Alper saatlerdir Özüm'ün lojmanını izliyordu. Çiğdem'i ailesine teslim ettikleri günden sonra yoğun kar yağışı sebebiyle kapanan köy yollarının da etkisiyle okullar iki gün daha tatil olmuştu. İki gün boyunca Özüm dışarıya çıkmamıştı. Bu sabahta gözünü yeni güne açan genç adam uyanır uyanmaz Özüm'ün açılmamış perdelerine ve tütmeyen bacasına gözünü dikmişti. İçi içini yiyor ama ona doğru atacak bir adıma daha cesaret edemiyordu. Eda'nın ise hala memleketten dönmeyişi onu iyiden iyiye huzursuz ederek çaresiz bırakıyordu. Deli danalar gibi sıcacık lojmanında bir ileri bir geri giderken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Dışarıda deli bir hava ve yoğun kar yağışı varken bu kız hangi akla hizmet lojmanının sobasını yakmamıştı anlam veremiyordu. Daha fazla içindeki meraka dayanamadı ve eline aldığı telefonu ile ezbere bildiği numaranın üzerine aramak için dokundu. Telefon çalıyor çalıyor ve bir süre sonra açılmadığı için meşgule düşüyordu. Açılmayan telefon ile iyice panik olan Alper bir kez, bir kez daha aradı ama sonuç yine ve yeniden aynıydı. Cevapsız kalan aramalar onun dayanma sınırlarının çoktan aşıp gitmesine sebep oldu. Hiçbir şey düşünemez hale gelmişti. Yeter artık diyerek yaşadığı evden çıkan adam yoğun kar yağışı altında Özüm'ün lojmanının kapısına dayandı. İlk başta nezaket abidesi olan kapı tıklatması zaman ilerledikçe açılmayan kapının da etkisiyle şiddetli vuruşlara sonra da yerini sert yumruklara bıraktı. Kesin kötü bir şey oldu, diye aklından geçirdiği o an tam kapıyı kırmak için geriye doğru gitmişti ki ileriye atıldığı o ilk anda demir kapının gıcırdayan sesiyle güçsüz bir şekilde yavaşça açıldı. Alper açılan kapı ile bir an afallasa da koşar adım kapının ardında battaniyeye sarıp sarmalanmış dudakları soğuktan mosmor olmuş, üşüyen genç kıza baktı. Gözleri halsizlik çizgilerini belirgin hale getirirken yüzü acı çektiğini hissettiriyordu.
"Özüm." Dedi yanına geldiği anda battaniyeye sarılmış kollarından yumuşakça tuttu. "Ne oldu sana? Sen iyi misin? Kaç dakikadır kapını çalıyorum, telefon ile arıyorum cevap vermiyorsun." Dedi. Görünen köyün kılavuz istemediğini bildiği halde sesini duymaya ihtiyacı olduğunu hissetti. Alper karşısındaki kızın konuşamayacak kadar güçsüz düşerek hasta olduğunu anladı. Perişan haldeydi.
"Gel şuraya bekleme soğukta." Diyerek ona konuşma fırsatı tanımadan içeriye doğru çekti. Ama içeriye girdiği an gözlerine inanamadı. Küçük kanepede yatak yorgan darmadağınık, hemen yanı başındaki sehpanın üzerinde ilaçlar vardı. Lojmanın içi buz gibiydi. Sobayı yakacak kadar bile gücünün olmadığını anladı. Onu çağırmadığı için Özüm'e bir kez daha öfkelendi. Bu halde bile hala o lanet gururunun peşindeydi kız.
"Sana inanamıyorum Özüm, o mezarlığa gittiğin için hastalandın değil mi? Sırf kızacağım diye de bana haber vermedin. Almıyor aklım senin bu yaptıklarını artık, şu haline bak, en azından sobayı yakmamı isteyebilirdin benden değil mi? Ama yok olur mu o havaya diktiği burnunu yere indirip de benden bir şey ister mi kızımız? Tabi ki istemez." Dedi soluksuzca öfkesini kusarken genç kızın durumunu unutmuştu bile. Ama içi sinir küpüne dönmüştü. Onun gurbette en yakını olması gerekirken o hala kendinden onu uzak tutuyordu. Ve bu artık Alper'in kanına dokunuyordu. İçini düşüncesizce döktükten sonra kıza ansızın döndü. Genç kız kaşlarını duydukları karşısında istemsiz bir şekilde kaldırdı. Sonra da umarsızca "Bitti mi?" dedi. Bu tepkiye şaşıran adam "Ne?" dedi boş bulunarak.
"Alper azarlama seansın bittiyse lütfen kapıyı çıkarken arkandan kapat." Dedi ve yavaşça ondan uzaklaşarak az önce kalkmış olduğu belli olan kanepeye doğru yöneldi. Kendisini battaniyesi ile yorganın altına iyice yerleştiren genç kız Alper'e bakmıyordu bile. Alper kızın bu tavrı karşısında şaşkınlıkla ona bakıyordu.
"Ne yapıyorsun sen Özüm? Hala burada kalmayı düşünmüyorsun değil mi?"
"Alper tartışacak, konuşacak hatta nefes alacak dermanım bile yok. Zorlama beni. Uykum var rahat bırak lütfen." Dedi ve gözlerini kapattı. Kız kendisini uykuya teslim etmeye hazırlanırken salonun ortasındaki adamın varlığından etkilenmiyormuş gibi davranmaya çalışıyordu. Ama bu konuda hastayken ciddi anlamda zorlanıyordu. Tam kendisini sakinleştirmek için uğraşırken bedeninin birden havalandığını hissetti. "Ne oluyor?" diye gözlerini açtığı an "Rahat dur Özüm yoksa ikimizi birden düşüreceksin." Diyen adamın sözleri ile irkildi.
"Alper bırak beni saçmalama lütfen. Çocuk gibi davranıyorsun. Sadece uykum var indir beni iyiyim ben." Dedi onu inandırmak için adeta kuşlar gibi çırpınıyordu.
"Oradan baktığında seni dinleyecek bir adama mı benziyorum Özüm? Boşuna uğraşma, benimle geliyorsun. Konu tartışmaya açık değildir." Diyerek kestirip attı. Özüm çırpınıyor ama Alper'e kar etmiyordu. Bu adam yine zıvanadan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
Roman d'amourSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....