24.BÖLÜM

7.3K 486 3
                                    

Geçmiş Zaman,2012

Özüm'ü gördüğü birkaç güzel saatin ardından Alper soluğu yine Adana'da almıştı. Dedesinin hesapta olmayan rahatsızlığı ve kendisine bakan düşmanca bakışlar giderek canını sıkmaya başlamıştı. Neler olduğunu bir an önce öğrenmek istiyordu. Sırf bu yüzden hastanede olduklarına aldırmadan babasının karşısına dikildi.

"Baba neler oluyor? Vedat amca ve Recep abinin bakışları bana karşı neden bu kadar sert."

Vedat amca, Leyla'nın babasıydı. Araları hiçbir zaman Alper ile iyi olmamıştı. O adamın imaları, bakışları onu hep rahatsız etmişti. Ama geçmişten gelen aile dostluğunun hatırına saygısını asla yitirmemişti.

Recep abi ise Kaan'ın babasıydı. Kaan ile ilişkisinden mi yoksa yaşının kendi babası ve Vedat Bey'e göre daha genç olmasından dolayı mı bilmiyordu ama onunla daha iyi anlaşırdı. Ama şimdi o da kendisine öfke ile bakıyordu. Buna daha fazla dayanamayan Alper alacağı cevabın tek doğru adresinde, yani babasındaydı. Çocukluk yıllarında aralarında oluşan buz dağlarını ilerleyen yıllarda eritmeyi başarmışlar ve yaş ilerledikçe tam bir baba oğul olmuşlardı.

Altan Bey, Alper'in babasıydı. Genç yaşta yaptığı evliliğinin ardından Alper'in doğumu ile uzun süre bu sorumluluğu kaldıramamıştı. Bu yüzden eşi ile boşanmaya karar vermişler, bu süreç sırasında aldıkları bir hamilelik haberi ile boşanma kararını ertelemişlerdi. Hakan'ın doğumu ile dağılmak üzere olan aile toparlansa da ayrılık aşamasının yaşandığı sancılı süreci Alper küçük yaşına rağmen çok net hatırlıyordu. Annesinin gözyaşlarına şahit olduğu her Allah'ın gününde babasına öfkesi artarken babasıyla arasına ördüğü duvarlar acımasızca yükseliyordu. Dedesi ise tam da bu zamanlarda onun bu kötü durumdan etkilenmemesi için büyük çaba sarf etmişti. Neyse ki Hakan'ın doğumu aileye yeni bir nefes getirmişti. Alper'in annesinin riskli hamileliğinin ardından ölümüne neden olabilecek bir doğum gerçekleştirmesi Alper'in babasının aklını başına tamamıyla yerine getirmişti. Yaşadığı kaybetme korkusu aslında eşini ne kadar da sevdiğini ona hatırlatmıştı. Evlendiği zaman ulaştığını düşündüğü eşinin, bir anda elleri arasından kayıp gitmesine şahit olurken elinden hiçbir şey gelmemesi, çaresiz kalması ona acizliğini hissettirdi. Canının daha önce hiç bu kadar yanmadığını çaresizlik içinde kıvranırken fark etti. Bir anlık hevesler uğruna neleri feda ettiği gerçeğini kavradığında ise gözü yaşlı bir halde ameliyathane kapısında sevdiği kadını kendisine bağışlaması için Allah'a bin bir duayı içinden sıralarken gözyaşları sicim gibi yanaklarından firar ediyordu. Yaşatamadığı güzellikleri, erteledikleri hayalleri yaşatamayacağı için pişmanlık yüreğine çöreklenmiş, nefesini kesmişti. Neyse ki korktuğu başına gelmemiş Altan Bey büyük bir musibet ile dersini almıştı. Sevdiği kadının kıymetini onu ölümün kollarından çekip aldığında çok iyi anlamıştı.

Altan bey, Alper'in babası o günden sonra gözünün önünden sevdiği kadını bir an olsun ayırmamış, her gün onun aldığı her bir nefes için ellerini semaya açmış binlerce şükrü her gecesine sığdırmıştı.

Altan bey Hakan ile arası çok iyi olsa da zamanla Alper'in kendisine karşı buz kesen yüreğini de yavaşça ısıtmayı başarmıştı. Şimdi karşısında oğlu kale gibi dikilirken ona olanları nasıl anlatacağını bilmiyordu. Yıllar önce kötü zamanları çocuk aklıyla atlatmasına yardımcı olan dedesinin şimdi ise Alper'in yüzünden yoğun bakımda yattığını ona nasıl anlatacağını bilmiyordu ama bir şekilde anlatmalı ve bu yükten kurtulmalıydı. En önemlisi Alper ile konuşup bu işin içinden çıkması için birlikte bir yol bulmalıydılar. Ancak Altan Bey'in dilinden dökülecek olanlar, Alper'in kabul edebileceği türden şeyler olmayacaktı.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin