Hande'nin uzaklaşması ile nefes alması gerektiğini hatırladı Özüm. Gözleri karşı ki duvarda yanında birkaç kişi ile konuşan Alper'deydi. Yavaş adımlar ile ona doğru giderken ne konuşacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Dün gece gelmiş aklını başından alıp götürürken bir anda ortadan yok olmuştu. Ne ara gelip ne ara gitmiş ne ara Özüm'ü bu hale getirmişti. Anlayamamıştı Özüm ama soru soramasa da cevap istiyordu. Gelişini beklemediği gibi şimdi de karşısında soru sormadan cevap istiyordu. Alper'in dili başkası ile konuşsa da gözleri Özüm'deydi. Onun adım adım kendine doğru gelmesi kaşlarını çatmasına sebep oldu. Şu an Özüm ona gelmemeliydi. Bu şekilde burada olmamalıydı. Daha zamanı vardı.
Özüm Alper'in tam yanına geldiği anda "Merhaba." Dedi varlığını hissettirmek adına, sanki gerekirmiş gibi. Alper küçük bir baş selam verip gözlerini ondan acımasızca çekerken dikkatini yanındaki arkadaşlarına verdi. Onun bu hareketi afallatmıştı Özüm'ü, az önce hissettiklerinin ardından şimdi yok sayılmak canını yakmıştı. Sessiz bir şarkı gibiydi çığlıklarım.Benim sonsuz zamanda soluksuz dile getirdiğim.Senin bin bir inatla beni dinlemediğin.Buna dayanamayan Özüm "Alper." Dedi öfkesini sesiyle belli edercesine. Alper aheste bir şekilde başını çevirdiğinde hırçın denizlerde kaybolur gibiydi karşısındaki kızın kara gözlerinde. Onun yüz ifadesinden anladıkları ile yanındakilere bir baş işareti yapıp onları yanından uzaklaştırdı. Herkesin yeterince uzaklaştığından emin olduğunda Alper "Önemli bir şey mi oldu küçük kız?" dedi ellerini ceplerine yerleştirip ona alaycı bir şekilde bakarken. Alper'in bu tavrı Özüm'ün daha da canını sıkmaya yetmişti. Ne demek önemli bir şey mi oldu? Bu tavır da neyin nesiydi böyle? Diye iç geçirdi Özüm.
"Pardon da senin herhangi bir denge sorunun mu var? Erken bunama ya da hatırlama konusunda güçlük çekiyor olabilir misin? Ya da bir ikizin olma ihtimali nedir?" dedi karşısındaki adamın dün gece ki adam olduğunu tasdik etmek istercesine.
"Ne demek istediğini anlamıyorum? Ve inan söyleyeceklerin benim nazarımda önemli değilse zamanımı boşa harcama." Dedi sesi sertleşerek.
"Sen cidden iyi değilsin. Dün akşam..." dediği anda sözü aynı sertlikte kesilip atıldı.
"Dün akşam hiçbir şey olmadı Özüm. Notlarını mahvettim ve bir hata yaptım. Hatamı telafi etmek adına bir şeyler yapmam gerekiyordu ben de yaptım. Bunun üzerine herhangi bir anlam yükleme, bu sen ya da başkası fark etmez herkes için aynı şeyi yapardım. Çünkü insanların benim yüzümden gözyaşı dökmesine tahammülüm yok." Dedi.
"Benim hiçbir şeye anlam yüklediğim falan yok. Sen kendini ne sanıyorsun? Evime iki not kağıdı getirdin diye senden etkilendiğimi falan mı?" derken elindeki notları havada sallamaya başladı. "Saçma. "dedi ve az ötede bulunan çöp kovasına giderek elinde tuttuğu kâğıtları bir çırpıda içine attı. Aceleci ve hırslı adımlarla Alper'in dibine geldi. İşaret parmağını havada sallarken bir eli de belindeydi. "Bir daha sakın benim karşıma çıkma, eften püften numaralarla beni kandıramazsın. Seni bir daha evimin yüz metre yakınında dahi görmeyeceğim. Anladın mı beni?" Derken sesi çıkabildiği kadar tehlikeli çıkmıştı. Alper onun bu halinden keyif alır gibi gülerken ağzında dökülen tek cümle "Bitti mi küçük kız?" oldu. "Ne?" diye şaşıran Özüm düştüğü durumu fark ederek "Bitti." Dedi "Son bir şey daha bana sakın bir daha küçük kız deme." Dedi ve ondan uzaklaşmak adına tam arkasını döndü. Ardında bıraktığını düşündüğü adama seslenen bir kızın varlığı onun bir adım dahi atmasını engelledi. "Alper." Diyen cilveli ses onun kanını dahi dondurmaya yetmişti. Ne gidebiliyor ne de kalacak kadar kendini güçlü hissediyordu.
"Leyla sen niye okula tek başına geldin? Seni yurttan ben almaya gelecektim." Dedi kızgınca.
"Ya durmak istemedim yurtta, senin de dersin olduğunu bildiğim için kendim geldim."
"Leyla geçen sefer olanları biliyorsun, bir daha aynı duruma düşmeni istemiyorum. Bu yüzden sözümden bir daha dışarıya çıkma." Dedi.
"Tamam Alper söz bir daha sözünden dışarıya çıkmayacağım. Geçen sefer benim yüzümden kavga etmen beni yeterince üzdü zaten. Sana bir şey olmasına dayanamam." Dedi Alper'in koluna girerek onu kantine doğru sürükledi. Özüm duyduğu ses ile bir adım dahi atamazken onun umursamazca yanından kolunda bir kızla geçip gitmesi canını çok fena yakmıştı. Soluğunu kesmişti. Ömrü hayatında böyle bir acı hissetmemişti. Daha dün tanıdığı bir adamın yanındaki kızdan ona neydi ki? Hem dünkü kavgada kız arkadaşı için çıkmıştı demek. Belli ki kız arkadaşını kıskanması yüzünden olay çıkmış ve bin bir emek tuttuğu notlar bir sevgili kıskançlığına kurban gitmişti. Gitmişti gitmesine de bu neden onun canını bu kadar yakıyordu? Özüm onların arkasından bakmayı kestiğinde o da onların gittiği yere yani Hande'nin yanına doğru yol almıştı. Sinirini bir nebze olsun üzerinden atmaya çalışırken arkadaşının kahvaltı olayını fazlasıyla abarttığını yemeklerle dolup taşan masadan fark etti.
"Hande alt tarafı kahvaltı yapacağız? Bu ne kızım böyle?" dedi küçük dilini yutarcasına söylenmişti.
"Açım ben açım. Sabahın köründe getirdin beni buraya zihnimin açılması için önce midemin açılması gerekiyor. Malum akıllı kadının zihni kalbinden pardon ya midesinden geçer." Dedi muzırca.
"Şuncacıkta kızsın nerene yiyorsun o kadar yemeği anlamıyorum ki?" dedi kendini boş bir çuval gibi sandalyeye bıraktığı anda gözleri yine şu an öfkesinin asıl sebebi olan canının yanmasına sebep olan adama takılı kaldı. Bu adam tam karşı masada otururken yanındaki Leyla denen kız varken ona oradan içine işler gibi neden bakıyordu. Kaşlarını çatan Özüm bu bakışlara kendini maruz bırakmamak adına söylenerek arkadaşına döndü.
"Bu adam benim ayarlarımla oynuyor." Dedi dudaklarından arasından kızgınlıkla geveleyerek. Hem anlama yükleme diyor, hem de utanmadan yanında kız arkadaşı varken ona bakıyordu.
"Kim?" dediği anda karşı tarafta oturan guruba döndü. Orada Alper'i ve arkadaşlarını gördüğünde bir anda Özüm'e heyecanla döndü. "Eee anlatmadın, ne konuştunuz?" dedi.
"Ne konuşacağım ben o dengesizle? Karşıma bir daha çıkma dedim." Dedi ne kadar istemese de gözleri kendisini esir alan adamdan bakışlarını esirgeyemiyordu. Ona sert sert bakarken yanındaki kızın varlığı içindeki bugüne kadar tanışmadığı bir duyguyu ona tattırıyordu. Bunun adı neydi bilmiyordu? Bildiği tek şey fena halde yakıcı olduğuydu. Ve bu durumdan hiç de hoşnut değildi. Ne o bakışlardan, ne de hissettiklerinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....