68.BÖLÜM

5.1K 437 15
                                    

Koskoca yaz tatili bitmiş ve yine Özüm'e Erzurum yolları gözükmüştü. Geçen sefer ki otobüs yolculuğundan sağlam dersler çıkaran genç kız bu defa uçak bileti almayı akıl edebilmişti. Ama Hande'nin markajına yakalanmasıyla dönüş günü tam bir faciaya dönüşmüştü. "Seni havaalanına ben götüreceğim." diye tutturan arkadaşına ses etmemiş ama yarı yola geldiklerinde ses çıkarmadığı için bin pişman olmuştu. Sanki İstanbul trafiğine yeni çıkıyor gibi hata üstüne hata yapmış, üstüne trafik cezası yemiş o da yetmemiş bir de çöp kamyonu şoförü ile ciddi anlamda kavga ederken karakolluk olmuşlardı. Onun yüzünden uçağı kaçıran Özüm öfkeden kudururken yeni uçuş seferlerinde yer bulamamış yine yolu otobüs firmalarına düşmüştü. Hande binlerce kez özür dilese de Özüm gün boyu yaşadıklarına hala inanmıyordu. Hande resmen ilk defa araba kullanıyor gibi tavırlar sergilemiş hata üstüne hata yapmıştı. Erzurum otobüsü içinde gece boyu yol alırken sessize aldığı telefonunun ışığı yanıp sönmeye başladı. Ekranda gördüğü isim ile yüzünde tatlı bir gülümseme oluşmuştu.

"Efendim Eda."

"Ay Özüm hani uçakla gelecektin yine veryansın ettiğin otobüse kalmışsın." Dediğinde kıkırdamasına engel olamadı. Onun bu keyfi yerinde hali biraz olsun canının sıkkınlığını geçirdi.

"He güzelim he aynen öyle oldu. Sen vardın mı? Lojman ne durumda?"

"Ben geldim her şey yolunda merak etme, okul ve lojmanlar yerli yerinde sıkıntı yok." Dedi kendinden emin bir ses tonuyla.

"İyi bari şimdi yol yorgunluğu ile başka bir şey ile uğraşmak istemiyorum. Ahmet hoca gelmiş mi?"

"O da geldi eş durumu tayinleri sonuçlandığı için ilişik kesme evraklarını tamamlamaya gelmiş. Ay kız kötü oldum şimdi benya, şaka maka Ahmet hoca da gidiyor."

"Hayırlısı olsun Eda, adam evlendi sonuçta onun mutlu olmasını dileyeceğiz başka yapılacak bir şey yok."

"Yeni biri atanmış yarın gelecek o da, ay inşallah gıcık biri değildir. Ahmet hocanın gülen yüzünden sonra nemrut gaddar birinin geldiğini düşünsene."

"Hayal gücüne hayranım Eda. Fazla takılma sen buna herkes işini yaptıktan sonra herhangi bir sıkıntı çıkmaz merak etme."

"Senin bu objektif hallerinde beni öldürecek idealist öğretmen."

"Hadi kızım ya millet uyuyor vik vik vik telefonda bir susmuyorsun. Sabah görüşürüz."

"Dur dur bir şey daha diyecem, Özüm bu gelen yeni öğretmen bir de yakışıklı çıkıyormuş."

"Of Eda kapatıyorum ben senin bu zırvalıklarını dinleyemeceğim."

"Tabi senin tuzun kuru gelsin yüzük sahibinin gönderdiği mektuplar, gitsin doktor Kemal Bey'in çiçekleri." Dediği an vücudum ansızın buz kesti. Bu ikili ismin yan yana gelmesi bile büyük bir felaketin sebebi olabilirdi. Sırf bu yüzden daha fazla konuşmayı uzatmak istemedi. "Kapattım ben Eda." Dedi ve cevap bile beklemeden suratına sert bir şekilde kapattı. Geri dönüyor olmasıyla Kemal'in yine yersiz çiçekleri ve gereksiz girişim çabaları aklına geldikçe sinirleri bozuluyordu. Adam resmen hayırdan anlamıyor, her hayırı evet olarak algılıyordu. Her an her yerde kızın zırt bırt karşısına çıkıyordu. Aklına gelenler ve tanışmalarındaki adamın küstahlığı aklına geldikçe genç kızın kaşları çatılıyordu. Şu an Doktor Kemal'i düşünerek güzelim uykusunu kendisine zehir etmeyecekti. Gözlerini kapatarak rahatsız otobüs koltuğuna yaslanırken sabaha doğru yine tüm vücudunun kaskatı kesilerek tutulacağından emindi.

"Ah Hande ah! Bunların tüm suçlusu sensin." diye içten içe dertlenirken yavaşça uykuya geçiş yaptı.

***

Özüm sabah Erzurum'a indiğinde Oltu dolmuşlarına yetişmek için büyük bir çaba sarf etti. Ne kadar hızlı olursa olsun köy dolmuşlarına yetişmesi imkânsızdı. Oltu'ya iner inmez soluğu taksi durağında aldı. Şu saatte okulda seminerde olması gerekirken o hala yollardaydı. Of! Diyerek iç çekerken yaklaşık iki aydır görmediği ama kendisini ait hissettiği köyün yolunu izliyordu. Görevde bir yılını doldurmuştu. Şimdi ikinci yılının ilk gününde yine ve yeniden buradaydı. Okulun önüne geldiğinde Ahmet hocanın aracının yanında tanımadığı bir aracında bahçe önünde park ettiğini görmesiyle kim acaba? Diye içinden geçirdi. Valizini sürükleyerek okulun içine doğru yöneldi. Gücünün artık tükendiğini hissetti. Valizin tekerleklerinin isyan ettiği o anlarda artık son gücüyle eliyle tutup ağır valizi kaldırdı ve müdürün odasına doğru sürükledi. Onun geldiğini duyan Hande "Özüm." Diyerek içeriye girer girmez boynuna atladı. Elindeki valizi yere düşüren kız "Eda bir izin ver de içeriye geçeyim. Öldüm şurada yorgunluktan." Derken halan arkadaşının kolları arasından kurtulmak için kuşlar gibi çırpınıyordu.

"Bana ne ya, özledim seni kızım." Dedi küçük bir çocuk gibi. Güç bela elleri arasından kurtulan Özüm "Tamam anladık özledin de öldürmeye niye niyetlendin ben onu anlamadım." Dedi bıkkınca.

"Özüm aynı Özüm değişen bir şey yok." Diyerek onun ellerinden tutup çekerek sandalyelere oturttu. "Sana müthiş haberlerim var. Öyle biri atanmış ki ah insanın içi bir hoş oluyor vallahi."

"Geldi mi? Nerede? Gerçi yabancı bir araba gördüm kapının önünde ama."

"Geldi geldi. Ahmet hoca okulu gezdiriyor ona, ya bir görsen bir içim su ben galiba âşık oldum." Eda ve meşhur âşık olmaları, diye geçirdi içinden. Şıpsevdi arkadaşı saat başı âşık olabilme özelliğine sahip bir insandı. Her an herkese âşık olabilme gibi bir yeteneğe sahipti.

"Ahmet hoca daha buralarda mı?"

"Eşyalarını toplamaya ve bizle vedalaşmak için geldi. Yarın gidiyor." Dedi yüzü hüzünlü bir havada.

"Tamam asma suratını hemen." Derken arkadaşının asılan suratını şefkatle okşadı. "Kalk hadi bir okula bakalım ne durumda? Hem şu yeni arkadaşla da bir tanışalım bakalım." Dedi onun üzgün havasını atarak neşelendirmek için konuştu. Tam Eda'da heyecanla ayaklanmıştı ki müdür odasının kapısının yavaşça açılmasıyla Ahmet Hoca'nın "Gel bak burada da bizim geç kalan Özüm öğretmenimiz var." Dedi pür neşesiyle.

"Ahmet hocam aşk olsun." Diyerek arkasındaki şakacı adama dönmüştü ki gözleriyle gördükleri hayatın mı kaderin mi şakası olduğunu anlayamadı. Yoksa aşırı özlem yüklemesinden aklı yüreğiyle el birliği yaparak ona sert bir oyun mu oynuyordu? Özüm'ün gördükleri ile an be an yüzündeki gülümseme silinirken karşısında ona kısık gözler ve bin bir ima dolu bakış ile bakan adama bakıyordu. O mu gelmişti yani? Tam bir yıl sonra karşısındaki gerçekten o muydu? Bu mümkün müydü?

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin