Alper'in dedesi Leyla'nın acı içinde anlattığı geçmişinin her ayrıntısında kahroldu. Bugüne kadar o Vedat denen şahsın, ailesi üzerinde kara bir gölge gibi gezdiğini fark edememiş olmak kahretmişti yaşlı çınarı. Onlara kol kanat germişti. Vedat'ın yaptıklarının cezasız kalmaması ise tek tesellisi olmuştu. Leyla'yı hayallerini gerçekleştirmesi için yurt dışına annesi ile birlikte eğitimi için gönderme kararı aldığında buna en çok üzülen Kaan olmuştu. Kaan Alper'e ettiği sözlerin altında ezilirken Leyla'nın çektiği acıları öğrendikten sonra pişmanlıkla yanar hale gelmişti. Geçmişte yapılan hataların, ani, fevri hareketlerin sonucu felaketlere yol açıyordu. Kaan da düşünmeden hareket etmesinin acısını, yıllardır sevdiği kızın gidişini seyrederek çekiyordu. "Gitme," demişti Leyla'ya, "Affet," demişti.
Leyla, Kaan'ın gözlerinin içine bakarak buruk bir tebessüm ile onun yanağını okşamış sonra da dudaklarına minik sıcacık bir buse kondurmuştu.
"Sen benim ilk öptüğüm, dudaklarımın sahibi tek adamsın Kaan, ama şimdi gitmem gerek. Bu şekilde kalamam, herkese bu kadar acı çektirdikten sonra burada kalamam, bana kol kanat geren Alper'in ailesine bunu yapamam. Annemin de benim de bu şehirden gitmemiz gerek. Çocukluğumsun sen benim Kaan ama yapamam, bu şehirde daha fazla kalamam, bu sana da kendime de haksızlık olur. Belki sonra, yıllar sonra bir yerlerde tekrar karşılaşırız, iki yabancı gibi, kim bilir?" dedi ve daha fazla konuşmadan gözlerinden akan yaşları da alarak akıp gitti Leyla.
Leyla gitmiş Kaan kahrolmuştu. Havaalanında yere çökmüş halde içini çekerek ağlarken omzuna dokunan bir dost elinin sıcaklığını yüreğinde hissetti. Yüzü kızarmış kafasını kaldırmaya utanıyordu.
"Kaan..." dedi tanıdığı o ses "Hadi kalk gidelim." Dedi yaralı adama.
"Ben iyi değilim Alper, her şeyi mahvettim. Leyla'yı da seni de aptallığımla kaybettim." Dedi tek solukta hıçkırıklarının izin verdiği şekilde.
"Biliyorum kardeşim ama biraz zaman ver ona da kendine de."
"Zaman..." dedi derin bir nefes alarak ışıldayan gözler ile şimdi karşısında omuzları çöken Alper'i gördüğünde. Onun da kendisinden farksız olduğunu daha iyi anlıyordu. "Ömrüme biçilmiş yegâne kelime zaman. Geçmiyor o zaman Alper, bitmiyor. Ben bu acı ile hep yaşamak zorunda mıyım? Neden tüm bunlar benim başıma geliyor?"
"Neden deme kardeşim? Neden deme ve asla isyan etme. Önümüze bakacağız Kaan, her şeyi geride bırakmasını öğreneceğiz. Bugün ikimiz için de yeni bir hayat başlıyor. Geçmişi kurcalamayacağız. Senin için Leyla, benim için de ..." dedi ve soluğu kesildi. Adını bile zikredemediği kızı nasıl bitirecekti yüreğinde bilmiyordu Alper. Konuşması bile zor olan kelamları ederken, bunları hayata bir bir nasıl geçirecekti? Bitti diyemiyordu, içinde bir türlü bitiremiyordu. Her şey ortaya çıktığı halde gözünün önündeki resimlerin görüntüsünü zihninden silip atamıyordu. Hesap sormak istiyor, neden diye haykırmak istiyordu ama yapamıyordu? Korkuyordu, söylenenlerin gerçek olmasından deli gibi korkuyordu. Özüm'ün geçiştirici konuşması aklına geldikçe deliriyor, hazmedemiyordu. Sonunda korkularına yenik düştü ve asla geri dönmeme kararı aldı. Alper içinde bu kuşku ile yaşayamazdı. Yine bir şey mi saklıyor benden diyerek ardında onu her bıraktığında nefes alamazdı, bu şekilde yaşayamazdı, kendine de Özüm'e de hayatı zindan ederdi. Bu yüzden hayatında bundan sonra Özüm olmayacaktı. Aylar geçmişti onun yokluğunun acısı içinde kıvranarak. Kan kardeşinin acısını anlıyor ama her şeyi geride bırakma vakti geldiğini ona da kendi yüreğine de acımasızca hatırlatıyordu. Yerde oturup kalan Kaan'ın dizinde yumruk yapmış olduğu elini sımsıkı tutup onu düştüğü yerden kaldırdı. Şimdi ikisi de ağır aksak adımlar ile havaalanından çıkıyorlardı. Her şeyi ne kadar arkada bırakmak isteseler, unutmak isteseler de zaman onlara bu imkânı vermeyecekti. Ne Kaan'a Ne de Alper'e...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
Roman d'amourSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....