85.BÖLÜM

5K 396 7
                                    

Bir Hafta Sonra

Alper, Özüm, Eda, Hande hep birlikte İpek ve Ahmet'in düğünleri için Artvin'e doğru yola çıktılar. Karneleri dağıtır dağıtmaz küçük hazırlıklarla düğün bahanesiyle birkaç günlük kısa bir kaçamak yapacaklardı. Düğünün ardından da Alper Adana'ya Özüm'de İstanbul'a ailelerinin yanına gideceklerdi.

Özüm ve Alper mutlu el ele yolculuk ederken, Eda yeni biri ile tanışma ihtimali ve âşık olma potansiyeli ile çok heyecanlı, Hande ise beş karış astığı suratıyla ellerini göğsünün altında birleştirmiş yolu huzursuzca seyrediyordu. Özüm onun bu haline daha fazla dayanamadı.

"Hande asma artık şu suratını, Hakan seni affedecektir." Dedi arkada oturan genç kıza bakarak ona umut aşılamak istiyordu.

"Aman ben onun için mi asıyorum suratımı? Hem affedilecek bir şey yapmadım ben? Beyimizin kendi taşkınlığı." dedi zeytinyağı kıvamına ulaşıp hemen üste çıkmalıydı. Çünkü bir haftadır zaten yeterince üzerine gelinmişti dayanacak gücü kalmamıştı.

"O zaman seninle aynı arabada gitmek istemediği için bozuldun." dedi içindekileri bir an önce döküp rahatlaması için.

"Ben mi bozuldum? Allah Allah neden bozulacakmışım? Hem onunla gitmeye meraklı falan da değilim. Bir haftadır zaten burnundan kıl aldırmadı yanına bile adam akıllı yaklaştırmadı beni beyzade."

"Hak ettin." Dedi Alper hiç bozuntuya vermeden gayet ciddi bir sesle.

"Ben mi hak ettim? Pardon da enişte bey neden hak etmişim ben tüm bunları?" dedi birden Alper ile Özüm'ün arkalarından öne doğru eğilip aralarına teklifsizce girdi. Bu durumdan hiç memnun olmayan Alper homurdanarak gözünü yoldan ayırmadı.

"Sana ne istediğine karar ver dedim Hande. Hayallerin Hakan'ın kaldırabileceği boyutta değil. En azından hayallerinin içinde ismi Aslan olan o şahsiyetsiz olduğu sürece Hakan'ı aklının ucuna bile getirme. Onun adının anıldığı ortamda ki bu isim senin yanında yamacında olacaksa ve sen buna müsaade edeceksen eğer kusura bakma Hakan'dan anlayış falan bekleme. Günlerdir kalması için zaten zor ikna ettim. Sen bir karar verene kadar yanında olacakmış ama asla sana yakınlaşmayacakmış. Eğer onun vazgeçeceği bir karar alırsan abisi olarak söylüyorum ki bunun geri dönüşü bir ömür olmaz. Hakan da son pişmanlık asla fayda etmez. Aşkından ölüp bitse de dönüp suratına bile bakmaz. Her şeyi iyi düşün sana o kursa gitme diyemem. İstiyorsan git ama gittiğinde ardında seni bekleyecek geri döndüğünde seni güllerle karşılayacak bir adam olmayacak." Dedi. Onun bu sözleri Hande'nin boğazında ateşten bir yumrunun gelip çöreklenmesine sebep oldu. Arkadaşının gözünden bir damlanın akıp gittiğini fark eden Özüm "Alper." Dedi gözlerini irice açarak onun uyarırcasına baktı.

"Kızma bana gözümün nuru ama Hande'nin bunların farkına varması lazım. Hande geçmişte yaralanmış olabilir ama onun geleceğinde olmak isteyen bir adam var. Onun duygularını görmezden gelmesine izin verememem. Hakan benim kardeşim, ne kadar şakacı, vurdumduymaz, neşeli bir adam gibi gözükse de aşk konusunda bir o kadar da sert ve katı düşüncelidir. Sınırını aştığın anda onun için her şey sonsuza kadar biter. Hande bunları bilerek hareket etmeli. Ben ikisinin de hata yapıp üzülmesini istemiyorum." Dedi ona anlayış dolu duygu yüklü bir bakış gönderdi.

Özüm onun ne yapmaya çalıştığını anlasa da arkadaşının bu hali onu mahvediyordu. Bir hafta boyunca Hakan resmen ulaşılamayan kapalı bir kutuya dönüşmüştü. Var ama bir o kadar da yoktu. Hande'nin tüm girişimleri boşa çıkmıştı. Çünkü ne Hande gitme inadından vazgeçiyor ne de Hakan bu konuda ona taviz veriyordu. İki deli bir araya gelince de her an her şey olabilir diye korku içinde geçmişti son günleri. Neyse ki Ahmet ve İpek'in düğünleri hızır gibi imdatlarına yetişmişti.

Hakan kiraladığı araba ile gideceğini söyleyip Hande'nin yüzüne bile bakmadan arabasına binerek basıp gitmişti. Hande ise gözleri titrek ışıltılarla onun ardından umursamaz görünmeye çalışarak baka kalmıştı. Şimdi ise gözlerinden bir türlü silemediği ışıltılarla kendisini sessizce geriye çekerek hüzne buladığı gözlerini çaresizce kapadı. Dışarıdan ne kadar sessiz olsa da içinde fırtınalar kopuyordu. Anlatmak istiyor ama bir türlü bunu başaramıyordu. Konuşursa kendi ile birlikte birçok insanın da hayatını cehenneme çevirebilirdi. Susuyordu. Susmak zorundaydı. "Gitmek zorundayım." Diye haykıramıyordu. "Buna mecburum, gitmek istemiyorum ama başka çarem yok." Diyemiyordu.

Dili sessizliğe gömülmüştü. Sevdiği adama yaşattıkları için vicdan azabı çekerken ruhu paramparça oluyordu. Hayat bazen gerçekten acımasız olabiliyordu. Yeni baştan başlıyorum dediğin anda insanı bir anda tepetaklak edebiliyordu. Bazen insanın yüreği derinlerde sarsılırken, çıkmazlar içinde kayboluyor, üzerine bir karabasan gibi çöken olaylar artık elimizi kolumuzu bağlayabiliyordu. Hande de tam bu nokta da tıkanıp kalmıştı. Yapabildiği tek şeyi yaparak sevdiği adamı kaybetme pahasına onun için boyun eğip susmayı seçmişti. Belki de hayatının en büyük hatasını yapıyordu. Kim bilir?

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin