27.BÖLÜM

7.2K 524 21
                                    

*** Çok değerli, kıymetli okuyucularım; siz okudukça ben mutlu oluyor, siz beğendikçe ve yorum yaptıkça yazma azmim kat kat artıyor, beğenmeseniz de eleştiriniz bile beni kendimi geliştirmem açısından ve olumlu dönüt yönünden mutlu ediyor. Yorumlarınız bana inanılmaz katkı sağlıyor. Bunun bilinciyle keyifle okumanız dileğiyle yirmi yedinci bölüm sizlerle...

"Sen nasıl bir insansın Leyla? Nasıl bu kadar kötü olabilirsin? Yarattığın felaketin farkında değil misin?" Dedi Alper isyan eder gibi haykırırken.

"Bunu sen istedin Alper. Benim hayatımı alt üst ederken sen hiç beni düşündün mü? Şimdi ben seni neden düşüneyim ki?"

"Ne saçmalıyorsun sen Leyla? Ben senin hayatına ne yaptım?"

"Şimdi de salağa mı yatmaya başladın? Senin yüzünden mahvoldum ben, hayatım elimden çekilip alındı ve bu cehenneme geri dönmek zorunda kaldım. Bunun tek sorumlusu sensin. Bu yaptıklarının bir bedeli olmayacak mı sanıyordun? Benimle evleneceksin ve acımasızca elimden söküp aldığın hayatımı kendi hayatınla ödeyeceksin. Ben mutlu olmadıysam buna sebep olan sen de mutlu olamayacaksın."

"Sen hastasın." Dedi gözleri kocaman açılarak. "Seninle evlenmeyeceğim duydun mu beni? Buna hiçbir güç beni ikna edemez." Dediği sırada hiddetli sesi etrafta yankılanırken Leyla bir adım dahi geri atmayan, aksine ona meydan okuyan bakışları ile Alper'in iyice çileden çıkmasına sebep oluyordu.

"Emin misin?" derken ellerini göğsünün altında birleştirip başını yana doğru eğdi. "İçeride ölümden dönmüş hasta yatağındaki dedenin itibarını da mı düşünmüyorsun?"

"Ben Özüm'ü seviyorum ve bunu en iyi sen biliyorsun. Asla ondan vazgeçmem." Dedi hiçbir tehdidi duymazdan gelerek.

"Senin bir lafın vardı. Dur bakayım neydi o? Heh hatırladım asla asla deme."

"Yeter kes sesini artık. Buraya bir daha adım attığını görürsem senin için hiç iyi olmaz Leyla, duydun mu beni hiç iyi olmaz? Seni bir daha bu hastanenin 100 metre yakınında dahi görürsem inan ki bugünü mumla aratırım sana." işaret parmağını tehditkâr bir biçimde ona doğru sallarken ağzından çıkan her bir sözün altının boş olmadığını gözleriyle anlatıyordu. "Şimdi defol git buradan." Diyerek sırtını ona doğru döndüğü an arkasından konuşan Leyla'nın ağzından dökülüp gidenler... Ah o sözler Alper'in bardağından taşıp giden son damlasıydı artık.

"O çok umursadığın, gözünden bile sakındığın Özüm hanımın İstanbul'da ne haltlar karıştırdığından haberin var mı acaba?"

Alper duydukları ile ilk önce yumruklarını sıktı sonra kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Dinlemeyecekti, onu bir dakika daha dinlemeyecekti. Karşısındaki kişi onun zaaflarını bilen, yalan dolanı söylemekte büyük usta olan, oyunu her zaman kuralına göre oynayan biriydi. Bu tuzağa düşmeyecekti. Onu dinlemeden uzaklaşmaya çalıştığı an Leyla'nın "Ne o? Yoksa duyacaklarından mı korkuyorsun?" diyen alaylı konuşması artık Alper'in dizginlerini koparmasına sebep olacak son sözlerdi.

Arkasına dönerek hızlıca Leyla'nın dibine kadar geldi. Elleri onun boğazına gittiğinde artık gözleri karanlığın en zifiri tonuna soyunmuştu. "Onun adını ağzına alma sakın, yoksa zehir saçan dilini boynuna dolarım Leyla. Bunu gözümü kırpmadan yaparım." Derken Leyla Alper'in boğazına dolanan ellerinden kurtulmak için çırpınıyor, nefes almak için büyük çaba sarf ediyordu.

"Korkuyorsun değil mi? Onun ile ilgili kötü bir şey duymaktan ölesiye korkuyorsun. Kurduğun tozpembe dünyanın acı gerçekler ile başına yıkılmasından mı korkuyorsun? Tüm öfken bana değil söyleyeceklerimin gerçek olma ihtimali değil mi? Evcilik oyununu mu bozdum beyimizin?"

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin