Şimdiki Zaman, 2017
Etraf yavaş yavaş aydınlamaya başlamıştı. Alper'in suratında hissettiği acı yüreğinin hissettiğinin yanında hiçbir şeydi. Bir köşede Alper başı önünde eğik dururken Özüm'ün gözleri denizin parlak sularına karışıp giderken uzak, bir o kadar da soğuktu. Hayat öyle bir kesip atmıştı ki onları, artık canı yanmıyordu Özüm'ün, hissizdi. Yıllardır çektiği acıların sebebini öğrendiği an kırılıp dökülmüştü en gizli mabedinde sakladıkları. Tamiri imkânsız kırıklara sebep olmuştu duydukları, Bir şeyler un ufak olmuştu. Onların bu sessizliğini bozan tek şey ise Alper'in acı acı çalan telefonu oldu. Alper her ne kadar açmak istemese de ekranda gördüğü isim açmasını zorunlu kılıyordu. Çünkü çok önemli bir şey olmasa bu cadı onu asla aramazdı. Canı sıkkın bir şekilde açtığı telefona "Efendim Hande." Diye karşılık verdi.
"Bana bak Alper, hala konuşman bitmedi mi?"
"Bitti sayılır." Derken göz ucu ile kendisinden çok uzakta hissettiği Özüm'e bakıyordu.
"Tamam o zaman, Özüm'ü bir an önce geri getirmen gerekiyor. Ailesini daha fazla oyalayamam, annesinden kesin ültimatom geldi. Yarın sabah Özüm buraya gelmezse yakarım çıranızı dedi ve suratıma telefonu kapattı. Bana bak Alper uydurduğumuz hastane numarasından şüpheleniyorlar, çabuk onu geriye getir yoksa ben de senin çıranı yakarım." Dedi ve suratına telefonu kapattı. Alper canı iyice sıkılmış bir şekilde bir nefes bıraktı, alnını ovalarken Özüm ayağa kalktı ve kamaraların olduğu yere yöneldi. Tam Alper'in yanından geçerken Özüm'ün kolundan narince tuttu. Onun bu tutuşunu gören Özüm gözlerini kısarak önce Alper'in kolundaki eline, sonra da dehşet saçarak gözlerine baktı.
"Gitmemiz gerekiyor Özüm." Dedi, onu bırakmak istemiyor gibi bakmıştı gözlerine, "Gitmeyelim" demesini ister gibi haykırıyordu bakışları. Özüm kolunu silkeleyerek onun ellerinin esaretinden kurtardı kendini.
"Beni götür Alper, senin olmadığın, olmayacağın evime götür."
"Özüm." Dedi inlercesine "Böyle yapma ne olur." Dedi içlenircesine.
"Geri dönmedin Alper, kıskançlığın felaketimiz oldu görmüyor musun? Yıllar önce sen bir karar aldın ve geri dönmedin. Şimdi ise ben bir karar alıyorum ve sana geri dönmüyorum. Keşke hiç çıkmasaydın karşıma da içimde iyi bir Alper'in anısı kalsaydı. Sen bugün burada kendi sözlerin ile içimdeki iyi hatırladığım Alper'e dair ne varsa yaktın yıktın. Sen bugün geçmişte yaşadıklarını, benim bilmediğim senin gerçeklerini anlattın ya hani, sen yüreğimde kendi mezarını kendin kazdın. Benim seni bekleyen gözlerimi ihanet ile suçlamışsın ya, haberim bile olmadan beni sensizliğe mahkûm etmişsin ya acımadan, sen bugün benim için öldün Alper, tüm umutlarım üzerine mezarını kazdın, kendini de beni de aşkımızı da öldürüp o mezara koydun. Allah rahmet eylesin Alper, sen ikimizi de mahvettin." Dedi. Alper, hesap edememişti Özüm'ün kırgınlığını, gözlerinde gördüğü yıkımı şu an için düzeltemeyeceğini fark etse de çabalamaktan asla vazgeçmeyecekti.
"Özüm hatalıyım, hatalarımla seni de kurban ettim. Ama olmuyor, yapamıyorum. Yıllar geçse de ben sensiz olamıyorum."
"Olursun Alper olursun. Bak bir bana, acıdan ölünmüyormuş. Ölmedim, yaşadım, sana rağmen, yaşattıklarına rağmen sağ kaldım. Sen bana hayatını anlattın, ben dinledim. Ama ihanet şüphesi olmadı be Adanalı, yakışmadı, sana da adamlığına da..." dedi ve kamaraların olduğu yere doğru çıkıp gitti.
Alper o an yıkıldı kaldı. O an bir şeyler için geç kaldığını çok daha iyi anladı. Şimdi kendi elleri ile götürmesi gerekiyordu onu, bırakması, belki de vazgeçmesi... Yıllar önce yaptığı hatayı tekrar yapacak mıydı? Sevdiği kadından vazgeçip Adana'ya geri dönecek miydi? Darmadumandı Alper, Özüm'ün gerçek olan bu sözleri onu dağıtmıştı. O acımadan yaşatmıştı, Özüm acıtarak söylemişti. Her şey için çok mu geçti? Yoksa zaman bu defa onlara güzel günler mi getirecekti? Hep beraber zamanla tüm bu soruların cevabını öğreneceğiz.
**Değerli okuyucularım; öncelikle hepinizin mübarek kurban bayramını şimdiden kutluyorum. Hepinize hayırlı bayramlar diliyorum. Bayram süresi boyunca yeni bölüm yayınlayamayacağım ancak dönüşte kaldığımız yerden hız kesmeden devam edeceğiz. Yokluğumda hikayemizi bayram şekeri niyetine sevdiğiniz, değer verdiğiniz insanlara okumaları için önerebilirsiniz. Yokluğumu hissetmemek için bölüm bekleme endişesi olmadan Yaren ve Erdem'in hikayesi olan Gönül Yangını'nı ve Arda ile Mira'nın hikayesi olan İki Arada Bir Derede Aşk'ı okuyabilirsiniz. İkisi de Tamamlanmış(Final vermiş) hikayelerdir. Şimdiden keyifli okumalar, bayram dönüşü görüşmek üzere, sevgiyle kalın, hoşça kalın, iyi bayramlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....