Of Eda, of!" diyerek sınıftan dışarıya çıktığında ardında kızın sinir bozucu kahkahalarını duyuyordu.

***

Özüm son ders çocukları bahçeye çıkarmıştı. Gözleri köyün yolunda Alper'in gelişini beklerken ellerini göğsünün altında birleştirmişti. Alper gittiği için şu an onun sınıfına da o bakıyordu. Uzaktan gelen birkaç arabayı gördüğünde bir an heyecanlansa da bu arabaların arasında Alper'in arabasını görmediği için yüreği derin bir hayal kırıklığına bürünmüştü. Heyecan ile çarpan kalbi yerine durgunluğa bırakırken suratı tekrar asılmıştı. Ama yaklaşan arabaların okula yönelmesi ile dahası bahçe içine giriş yapması bir an nedensiz yere telaşa kapılmasına sebep oldu. Arabadan inenleri gördüğünde ise bu telaşın yersiz olmadığını dahası an be an korkuya dönüşmesine şahit oldu. Arabadan doktor Kemal inerken diğer arabadan birkaç hemşire ellerinde çantalar ile inmişti.

Kemal yavaş adımlarla kendisine korku ile bakan genç kızın yanına geldi. "Özüm Hanım bugün çocukların sağlık kontrolleri ve aşıları yapılacaktı size bilgilendirme yapıldı mı?" dedi. Özüm anlamaz gözler ile adama bakarken "Özüm Hanım." Diye ismini tekrar zikrettiğinde arkadan gelen Eda kızın sessiz imdadına yetişti.

"Kemal Bey hoş geldiniz." Diyerek Özüm'ü yavaşça arkasına aldı. "Müdür Bey az önce aradı onun da yeni haberi olmuş bu durumdan o da neredeyse gelmek üzere siz içeriye geçin bizde öğrencileri tek sınıfa toplayalım Alper Bey'de o zamana kadar gelmiş olur zaten."

"Alper Bey'in keyfini bekleyemeyiz Eda Hanım lütfen çocukları hemen bir sınıfa toplayalım." Dedi sertçe.

"Kemal Bey okulun müdürü Alper Bey lütfen konuşmalarınıza dikkat edin." Diyen kıza sert bakışlar ile bakan doktor onu kaile almadığını "Seda hemşire aşıları hazırlayın fazla vaktimiz yok." Diyerek sınıfa yöneldiğinde fark etti.

Eda ağzı bir karış açık kaldığı an "Bu adam kafayı fena halde seninle bozmuş haberin olsun."

"Saçmalama Eda toplayalım çocukları da bir an önce işini yapsın ve gitsin şu adam. Bir gerginliği daha kaldıracak yüreğim inan ki yok." Diyerek içeriye yöneldiğinde Eda'nın cümleleri genç kızın hareket kabiliyetini yitirmesine sebep oldu.

"Özüm, Alper aradı ve o herif gidene kadar müdür odasından dışarıya adımını atmasın dedi."

Özüm yavaşça arkasındaki kıza dönerek "Ne dedin sen?" dedi ölümcül bakışlarını ona fırlatırken sesi tehlikeyi fısıldıyordu.

"Ya bana ne kızıyorsun kızım o dedi valla ben demedim."

"Demek beyimiz haftalardır benimle konuşma zahmetine bile girmezken şimdi de tutmuş bana ne yapıp ne yapmamam gerektiğinin direktifini veriyor öyle mi? Bu adam kendini ne zannediyor be?" diyerek hırsla bastığı yeri sallar gibi sert adımlar ile az önce Kemal doktorun girdiği sınıfa yöneldi. Eda ise arkasından ellerini havaya doğru açarak "Allah'ım sen bugünü kazasız belasız atlatmamızı sağla ya Rabbim, Amin." Diyerek elleriyle yüzünü sıvazladı ve bahçedeki çocukları sınıfa toparlamak için onlara seslendi. Bugün onlara hayır mı şer mi getirecekti kimse bilmiyordu ama ortada sessiz bir tehlikenin var olduğu aşikardı.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin