Özüm, Hande'yi odaya kilitlemekten başka çaresi olmadığını susmak bilmeyen çenesinden anlamıştı. İçinde bulunduğu durum zaten çok zorken bir de arkadaşını bu durum içine sürüklemek istemiyordu. Bu ilişkiye nasıl tek başına başladıysa tek başına da bitirecekti. Bu konuşmayı da yalnız yapmanın doğru olduğuna yürekten inanıyordu. Ayrılığa hiç kimsenin şahit olmasını istemiyordu. Derin bir nefes alıp verdi ve Cem'in kapısında onun ziline titrek eller ile dokundu. Bu dokunuş içinde tarifi imkânsız bir sıkıntının çöreklenip oturmasına sebep oldu. Özüm bunu arkadaşını odaya kilitlemesine bağlayarak çok düşünmemeye karar verdi. Burada tüm işini bitirip vicdan yükünden sonsuza kadar kurtulacak ve artık Cem'i de kendisini de sonsuza kadar özgür bırakacaktı. O böyle düşüneler içinde kıvranırken kapının açılma sesiyle yüzüne zoraki bir tebessüm yerleştirdi. Cem, günlerdir deli gibi özlediği kızı kendi ayakları ile geldiği evinin kapısında canlı olarak görmesiyle içi içine sığmamıştı. Hala inanamıyordu. Yıllardır kurduğu tüm hayaller bir bir gerçekleşirken şimdi mutluluğun görsel şölenini yüzünde gizleme gereği duymadan sergiliyordu.
"Özüm." Dedi kapının diğer tarafında tedirgin bedeni görmezden gelerek onu kollarının arasına şefkatli bir şekilde çekerken genç kızın bu durumdan hiç de memnun olmadığı aşikârdı. "Geldin sonuda." Dedi kokusunu özlediği kadının onun tenine özel buram buram etkileyici kokuyu içine çekerken başına minik bir buse kondurdu. "Hoş geldin." Dedi gözleri kapalı bu büyüleyici anın bir an bile bozulmamasını istemiyordu.
Özüm'ün tef gibi gerilen vücudu ve ihanetin zehirli okları acımasızca saplanırken yüreğine, alamadığı nefesi ile esareti altına girdiği kollardan kurtulmak adına bulunduğu yerde huzursuzca kıpırdandı.
"Şey, böyle biri görecek ayıp olacak içeriye girelim mi?" dedi durumdan rahatsız olduğunu belli etmek istemişti. Bunu hisseden adam onu yavaşça kollarından uzaklaştırırken yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirdi. Eli sevdiği kızın eline giderken Özüm bir an önce buradan kurtulmak istiyordu. İçeriye attığı ilk adım ile buraya gelmenin yanlış bir karar olduğunu hissetmeye başlamıştı. Keşke dedi içinden keşke Hande'yi dinleseydim de yalnız gelmeseydim dedi geç olduğunu bilerek içine büyük bir pişmanlık peyda olmuştu.
Özüm, yavaşça Cem'in elleri arasında salona doğru çekilirken kapanan dış kapının sesi yüreğinde karanlık bir korku oluşturmuştu. Bir şeyler tersti bunu hissedebiliyordu ama bunu hissetmesi için somut bir şey de yoktu ortada. Hüsnü kuruntu yapıyorum, diyerek aklındakileri bir bir silmeye çalışıyor bir yandan da genç adamın evine göz gezdiriyordu. Daha önce ailesinin yaşadığı eve gitse de onun kendi yaşadığı eve hiç adımın atmamıştı. Cem her gel hadi dediğinde Özüm'ün gitmemek için mutlaka bir bahanesi vardı. Ama bu defa kendi isteği ile geldiği bu evde artık bir sona geldiklerini ona tatlı dille güzel bir şekilde anlatacaktı. Umut ediyordu ki Cem'in anlayışı bu defa da baş gösterecek ve genç kız daha fazla bekleme gereği duymadan buradan çıkıp gidecekti. En azından onun düşündüğü bu şekildeydi.
"Hadi otur sana kahvaltı hazırladım." Dediğinde kendisine hazırlanmış olan enfes kokular yükselen kahvaltıyla göz göze geldi. Of diye haykıran yüreğine konuş ve bitsin bu çile diye karşılık verdi mantığı. Özüm şaşkın bir halde masaya bakarken elini yavaşça Cem'in elinden çekip aldı.
"Cem şey aslında ben buraya kahvaltı yapmaya gelmedim. Seninle önemli bir konu hakkında konuşmaya geldim." Dedi. Cem kızdaki tuhaflığı geldiği andan bu yana hissetse de bunu görmezden gelmeyi tercih etmişti. Ellerini saçlarının arasından geçirip sıkıntılı bir şekilde nefes verdi, ansızın düşen yüzü ve bozulan moraline genç kız anlık şaşırsa dişlerini yavaşça sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....