Yorucu bir hafta daha biterken Cuma gününün son ders çıkış zili de çalmıştı. İstiklal Marşının ardından çocuklar koşarak evlerine doğru yol alırken Alper çocukları izleyen sevdiği kadının ensesine sıcak nefesini bahşederek "Hazırlanmak için tam tamına otuz dakikan kaldı sevdiğim." Dedi. Ensesindeki sıcaklığın, burnuna dolup taşan hasret kaldığı baş döndürücü kokunun etkisinden kurtulamadan adamın söyledikleri kulaklarında arsızca çınlıyordu. Kaşlarını anlamaz gözler ile havaya kaldırıp bir anda ona dönerek "Nereye?" dedi hayretlere kapılıp giderken istemsizdi dilinden dökülenler. Alper ellerini ceplerini yerleştirerek "Sürpriz." Dedi muzip bir halde şakıyarak ona söylemeyeceğini hareketleri ile belli ediyordu. "Ya ama Alper lütfen söyler misin? Ben meraktan çatlarım. Hem Eda..." dedi. Genç adam çatılan kaşlarıyla ansızın öfke ile cevap verdi. "Ne olmuş Eda'ya?"
"Yani ayıp olur kıza hafta sonu tek mi kalacak burada?"
"Ayıp falan olmaz Özüm, o bize planınız var mı diye bile sormadan insanlara söz verebiliyorsa bende sevgilime yapacağım sürpriz için ondan izin alacak değilim."
"Tamam, tamam sakin olur musun biraz. Bir şey demedim."
"Haklısın sinirlerim bozuldu bir an özür dilerim, hem merak etme o düğün için alacaklarının listesini çıkarıp hafta sonu boyunca ömrünü o bilgisayarın başında çürütmek ile meşgul olacaktır. Yokluğunun farkına bile varmayacak güven bana. Hem düğüne gitmeden önce de bir hafta sonumu sevgilimle geçirmek istiyorum. Yalnız." Dedi üzerine bastıra bastıra. Biliyordu ki bu kelimeyi kullanmasa genç kız yufka yüreği ile Eda'yı da davet edecekti ve Eda onu ikiletmeden çoktan valizini hazırlayıp peşlerine takılacaktı. Ve Alper bu tatilde sadece sevgilisi ile vakit geçirmek istiyordu.
"Haklısın." Dedi kıkırdayarak.
"Hadi Özüm hocam vaktin akıp gidiyor benim de sabrım taşıyor. Bir an önce bu köyün sınırlarından çıkmak ve öğretmen kimliğimi de bu hafta sonu ardımda bırakmak istiyorum. Bu yüzden acele etsen iyi olur çünkü sevgilinin de sabrı bir yere kadar." Dedi ne kadar yalnız kalmak için sabırsızlandığını belli ediyordu.
"Tamam gidiyorum ama en azından bir ipucu versen." Dedi yüzünde yapmacık ikna edici bir ifadeyle.
"Özüm Hocam şansını bence fazla zorluyorsun." Dedi az sonra yapacaklarının işaretini gözlerindeki sinyalden anlatıyordu. Özüm teslim olur gibi ellerini havaya kaldırıp "Ben hazırlanmaya gitsem iyi olacak." Diyerek kıkırdayarak koşar adım lojmana yöneldi. Alper onun ardından bakarken bir kez daha şükür etti.
"Şükürler olsun rabbim yüreğimdekini kaderime nasip ettiğin için." Dedi yüzünde naif tebessümle.
***
Özüm ile Alper Erzurum'a doğru hızla yol alırken yol üzerindeki cağ kebapçısına uğradılar. Oranın leziz tadına es geçip gitmek yakışmazdı. Onlarda bu tadı yemeden geçemeyeceklerini bildiklerinden orada durdular. Kebaplarını bitirdiklerinde keyifli yolculuklarına devam ettiler. Özüm radyoyu açarak biraz keyiflenmek istemişti. Ama yerel radyoda çalan Sarı Gelin türküsü ile biraz hüzünlenmişti. Ondaki bu değişimi fark eden Alper "Hayatım iyi misin?" dedi endişeli bakışlar ile anlık ona bakarken gözlerini tekrar yola çevirdi.
"Bu türkü beni hep hüzünlendiriyor. " Dedi derin bir iç çekip kulaklarına dolmasına izin verdiği türküyü dinlerken yolu sessiz bir seyre başlamıştı.
"Neden bu kadar etkilendin hayatım?" Sebebini deli gibi merak ediyordu. Sevdiği kızın ansızın bu hale gelmesine sebep olan türkünün onda bir geçmişi mi vardı? Kucağında birleştirmiş olduğu elini alıp kokusunu içine derince çekerek küçük bir buse kondurdu üzerine "Anlatmak istersen iyi bir dinleyiciyimdir." Dedi yandan ona göz kırparak elini bırakmadan yola devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....