44.BÖLÜM(***Part-1-***)

6.4K 451 5
                                    

Birbirini öldürecek gibi bakan çift şimdi de Cem'in romantik gecesine kara bir gölge gibi çökmüştü. Gecenin davetsiz misafirleri pek de teklif beklemeden genç adamın hazırladığı masaya nezaketsiz bir şekilde oturmuşlardı. Cem ne kadar nazik davranmaya çalışsa da bu durumdan hiç ama hiç hoşnut değildi. Hayallerini süslediği, aylardır beklenti içinde kıvrandığı gecenin bu şekilde sabote edilmesi sinirlerinin tef gibi gerilmesine sebep oldu. Masada gergin bir ortamda yemekler yenmeye çalışılırken Özüm tedirgin, Hakan gayet rahat, Hande ise onun bu rahatlığına karşılık oldukça stresliydi. Cem mi? Cem ise tamamen Özüm'e yakın durma çabası içinde geceyi onunla geçirme planlarını aklından bir bir geçiriyordu.

Masada bulunan herkes önündeki yemeklere odaklanmış gibiydi, ta ki Cem'in elinin yanı başında oturan Özüm'ün omzuna gitmesine kadar... Özüm'ün omzuna yerleştirdiği eli ile onu aniden kendisine çektiği sırada genç kız daha ne olduğunu anlayamadan Cem'in dudaklarının yanağına küçük buse kondurması ile gözleri bir anda kocaman açıldı. Hakan bunu gördüğü an kaşları çatıldı. Ellerinin gerginleştiğini hissettiği ve ayağa kalkma hamlesinde bulunduğu an Hande, elini düşünmeksizin tutarak onu durdurdu. Bu dokunuş Hakan'ı biraz duraklattı. Hande'nin gözleriyle sakın yapma, diyen nidalarını duymazdan gelmek istese de karşısındaki genç kızın yalvaran bakışlarını göz ardı edemedi.

Cem'in "Eeee gençler, sorununuzu anlatacak mısınız artık? Hande için bu kadar büyük bir sorun olan şey her neyse artık, ardından seni bile buralara kadar sürüklemişse eğer çözülmeyecek bir şey değildir herhalde." Derken bir an önce aranızdaki sorunu halledin ve çekin gidin diyen imaları Hakan anlasa da şu an bunu görmezden gelecekti. Zira şu an üzerinde takılı olan dinleme cihazının ucunda duyduğu seslere gömülmüş olan abisini düşündükçe aklı gidiyordu. Her an bir delilik yapmasından çılgınlar gibi korkuyordu. Onun gördüklerini abisi görmüş olsaydı eğer, Cem'in kendine bin bir imada bulunup gitmelerini bekleyen ve ellerinin ahtapot gibi Özüm'e sarılmış olduğunu görmesiyle bu masa bu adama bol topraklı bir mezar olurdu. Hakan Cem'in sorduğu soruya cevap vermeden önce ellerinin arasındaki kendisine yalvaran parmakları avuçlarından bırakmadan bir anda Cem'e doğru sert bir hamle ile eğildi. Onun bu ani hareketi ile kendisini Özüm'den refleksel olarak geriye çeken Cem ne olduğunu anlayamadan gözleri nefretle kocaman açılmış bir halde ona bakıyordu.

Cem, "Ne yapıyorsun be adam?" dediğinde Özüm kendisini nişanlısının esaretinden kurtarırken aynı şekilde Hande'nin ucuz yırttık anlamına gelen derin bir soluk vermesine şahitlik etti.

Hakan Cem'in önünde yanmakta olan muma sinir bozucu bir rahatlıkla ağır çekimde üflerken gözleriyle meydan okurcasına ona bakıyordu. Onun bu uyarı dolu bakışına bir de çarpık gülüşünü eklemesi "Mum ışığı gözümü rahatsız etti de..." diyerek az önceki sertliğine nazaran şimdi ukalaca bir rahatlık yerleşmişti üzerine... Onun bu ani ruh hali değişimi masadaki herkesin nasıl davranması gerektiğini şaşırtsa da rahatı kaçan Cem Özüm'e dönerek ellerinden tuttu. "Hayatım gel misafirlerimize kalacakları odaları hazırlayalım. Malum pek gidecek gibi görünmüyorlar." Derken gözlerini kısmış, yandan bir bakış atarak kendisini seyretmekte olan adama baktı. Özüm sanki emre itaat eden bir robot gibiydi. Aklı dışarıda onu dinlemekte olan adamda, eli parmaklarında yüzüğünü taşıdığı nişanlısı olduğu adamda, gözleri Hakan ve Hande'deydi... Allak bullak olmuştu Özüm, psikolojisi iflas bayrağını çekmek için son sürat koşarken bakışları kurtar beni diyerek can dostu Hande'yi buldu. Sürüklenircesine salondan çıkarılmak üzereyken Hakan'ın kulağında "O herifi Özüm'den hemen uzaklaştırmazsan eğer o ev ona dokunana da buna izin veren sana da mezar olacak." Diyen Alper'in tehdidi çınladığı sırada birden ağzından "Hayatım sen Özüm'e yardımcı ol istersen."dedi. Hakan'ın bu teklifi Hande'nin gözlerinin minnet ile ışıl ışıl parlayarak ona bakmasını sağladı. Cem'in elleri kasılırken vücudu öfkeden iyice gerilmişti. Hande ayağa kalkmış tam bir adım atmıştı ki Cem'in "Gerek yok." diyen keskin ve itiraz kabul etmeyen ses tonu ortama bir bomba gibi düştü. Hande ikinci adımını atamadan boş bakan gözleri ile yerinde kala kalmıştı. Ortamda yarattığı gerilimi hisseden Cem sevdiği kızın gözlerinde gördüğü hayal kırıklığın sebebi olmanın huzursuzluğu ile kendisine içten içe kızarken nazikçe geride bıraktıklarına döndü.

"Gerçekten teşekkür ederiz ama biz hallederiz. Siz misafir sayılırsınız." Dediğinde ağzından dökülen kelimelerin dudaklarına yakışmadığı ve tamamen rol gereği nezaketen söylendiği belli oluyordu. Adeta emanet dolu cümleler odada yankılanıyordu. Hande onun bu yapmacık kibarlığını fırsata dönüştürdü. "Eeee olur mu hiç öyle şey enişteciğim." Dediğinde son kelimeyi yüksek ses ve neşe içinde bastırarak söylemişti. Onun bu kelimesi bir an Hakan'ın öksürük krizine girmesine sebep olsa da Hande yüzündeki sinsi bir gülüş ile ona dönüp "Hayırdır hayatım boğazına ne takıldı da nefesini yuttun?" Dedi.

"Senin o enişte diyen dilini..." diyerek fısıldadığında Hande ona "Bir şey mi dedin hayatım, anlayamadım." Diyerek uyarı dolu bir ses ile kes sesini diyen bakışlar ile karşılık verdi.

"Yok, yok ben iyiyim, yoruldum galiba biraz, hadi siz Özüm ile yukarıya çıkın." İstediğini elde etmiş olmanın mutluluğu ile Özüm'ü Cem'in elleri arasından teklifsizce çekip aldı. Cem ellerinin şimdi boşta kalması ile yerinde ne kadar tepinmek istese de şu an sadece gecenin sonuna odaklanmaya karar verdi. Nasıl olsa bu tuhaf çift uyuyacak ve Özüm bu gece ve sonraki her gece son nefesine kadar ona ait olacaktı. Bir iki saat daha bu gereksiz çifte sabır edebilirdi. Özüm için, diyerek derin bir nefes aldı ve kendisini sorgulamaya karar vermiş adamın yanına doğru adım adım giderken içine çektiği nefesi kademeli ve düzenli bir şekilde geri verdi.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin