Geçmiş Zaman 31 Aralık 2011-Abant
Alper'in eli ayağına dolaşıyor, stresin ve özlemin verdiği heyecan ile yeni yıl partisinin yapılacağı salonun içinde dört dolanıyordu. Kolundaki saate baktığında hiç beklemediği anda omzuna dokunan el ile birden yerinde irkildi.
"Abi ne bu stres, panik biraz rahatlasana, bak her şey çok güzel olacak. Biraz inan şu kardeşine." Diyen Hakan abisine işi dalgaya alırcasına göz kırptı.
"Ulan Hakan, ulan Hakan bir işler yolunda gitmesin de bak ben sana neler edeceğim. Senin aklına uyduk girdik bir yola ama..." derken elini ensesine götürüp ovuşturuyor bir yandan da sıkıntılı nefesini dışarıya veriyordu.
"Aman abi amma da büyüttün sen de." Dedi elini abisinin omzuna atarak.
"Sen onu bunu bırak da Leyla olayını hallettin mi sen onu söyle bana." dedi Hakan'a ters ters bakarak. Az önceki lakayt tavrından eser kalmayan Hakan elini abisinin omzundan sertçe çekti. Durduğu yerde dikleşerek suratına ciddiyeti takındı.
"Gözün arkada kalmasın, Leyla için İstanbul kapıları sonsuza kadar kapandı artık. Zaten sınırlarını fazlasıyla zorladı o küçük şeytan."
"Peki ya Kaan, o ne durumda?" Duyacağı cevaptan korkuyordu. Karşısındaki kardeşinin değişen suratından durumların hiç de iç açıcı olmadığını anlamıştı.
"Kaan durumu karışık biraz abi, bu yüzden kısa sürede Adana'ya dönmemiz lazım. Zaten ara tatil de gelmişti. Hem Kaan'ı dizginleyecek de tek kişi sensin." Dedi abisinin suratına acır gibi baktı.
"Of bitmedi çilem, bitmedi anasını satayım. Neyse bu geceyi kazasız belasız atlatalım da bir sorun çıkmazsa yarın gece çıkarız yola."
"Hemen mi?" dedi kaşlarını yukarıya kaldırarak gözlerini kocaman açtı. Bu durumdan hiç ama hiç memnun değildi.
"Oğlum sen demedin mi Kaan iyi değil, onu bir tek sen kendine getirirsin diye."
"Ben dedim dimi, hay ben o lafı eden dilime..."
"Hakan..." diyerek sözünü tamamlayamadan bıçak gibi kesip attı.
"Tamam abi tamam dediğin gibi olsun." Diyerek arkasında abisini bırakarak oradan uzaklaşamaya başladı. Onu şaşkın gözler ile izleyen Alper "Oğlum nereye gidiyorsun?" diye sorduğunda "Müsaadenle abiciğim gecemi senin gibi suratsız bir adamın yanında geçirerek kısmetlerimi kapatacak değilim. Bu gece beni unut, bari gidene kadar biraz keyfini çıkarayım buraların. Anlarsın ya." Diye karşılık verdi. İma ettikleri Alper'in sinirlerinin bozulmasına öfke ile onu bağırmasına sebep oldu. "Hakan." Diye kükrediğinde etraflarındaki birkaç kişi onlara korku ile baktı. "Ne var abi? Ne var?" diye dişlerinin arasından tıslarken Alper ona "Başımda yeterince bela var zaten bir yenisini de sen açayım deme sakın?" dedi tükürürcesine.
Hakan yüzüne yapıştırdığı çarpık gülümseme ile ona bir bakış atıp "Merak etme kaptan her şey kontrolüm altında." Diyerek kalabalık içinde kaybolup gitti. Alper başını önüne eğip ensesini ovuştururken "Eminim öyledir baş belası, eminim öyledir." Diyerek fısıltı halinde kendi kendine konuştu. İçecek bir şeyler almak için arkasında kalmış masaya döndü. Ve döndüğü an dünya da dönmeyi bıraktı.
Alper'in gözleri onu, kalbinin attığı, nefesinin sebebi kadını gördüğünde ruhu onun etrafında tavaf etmeye başladı. Gözleri ondan başka her şeye bir anda kör oldu. Bir tek o, yalnız o vardı. Özüm. Onun canının özü, yüreğinin en gizli mabedinin eşsiz ritmi, ruhunun sahibi olan kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....