39.BÖLÜM

7.2K 500 8
                                    

Öfke... Ne kadar da insanı çıkmaza sürükleyen bir duyguydu. İnsanı kendi eli ile istemediği durumların içine nasıl da bir çırpıda atıyordu. Özüm şu anda yanında Cem ile birlikte Şile yoluna çıktıysa eğer; bunun tek sebebi Alper'e duyduğu öfkeydi. Cem ile gitmek istemediği halde kızgınlığının kurbanı olup Alper'e meydan okurcasına gözlerinin içine bakarak Cem ile tatile gideceğini söylemişti. Gerçi bu tatil değil de bir süreliğine herkesten ve her şeyden kaçma çabasıydı. Ne kadar istemese de bunun bir şekilde kendisine iyi geleceğine inanıyordu. Yanı başında araba kullanan adama yandan bir bakış attığında Cem'in de ona dönerek şefkatli bir şekilde tebessüm etmesi içinin acımasına ve yüzünde buruk bir gülümsemenin oluşmasına sebep olmuştu. Başını cama yaslayıp gözlerini kapadı. Uykusuz geçen bir gecenin ardından gözlerini yorgunluğa teslim etmek için hiç de zorlanmadı. Her şeyi geride bırakmak, unutmak ister gibiydi ruh hali...

***

Kolunda hissettiği nazik dokunuş ile gözlerini huzursuzca açtı. "Hayatım, hadi kalk geldik." Diyen kişi Cem'den başkası değildi. Özüm elleri ile yüzünü ovuşturdu ve kendisine bir an olsun gelmek için derin bir soluk alıp verdi.

"Ne çabuk geldik." Diyerek elerini yüzünden çekti. Gözlerini birkaç kere kırpıştırıp etrafına baktı. Araba lüks bir villanın önünde durmuştu. Cem Şile'ye gideceklerini söylediğinde Özüm bir pansiyon ya da otelde kalacaklarını düşünmüştü. Ama şimdi gördüğü manzara tahminlerinin de ötesindeydi. Büyük bir bahçe içinde yer alan devasa büyüklükteki villa gözleri kamaştırırken Özüm koskocaman açtığı gözleri ile nereye geldiklerini hala idrak etmeye çalışıyordu. Bu karşısında heybetli duran lüks villa onun gözünü korkutup tedirgin olmasına sebep oldu. Demir bilye yutuyor gibi yutkunduğu sırada kulaklarında alarm sirenleri çoktan çalmaya başlamış ve yüreği adeta korkudan yerinden çıkacak gibi çırpınıyordu.

"İnmiyor musun?" diyen Cem'in sesi Özüm'ün kulaklarıı çınlatırken, Cem gözleri kısılmış halde Özüm'ün tepkisini ölçercesine ona bakıyordu. Özüm başını arabanın kapısında dikilen Cem'e çevirdiğinde tedirgin olduğunu belli etmemek için "Şey, ben otelde kalırız sanıyordum. Burası..." diyerek villayı işaret ettiği sırada Cem onun sözünü bir anda kesti ve devam etti. "Burası bana dedemden miras kaldı Özüm. Daha önce buraya aile dışından hiç kimse gelmedi. Bu ev dedemin ve eşinin aşk yuvasıydı diyebilirim." Dediği sırada göz kırpmış ve bu hareketiyle Özüm'ün yanaklarının ateş gibi yanmasına sebep olurken bakışlarını ise kaçırmasını sağlamıştı. "Aşk yuvası mı?" diye fısıltı halinde dilinden dökülenler aslında onun iç sayıklamasının istemsizce dışa vurmasıydı. Ondaki değişen ruh halini fark eden Cem, hala arabanın içinde oturan Özüm'ün dizleri üzerinde tuttuğu ellerinden tutup onu dışarıya yavaşça çıkardı.

"Evet, aşk yuvasıydı. Ama artık bizim aşk yuvamız olacak. Herkesten ve her şeyden kaçmak istediğimiz her an soluğu burada alacağız. Kim bilir belki yuvamızın ilk meyvelerini de burası sayesinde alırız ne dersin?" dediğinde elleri Özüm'ün beline sarılmış ve kulağına eğilerek nefesinin sıcaklığını hissetmesini sağlarken fısıltı halinde söyledikleri onun gözlerinin korkudan fal taşı gibi açılmasına neden olmuştu. Özüm, onun kolları arasından kaçarcasına çıkarak kapıya yöneldiğinde " Şey, hadi içeriye geçelim burasını çok merak ettim." Derken bir yandan da hem kendine hem de kendisini bu duruma düşüren Alper'e içten içe kızıyordu. Cem onun bu hareketi ve kolları arasından ani çıkışının ardından huzursuz olsa da bir yandan aklına düşen düşünceler ve zihninde canlanan görüntüler ile birlikte keyiflendiği için az önceki anı unutmak adına yavaş adımlar ile Özüm'ün girmek için beklediği kapıya yöneldi. Özüm yerinde duramıyor, kendisini güvende hissetmiyordu. Cem ise geçirecekleri güzel saatlerin hesabını yaparken büyük bir keyif alarak gülümsüyordu.

***

Saatlerdir odanın içinde kıvranan Özüm artık dışarıya çıkmasının vaktinin geldiğini bilse de cesaret edip de bir türlü akşam yemeği için kendisini kilitlediği odadan dışarıya adımını dahi atamıyordu. Deli danalar gibi bir ileri bir geri gidip gelirken kendisine saydırmadığı laf kalmamıştı. O kadar karışık bir ruh hali ile ne demeye Cem ile böyle bir tatile gitme kararı almıştı ki, bunu bir tülü anlamıyordu. Aldığı kararın ne kadar da saçma sapan olduğunu yeni yeni kavrıyordu.

Gelir gelmez kendisini iyi hissetmediğini ve biraz dinlenmek istediğini söyleyerek Cem'in gösterdiği ilk odaya kendisini atmış ve kapısını kilitlemişti. Kapının kilit sesi Cem'in canını sıkmış, ancak bunun üzerinde çok durmak istememişti. "Tamam hayatım sen biraz dinlen ben de akşam için yemek hazırlayayım." Diyerek kapının ardından yavaş ve sessiz adımlarla gitmişti. Onun bu sakin tavırları git gide Özüm'ü korkutmaya başladı. Bir insan evladı sevdiği kızın dengesiz tavırlarına bu kadar sessiz kalır mıydı? İşte bu durum içten içe onu şüpheye sürükleyip endişelendiriyordu. Kapısı tıklatıldığında saat gecenin bir yarısı olmuştu. "Hayatım hadi artık çık şu odadan, kaç defadır yemekleri ısıtıyorum. Eğer on dakikaya açmazsan..." dediği sırada Özüm'ün telefonu çalmış ve imdadına yetişmişti. Telefonda gördüğü isim ile birlikte yüreği derin bir rahatlama alırken kapıdaki Cem'e "Canım Hande arıyor onunla görüşüp hemen geliyorum. " dediğinde Cem'in derin bir soluk alıp verdiğini kapının diğer ucundan duymuştu. Cem karşılık olarak "Tamam, bekliyorum." Dedi. Sesindeki hafif siniri hissetse de şu an için kendini güvende hissederek telefonu açtı. Karşıdan gelen ciyaklama sesi ile bir an telefonu kendisinden uzaklaştırmıştı. Şu an onun aklına da sesine de fazlasıyla ihtiyacı vardı.

"Kızım sen kafayı mı yedin? Ne demeye Cem ile tatile çıkarsın? Hem de bana bile haber vermeden."

"İşte ben de dakikalardır bu sorular içinde cebelleşiyorum. Hande kızım yandım ben. Nasıl soktum kendimi böyle bir şeyin içine of anlamıyorum. Yalvarırım gel kurtar beni." Demişti küçük bir isyan ile.

"Ne oldu? Yoksa sana bir şey mi yaptı?" diyerek heyecan ve korku ile konuşan Hande'nin lafını bir çırpıda arkadan gelen öfkeli bir ses böldü. "Ne yapmış lan Özüm'e?" diye duyduğu ses tanıdık bir sesti. Özüm bir an soluğunun kesildiğini hissetti. O ses... Yok artık... Diye iç geçirse de içinden o olması için kendisini dua eder halde bulmuştu.

"Hande?" diyen uyarı ve sorgu dolu sesine Hande bıkkınlıkla cevap verdi. "Bak ister bana kız ister kızma ama işte... Of Özüm Cem ile yalnız başına tatile çıkmana gönlüm izin vermedi anlıyor musun? O çocukta sebebini bilmediğim tuhaf bir şey beni rahatsız ediyor. O yüzden mecburdum anlasana..." diyerek kendisini haklı çıkarmak için çabalıyordu. Özüm gözlerini kapatıp derince bir nefes alıp verirken yüreğinin rahatladığını hissetti.

"Sen nerdesin?" dedi tek hamlede, çünkü bunun ardından bir şey geleceği belliydi.

"Ben yani biz şu anda Cem'in villasının yakınlarındayız."

"Ne? Nasıl yani? Biz derken."

"Şey, ben yani biz, Hakan, ben ve Alper." Dedi tek solukta.

"Bizi nasıl buldunuz."

"Hakan Cem'in arabasına izlemek için bir cihaz mı ne bir şey takmış, onun sayesinde sizi bulduk."

"Eee yuh artık."

"Heh bende aynısını söyledim ama..."

"Hande, hemen geri dönüyorsunuz. O dengesizleri uzak tut benim çevremden." Dediği anda camının tıklatıldığını duydu.

"Artık çok geç." Diyen Hande'nin telefondaki sesinin ne demek istediğini tıklatılmaya devam eden camın sesinden anlamıştı.

"Hande sakın..." dediği anda kendisini balkonlu cama doğru giderken buldu. Perdeyi açtığında karşısında kendisine öfke ile bakan Alper'i bulmayı hiç beklemiyordu. Telefonun ucundaki Hande, "Alper'i durduramadık Özüm, o sana planı anlatacak ve ne olur en azından bu defalık bizi dinle. Çünkü Cem'e gerçekten güvenmiyorum." Dediğinde Özüm'ün cevabını beklemeden telefonu kapattı. Özüm şaşkın bir halde bir elindeki telefona, bir balkonun camından kendisini içeriye almasını bekleyen Alper'e bakıyordu. Ve işte o an olanlar oldu ve kapının ardından Cem'in sesi yankılandı. "Hayatım yeter artık aç şu kapıyı..." diyen ses Özüm'ün endişe ve korku bayraklarını zirveye taşırken ne yapacağım ben diye içten içe düşünüyordu. Çıra dedikleri şey kendiyse eğer çoktan alev alev yanmaya başlamıştı.

-

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin