Özüm karşısında kendine çarpık gülümseyen ve ukala tavırlar ile duran adama daha fazla dayanamadı ve iki eliyle göğsüne sertçe vurarak onun geriye doğru sendelemesini sağladı.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun be adam? Sen kim oluyorsun da beni buraya gelmeye mecbur bırakıyorsun? Gecenin bir yarısında ne hakla kapıma dayanmaya cesaret edersin?" Her bir cümlesinde bir kez daha geriye doğru ittirdi tüm gücüyle. Alper ondan böyle bir tepki beklemese de genç kızın bu halleri onu daha da keyiflendirdi. Son cümlesinin ardından göğsüne değen ellerini iki eliyle sıkıca tutup onu sakinleştirmek adına gözlerinin içine baktı. "Özüm." Dedi tüm yüreğine ortaya koyarcasına "Bana bak ve sakinleş." Özüm onun sakin konuşması ile bir anda afallasa da gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırdı. Alper Özüm'ün göz hizasına indirdi başını ve şimdi bakışlarıyla onu etkisi altına aldığını biliyordu.
Özüm "Sen..." dedi ve devamını getiremedi. Kollarını esir alan parmakların dokunuşu teninin alev almasını sağlarken gözleri istemsizce dolmaya başladı. Yanıyordu teni, acımasıca uyuşturuyordu bu adam onun tüm hücrelerini. Ah be adam ne yapıyordun ona böyle?
"Ben." Dedi Alper en yakıcı bakışını kızın gözlerine hapsederken içinde kaynayan volkanın habercisi gibiydi sesi. "Ben geldim Özüm, sana geldim. Takılı kaldığım kıza geldim. Gözlerinden gidemediğim, ruhuna esir kaldığım, gülüşünde yok olduğum kıza geldim. Nefesimi yanında bulduğum, kalbimin attığı yere geldim." Dedi nefes nefese konuştu.
Özüm duyduklarıyla şaşkın. Özüm idrak ettikleriyle afalladı. Özüm ne diyeceğini bilemez bir halde orada öylece kala kaldı. Onun bu halini kendine fırsat gören Alper yanaklarını avuçları içine alıp soluğunu yüzüne yaklaştırdı. "Biliyorum korkuyorsun, dengesiz davranışlarım aklında bin bir soru işareti oluşturdu. Şu an ne desem kar etmeyecek ama bilmeni istediğim tek bir şey var. Gidemiyorum Özüm. Ne kadar denesem de başaramadım. Ben senden gidemiyorum. Senin bir adım ötene, uzağına adım dahi atamıyorum. Ah be güzelim nefes aldığın yer memleketim oldu. Gözlerinin baktığı yer meskenim, kalbinin attığı beden evim oldu. Ben senden bir tülü gidemiyorum. Git desen de bu saatten sonra yüreğime kar etmez. Ben gözlerinde gördüğüm ışıltıya sıkı sıkıya tutundum kaldım. Ne benim arkama bakmadan çekip gitmeye, ne de senin o dalı ellerimin arasından söküp atmaya gücün yeter. Anlamıyor musun Özüm, sen tam şurada." Derken bir eliyle kalbine yumruk yaptığı eliyle vururken "Tam şuraya gözlerin ile çizdin kaderimizi, sen orada atan kalbin özü oldun be güzelim."
"Alper ben." Sözleri dilinde düğüm oldu, cümleleri boğazından ileriye bir adım daha gidip esaretini üzerinden kaldıramadı. Dilinden dökülmeyen kelimelerin arasında bedenine sarılan kollar ile neye uğradığını şaşırdı. "Özüm, ne olur şimdi olumsuz bir şey söyleme. İnan ki duymaya gücüm yok." Dedi saçlarını derince içine solurken genzine dolan çiçek kokuları Alper'i aşk sarhoşu yapmaya yetmişti. "Ben böyle bir adam değilim Özüm. Gecenin bir yarısı bir kızın kapısına dayanacak, onu gecenin karanlığında sokaklara çıkmaya mecbur bırakacak bir adam değilim. Gör beni ne hale getirdin. Bana neler yaptırıyorsun böyle Özüm? Ben aylarca sadece izlemek ile yetindiğim kızın yanına yaklaşmaya korkacak bir adam değildim. Onu yakmaktan korktuğum için günlerce hissettiklerimle mücadele edecek bir adam değildim. Dayanamıyorum Özüm. Bu hissettiklerimle baş etmenin bir yolunu bilmiyorum. Ben hiç böyle olmadım. Ben hiç böylesine delicesine sevmedim. Delirmişsin dedin bana, haklısın delirdim Özüm. Bana doğru tek bir bakışının beni ne hale getirdiğini bir bilsen. Tek bir bakışın kalbim de yarattığı yakıcı, sarsıcı hisleri bir bilebilsen. İşte o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarsın. Ah Özüm Ah! Beni ne hale getirdiğini bir bilsen." Dedi gözleri kapalı sevdiği kızın kokusunu acemice içine çekerken kollarından bir an olsun çekip gitmesine izin vermek istemiyordu. "Yalvarırım bir şans ver bize, bir şans ver ki sana gerçek Alper'i göstereyim."
Özüm, kendisine sarılan kolların sıcaklığını tüm hücrelerinde hissederken gözleri istemsizce kapanmıştı. Huzur. Şimdi Özüm'ün iliklerine kadar tadına baktığı yegâne şeydi. Özüm gözleri kapalı Alper'i dinledi. Bir rüya âleminde kulağına fısıltı halinde gelen sözler onun şimdiye kadar duyduğu en güzel şarkının melodisinden bile eşsizdi. Sözler bir bir kulağından girerken yüreği ateşler içinde yanıyordu. Bu kadar güzel konuşan, dokunuşlarında huzuru, bakışlarında aşkı hissettiren adam yalan söyleyebilir miydi? Bu kadar iyi rol yapma kabiliyetine sahip olabilir miydi bir insan? Aşk üzerine böylesine bir oyun, böylesine bir yalan söylenebilir miydi? Yoksa bu adamın her bir cümlesi, her bir kelimesi gerçek, hatta gerçeğin de ötesinde kaderi miydi? Karşısındaki adam korkuyordu hissettiklerinden ve tüm korkularına rağmen hissettiklerinin gücüyle ondan bir şans istiyordu. Biz olmak adına ondan bir şans istiyor, olumsuz hiçbir kelime duymamak adına delicesine mücadele ediyordu. Peki ya Özüm, o ne haldeydi? Özüm olduğu yerden, duyduğu sesten, bedenini esir alan kolların sıcaklığından o kadar memnundu ki oradan bir adım öteye gitmek, evinden uzaklaşmış hissi yaratacaktı tüm yüreğinde. Özüm artık biliyordu ve delicesine ona inanıyordu. Kim ne derse desin aşk adına hissettiklerini görmezden gelmeyecek ve Alper'e de kendisine de o şansı verecekti.
"Alper." Dedi sesi utangaç bir havaya bürünürken korku dolu gözler ile onu kendinden bir adım uzaklaştıran Alper elleri ile Özüm'ün yüzünü tekrar avuçları içine aldı. Özüm'ün dolu dolu olmuş gözleri gecenin karanlığında parlarken Alper'in yüreği olumsuz tek bir kelime de yerle bir olacak gibiydi. Bin bir umut vaat eden bakışlarıyla ona bakarken Özüm'ün ağzından "Tamam." Diyen tek bir kelime çıktı. Alper bir an hareketsiz kalıp Özüm'ün ağzından çıkan onayın en güzel kelimesini idrak ettiğini anladığı an yüreğinin ağzında atmaya başladığını hissetti. Elleri titrerken bir anda Özüm'ü kendine doğru çekti ve alnına minicik ama tutku dolu bir buse kondurdu. İkisinin de gözleri kapalı bir halde birbirlerinin kokularına delicesine içlerine hapsederken yıldızların şahitliğinde bir kabul gecesi yaşanıyordu. Alper delicesine istediği şansı Özüm'den almışken, Özüm hissettiklerine karşı duracak gücü kendinde bulamadığı için yüreğindeki çarpıntıya boyun eğmişti. Ne öncesi ne sonrası onlar için sadece şu an önemliydi. En güzel anlarını yaşarken kavuşmaları Özüm'ün alnında Alper'in dudakları ile mühürlenmişti. Alper'in dudakları Özüm'ün alnından uzaklaşırken "Bu öpücüğün anlamını bil Özüm. Senin adın benim dilimden döküldüğü her an ben senin kalbine akıp geleceğim. Ben senin yüreğinin sahibi olurken sen benim kalbimin özü olacaksın. Senin adın yüreğimde iki cihanda da yankılanacak. Oraya senden başka hiç kimse adım atamayacak. Alnına dudaklarımın mührünü ilelebet bırakıyorum. Bu iz senin kaderinin benim kader çizgimle birleştiği yerdir. Bu dokunuşu, sevdamın mührünü ne olursa olsun, aramızda ne yaşanırsa yaşansın aklından hiç çıkarma." Dedi. "Şimdi daha fazla üşümeden seni evine götürmem gerekiyor güzelim." Dedi ve Özüm'ün konuşmasına fırsat vermeden elinden tutarak etrafı da kontrol ederek onu evine doğru yönlendirdi. Zira onu zor duruma düşürmek Alper şu hayatta isteyeceği en son şey bile olamazdı. Özüm ise onun avucu arasında kaybolup giden eliyle onun korumacı tavırları eşliğinde eve doğru ilerlerken gözleri sürekli birbirini buluyor ve kavuşmalarını kutlayan ışıltılar ile etrafa gülücükler saçıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....