35.BÖLÜM

7.5K 534 7
                                    

Not: Herkese hayırlı geceler, uzun zamandır yoktum buralarda ama artık geri döndüm.:) Mümkün olduğu sürece sık sık bölüm yazıp yayınlayacağım ama sizlerinde desteğinizi bekliyorum arkadaşlar :) Gerçekten okunmaya değer görüyorsanız arkadaşlarınıza önerin ki ailemiz genişlesin :) En büyük hedefim hikayelerimin daha fazla insana ulaşması, benim yazarken yaşadığım mutluluğu, daha fazla insana okurken hissettirmek istiyorum. Ben elimden geldiğince profilimdeki hikayeleri tamamlamaya çalışacağım sizlerden tek istediğim okumayı seven arkadaşlarınıza hikayelerimi önermeniz ;) Sizler okudukça ben daha fazla yeni bölüm, daha yeni hikayeler ile karşınıza geleceğim. Bu arada arkadaşlar instagram hesabımda (ozlemugurluaydin) hikayeler ile ilgili resimli kesitler paylaşıyorum takip etmek isteyenlere duyurulur ;) Karakterlerimizi çekiştirmek için her zaman orada bulabilirsiniz beni ;) Hem beğendiğiniz resimleri beni etiketleyerek de paylaşabilirsiniz ;) Şimdi bol keyifli okumalar ;) Yorumlarınızı ve beğenilerinizi beklemekteyim ;) Herkese hayırlı, huzurlu ve musmutlu geceler ;)

Özüm omuzları çökmüş, başı önünde eğik bir halde kapıyı çaldı. Hande sabahı zor etmişti. Böyle bir şeyin olacağını, Alper'in böyle bir deliliğe girişeceğini bilse asla onunla işbirliği yapmazdı ama işler hiç de planlandığı gibi gitmemişti. Hande bin bir panik ve korku ile kapıyı açtığında Özüm'ü bitmiş bir halde görmeyi hiç beklemiyordu.

"Özüm." Diye korku ile bağırdığında bir adım ona doğru atmıştı ki Özüm'ün havaya kalkan eli onu durdurmaya yetmişti. Hande beklemediği bir tepki ile karşı karşıya kaldığında ayaklarına beton atılmış gibi olduğu yerde kalakaldı. Başını yavaşça kaldırıp arkadaşına, kardeşi gibi gördüğü dostuna baktığında içi acısa da öfkesi galip gelmişti.

"Sakın Hande, sakın bir adım daha atma, yoksa ikimiz için de geri dönülemez şeyler olacak." Hande, Özüm'ün sevinçli bir halde geri döneceğini beklerken onun bu haline anlam veremiyordu. Alper efendi anladığı kadarıyla hiçbir haltı becerememişti.

"Özüm, ben sadece senin iyiliğini..." dediği anda gözleri ateş saçtı Özüm'ün. Artık duracak gücü kendinde bulamadı.

"Benim iyiliğimi mi? Sen hangi iyilikten bahsediyorsun Hande? Adam senin gözünün önünde beni kendi nişanımdan kucaklayarak kaçırdı ve sen yardım istemek yerine sessiz kaldın. Bu da yetmezmiş gibi onunla işbirliği yapmışsın. Nasıl kandın ona Hande, nasıl izin verdin yanıma yaklaşmasına? Yıllardır ne çektiğimin tek şahidi sen değil miydin? Neden söylemedin bana geri döndüğünü, neden anlatmadın bana benden kaçış sebeplerini?"

"Ben o anlatsın istedim." Çaresizdi sesi, çırpınıyordu pişmanlığın soğuk sularında...

"Evet anlattı beyzademiz, anlattı. Ve sen tüm bunları bilerek benim yanıma yaklaşmasına izin verdin. Hem de benim nişan günümde." Diyerek sesini yükselttiğinde apartmandaki komşuların duymasına aldırış edecek durumda değildi.

"Özüm sen Cem'i sevmiyorsun. Yıllarca ne çektiğini ben gördüm. Ne kadar acı çektin ama onu unutamadın. Onun anlattıklarından sonra sizin için bir şans olduğuna inandım. Seviyorsunuz birbirinizi Özüm, yıllar bile buna engel olamadı. Görmüyor musun?"

"Sen ne dediğinin farkında mısın Hande? Ne saçmalıyorsun? Hangi sevgiden bahsediyorsun sen? Beni yargısız infaz etti o adam, sevgimi, aşkımı kurban etti. Ne çektiğime aldırış bile etmedi. Ne hale geldiğimi düşünmedi bile. Şimdi yıllar sonra çıkıp geldiğinde kaldığımız yerden devam edeceğimizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz."

"Saçma sapan yanlış anlaşılmalar yüzünden yıllarınızı kaybettiniz. Ben Alper haklı demiyorum ama anlamaya çalış onu da... Ben eğer o gün aramana izin verseydim ya da sen o aradığında anlatsaydın belki de hiçbir şey bu halde olmayacaktı."

"Sen tüm bu olanlardan kendini mi suçluyorsun. Bu yüzden mi Alper'e yardım ettin?" Şaşırmıştı Özüm arkadaşının sözlerine...

"Ne yapabilirdim Özüm? Söyle başka hangi sebepten ötürü ben onu senin yanına yaklaştırabilirdim. Tüm bunlarda benim de suçum var." Dedi ve gözyaşlarına engel olamadı. Salona geçerek kanepeye oturdu ve ellerini yüzüne kapayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Özüm arkadaşının kendini bu kadar sorumlu ve suçlu hissetmesine şaşırdı. Ortada bir suçlu varsa o da Alper'di ama Hande tüm suçu kendi üzerinde görmüş ve kendine büyük bir üzüntü payı çıkarmıştı. Sarsak adımlar ile içeriye geçerken kapıyı kapattı. Arkadaşının yanına oturup onu kolları arasına aldı. Sakinleştirmek için sırtını ovalıyor bir yandan da "Tamam, geçti. Sakin ol Hande." Diyordu. Hande onun bu şefkati karşısında daha da içleniyor, hıçkırıklarını oda içinde yükseltiyordu. Özüm yavaşça onu kendinden uzaklaştırdı. Başı önünde olan arkadaşının çenesinden tutup bakışlarını yakaladı.

"Yapma Hande, geçmişte yaşanan hiçbir şeyden sen sorumlu değilsin. Kendini suçladığını bilmiyordum."

"Ben onu dinlediğimde benim yüzümden olduğunu hissettim ve onun gözlerinde gördüğüm aşk... Özüm, Alper hala seni çok seviyor. Sizin hala bir şansınız var. Bunun ne demek olduğunu ben çok iyi biliyorum. Lütfen kendine daha fazla acı çektirme. Sen Cem'i sevmiyorsun. Göz göre göre senin mutsuzluğuna şahit olamam. Lütfen kendine biraz zaman tanı, bu nişan zaten çok acele oldu."

"Hande, bizim Alper ile bir şansımız ya da geleceğimiz yok. Yıllardır çektiğim acının sebebi onun şüphesiymiş. Ben bunu kaldıramam Hande, bu gerçeği bilerek yaşayamam."

"Özüm sen Alper'i sevmiyor musun? Gözlerimin içine bak ve bana doğruyu söyle."

"Hande ben..."

"Sen bana bu zamana kadar bir kere bile yalan söylemedin Özüm, bilirsin dürüstlüğüne güvenirim."

"Hande ben onu..."

"Daha bunu bile söyleyemezken, söylesene bu yüzüğü..." Diyerek parmağında takılı olan yüzüğü gösterdi. "Bu yüzüğü nasıl parmağında taşıyacaksın?"

"Ben bunu yapmak zorundayım. Cem'e bir söz verdim. Alper ile ilgili tüm gerçeği biliyor."

"Nasıl? Sen Cem'e Alper'i mi anlattın?"

"Neden evlenme teklifini kabul ettim sanıyorsun? Ona her şeyi anlattım. Ona değer verdiğimi ama kalbimin başka birine ait olduğunu söyledim. Geri dönmeyecek biriydi benim için."

"O da bunu kabul mü etti?"

"Evet kabul etti. Şimdi beni tüm yüreğiyle her şeyi bilerek kabul eden bir adamı yarı yolda bırakmamı söylüyorsun bana? Hayır Hande, yapamam, ben verdiğim sözü tutacağım. Alper'in geri dönmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecek, değiştirmedi de... Ben Cem ile evleneceğim." Dedi ve ayağa bir hışımla kalktı. Odasına gidip üzerini değiştirmek için adım attığında Hande arkasından, "Kendi hayatının da Alper ile birlikte olacak geleceğinin de katili olacaksın." Dedi acımasızca. Özüm alaycı bir gülüş takındı gözyaşlarına inat "Ben yalnızca kalbimin katiliyim, ama katil olmamın tek sorumlusu da Alper." Dedi ve daha fazla konuşmak istemediği için odasına hızlı adımlarla gitti. Hande'nin ardından "Hata yapıyorsun, pişman olacaksın." Diye haykırışlarına kulağını tıkadı.

Gitmeliydi Özüm. Alper evini tarif etmeden bulduğuna göre belli ki yine gelecekti. Bu kadar kolay pes etmeyeceğini biliyordu. Gitmeli ve biraz olsun kendisine nefes alacak bir alan oluşturmalıydı. Sağlıklı düşünüp mantıklı kararlar almalıydı. Bunun için ise bir an önce buradan, evim dediği ıssız limanından, gizli mabedinden kaçıp Alper'in gelmeye cesaret edemeyeceği o yere gitmeliydi.


AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin