14.BÖLÜM

9.2K 595 7
                                    

Alper gözü dönmüş bir halde sözde nişan töreninden Özüm'ü kaçırmıştı. Hiç kimse ya da hiçbir şey umurunda değildi. Bugün her şey bir bir çözülecekti. Geçmiş hesaplar ortaya dökülecek ve sırlar açıklanacaktı. Sırf bu yüzden Özüm'ün kaçamayacağı ve nefretini, kızgınlığını özgürce kusacağı yere onu getirdi. Özüm kurtulmanın imkânı olmadığını anladığında bu boş çabadan tamamen vazgeçti. Gücünün yetmeyeceğini bildiği için ters akıntıya kürek çekmek yerine suyun akışına bıraktı. Kendini sessizliğe mahkûm ederken bindikleri teknenin açılmasına öfke ile seyirci kaldı. Ellerini göğsünün altında birleştirip otururken bir süre sonra teknenin açıkta durduğunu anladı. Yavaşça yanına yaklaşan Alper'in heyecanı gözlerinden okunuyordu. Elini uzatıp saçına dokunmaya çalıştığı an da Özüm "Dokunma bana." Diye feryat etti. Bir anda kendisine öfke ile bakan kızın yıllar önceki bakışları geldi aklına. Yıllar önceki ilk terk edilişi, nefesinin kesildiği ilk o an canlandı gözlerinde ve dilinden istemsizce döküldü kelimeler. "Yıllar önce de böyle demiştin bana."

"Ne saçmalıyorsun Alper?" dese de biliyordu hangi zamandan bahsettiğini. Hatırlıyordu söylediği sözleri.

"Beni ilk terk edişinden bahsediyorum Özüm. O zaman bana seni terk ediyorum dediğinde soluğumun kesildiğini hissetmiştim. Şuramın." Dedi ve kalbini gösterdi. "Şuramın atmayı bıraktığını hissettim ben o gün. Söylesene bana insan kalbi atmazsa yaşabilir mi?"

"Senin saçmalıklarınla uğraşacak vaktim yok Alper. Ne konuşacaksan konuş ve bu saçmalık bir an önce bitsin artık. Daha fazla buna tahammül edemeyeceğim. Oturup burada seninle unuttuğum geçmişi konuşmayacağım."

"Konuşacaksın Özüm, konuşacaksın gözümün nuru, çünkü her şey orada gizli... Biz normal bir aşk, sıradan şeyler yaşamadık seninle. O senin geçmiş dediğin geçmeyenimiz, bizi esir bırakan, geçemeyeceğimiz zamanlardı."

"Allah'ın cezası mısın Alper sen bana? Yıllar önce gittin, geri dönmedin, gözlerimin içine bakarak geri döneceğim Özüm'üm dedin sen bana. Bekle beni dedin. Ama sen geriye dönmedin. Beni bu aşkın içine bulayıp çekip gittin. Normal bir gidişin ömrüme vurulmuş bir pranga olduğunu bilemedim ben. Aylarca, yıllarca seni bekledim. Hiç umudum yok diye ne kadar kandırsam da kendimi umutsuzca hep seni bekledim ben. Şimdi her şeyi yoluna soktuğum an da ümitlerimi yerin yedi kat dibine geçirdiğim an da karşıma çıkıp hangi yüzle geçmişten bahsediyorsun. O zamanlar, ilk terk edişimde keşke sana geri dönmeseydim. Keşke o gün oraya gitmeseydim. Keşke arkama bakmadan kaçsaydım. Sana tutulmak yerine ardımda seni bırakarak çekip gitseydim."

" Yapamazdın, yapamadın da Özüm. O zaman da günlerce uzak durmaya çalıştın ama başaramadın."

"Keşke o zaman başarabilseydim Alper, keşke..." dedi isyan eder gibi çıkmıştı sesi.

"Duramazsın Özüm, bundan sonra benden gidebileceğin en uzak mesafe nefesimin sana değebildiği yer olabilir. Daha ötesi, daha fazlası, daha uzağı asla değil. O zaman da izin vermedim. Şimdi de buradayım asla izin vermeyeceğim."

"Yo, hayır, o zaman da gittin, yine gideceksin. O zaman kendi isteğinle gittiğin yolları şimdi de benim isteğimle kat edeceksin."

"Bu imkânsız Özüm."

"İmkânsız olan ne Alper? Anlamıyor musun? Ben bugün nişanlandım adam, nişanlandım." Dedi elini havaya kaldırıp parmağındaki yüzüğü gösterirken "Çık git hayatımdan, benim hiçbir anımda senin yer edebileceğin bir alan yok artık."

Duydukları karşısında öfkesi zirvelere tırmanmaya başlayan adam sakin kalmaya çalışıyordu. Sinirden seğiren çenesi ve sıkmaktan canının acısını hissetmediği dişlerinin çıkardığı sesler ortamda ki gerilimi arttırıyordu. Yüreğine hükmü olmayan değersiz yüzüğe bakarken alaycı konuşmasını ses tonuna yansıtıp sinir bozucu bir şekilde konuşmaya başladı. "O yüzden mi boynun da benim kolyem hala takılı. O yüzden mi o kolyenin ucuna sana yıllar önce taktığım yüzük hala orada. "dediği anda karşısındaki kız korkudan irkilerek duydukları ile şaşkına döndü. Bu adam bunu nasıl fark etmiş olabilirdi?

Eli boynundaki kolyenin zincirine gittiğinde adam acımasızca konuşmasını sürdürdü. "Zincirini uzatabilirsin, herkesten her şeyden saklayabilirsin ama benden gizleyemezsin Özüm. Yıllar önce verdiğim emanetimi göğsünde taşıyacak kadar yüreğin büyükken şu an parmağındaki yüzüğün benim için hiçbir anlamı yok. Gönül bağımı sözlerinle incitemezsin. Göğsünün üzerinde taşıdığın geçmişimizi bugün sözde nişan töreninde bile hala çıkaramadıysan emin ol bir ömür daha çıkaramayacaksın. Bizim yüreklerimizin birbirine gönüllü yazıldıklarını göremeyecek kadar kör olamazsın. Hatırla Özüm." Dedi bir adımda yanına yaklaştı. Göğsüne sakladığı kolyenin zincirini boynundan yavaşça eli tenine değmeden çekerken Özüm'ün de sanki ruhu çekiliyordu. Kolyenin ucu gözüktüğünde Alper yanılmadığına bir kere daha şükretti. Kolyenin ucundaki yüzüğe dokunup o yılları hatırladı. Şimdi gözlerine ışıl ışıl bakan bu güzel kıza da o günü hatırlatmak için delicesine çıldırıyordu. "Hatırla Özüm beni terk ettiğin o günden sonra yaşadığımız günleri hatırla. Bana geri dönüşünü, bana evet deyişini hatırla, bunlar yalan değildi. Bunlar hayal değildi. Bunlar gerçeğin ta kendisiydi." Dedi.

Özüm gözlerini kapattı ve göz pınarlarından yanaklarına iki damla yaş süzüldü. Özüm'e hatırla diyordu. Özüm o günleri hiç unutmamıştı ki hatırlasın. Ondan hiç vazgeçememişti ki bir an olsun. Yıllar geçmesine rağmen canı yanarak Alper'in taktığı yüzüğü parmağından çıkarmış ama atmaya kıyamamıştı. Yüzüğün parmağındaki yokluğu ölüm gibi gelmişti, ihanet saymıştı yüreği, sırf bu yüzden ona hediye ettiği kolyenin ucuna zinciri uzatarak takmıştı. Hem hiç kimse görmüyor, sorgulamıyor hem de yüreğinde kimsenin bilmediği mabedinde özgürce yaşıyordu Alper'in hatırası. Göğsünün üstündeki yüzüğün varlığı onu güvende hissettiriyor, ona nefes aldırıyordu.

Özüm gözleri kapalı onu ilk terk edişinin ardından yaşadığı acı dolu günlere gitti. İlk acısıydı o gün ama bilemedi, o gün son acısı olmayacaktı ve gelecek ona Alper'in adının geçtiği her an bol gözyaşı getirecekti. Bilemedi Özüm, Alper'in gidişleri ve dönüşleri canlandı gözlerinde... Geçmiş şimdi adım adım onu çağırıyordu zihninde.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin