Özüm "Sakin olur musun biraz lütfen?" Dedi Alper'in bitip tükenmeyen öfkesini dizginlemeye çalışıyordu. Arabanın içinde yol alırken onun parmaklarıyla sıktığı direksiyonu görmesiyle bu sinirin kolaylıkla geçmeyeceğini anlamıştı.
"Sakin olmak ve ben öyle mi?" Dedi yan gözle ona bakarken bir yandan da arabayı kullanıyordu. Sinir bozucu bir kahkaha atarak "Sence bu mümkün mü güzelim?"
"Bak tamam haklısın hayatım bugün gelen telefonlar pek hayırlı değildi ama en azından sakinleşmeyi deneyebilirsin." Dedi yapmacık bir gülümseme ile onu bir nebze olsun rahatlatmak istiyordu.
"Bazen düşünüyorum da neden bizimde etrafımızda normal insanlar yok. Alt tarafı sevgilimle güzel bir hafta sonu geçirecektim. Ama dururlar mı? Yok. İlla ki sinirlerimle oynayıp beni deli edecekler. Biraz olsun güzel vakit geçirmek bizim de hakkımız değil mi Özüm?"
"Biraz abartmıyor musun hayatım?" Dedi ima dolu bir sesle. Sanki çok kötü bir şey söylemiş gibi genç kıza dehşet ile baktı. "Ben mi abartıyorum?" Aniden bir fren yaparak sağa çekti. Özüm bu ani fren ile öne doğru savrulurken emniyet kemeri taktığına şükür etti. Alper hiçbir şey demeden kendisini dışarıya attığında onun bunu sakinleşmek için yaptığını anladı. Derin bir soluk alıp verdi ve onun yanına gitmek için arabadan indi.
"Alper sen ne yaptığını sanıyorsun? Neden böyle davranıyorsun?"
"Neden mi böyle davranıyorum? Yeterince açık değil mi? Sadece iki günlük bir hafta sonunu seninle birlikte geçirmek istedim. Yalnız kaldığımızın ertesi günü Özüm hanımın hayranları beni arıyor ve bana hayatında birinin olup olmadığını soruyor. Bana soruyor bana sevgiline." El kol hareketi ile hararetli bir şekilde anlatırken gözlerindeki öfke etrafına yakıcı bir şekilde yayılıyordu.
"Bunun suçlusu da ben miyim? Ben mi dedim adama ara diye, neden benden çıkarıyorsun acısını?" Artık Özüm'de sinirlenmeye başlamıştı. Kıskanmasını anlamaya çalışıyordu ama bu kadar büyük tepkileri hak edecek bir davranışta da bulunmamıştı.
"Sana suçlusun demedim." Diye haykırdı.
"Eee o zaman sorun ne?" İnanamaz gözler ile bakıyordu genç kız, madem bunun farkındaydı ne demeye hala öfke kusuyordu ki kendisine?
Alper genç kızın anlamadığı bir hızda onu birden kolları arasına çekti ve belinden sıkıca tutarak onun kolları arasından çekilip gitmesini engelledi.
Özüm "Alper..." diye acı içinde inledi. Adam onun gözlerinin içine öyle büyük bir tehlikeli derinlikle bakıyordu ki ağzından hiç planlamadığı bir şekilde "Evlen benimle." Kelimeleri dökülüverdi.
"Ne?" diyerek karşılık veren genç kız zamansız bu teklife tamamen hazırlıksızdı.
"Duydun beni evlen benimle." Diye haykırdı tekrar. Genç kızın gözleri doldu ve yüreği coşku seline kapılıyordu. Tam ağızını açıp olumlu yönde cevap verecekken adamın "Duydun beni, benimle evlen ve bir kez daha böyle bir niyetle yanına hiç kimse yaklaşamasın." dedi. Genç kız duyduklarıyla yüzünde oluşan gülümseme her bir kelimede an be an solup gitti. Tüm gücü ile Alper'in göğsüne elini yerleştirip onu geriye doğru ittirdi.
"Demek sadece bu sebeple benimle evlenmek istiyorsun öyle mi? Sırf başkası bakmasın diye, sırf sen kıskançlık krizlerine girme diye öyle mi? Başka bir sebebi yok yani."
"Özüm saçmalama tabi ki seni seviyorum zaten evlenmek istiyorum ama uzatmanın ne gereği var. Konuyu saptırma lütfen." Dedi yaptığı aptallığın farkında olsa da ağzından çıkan her kelime onu an be an daha da dibe çekiyordu. Ona dokunmak için bir adım attığında Özüm elini havaya kaldırıp "Sakın Alper, sakın şu an dokunmabana. Şimdi buradan gidiyoruz ve bu konuyu da kapatıyoruz." Dedi sertçe. Arabaya doğru yönelirken ruhu derin bir hayal kırıklığına doğru sürüklenirken, yüreği çoktan ağır bir darbe almıştı. Arabanın kapısını açıp içeriye geçeceği sırada, Alper'in "Özüm özür dilerim." diyen pişmanlık kokan sesi ile hareketsiz kaldı. Genç kız gözlerini yavaşça açıp kaparken derin bir nefes alıp verdi.
"Alper şu an gerçekten uygun bir zaman değil. Gereksiz yere öfkene mazur kalmak istemiyorum artık. Evlenme teklifine gelince bunu gerçekten yürekten istediğin zaman konuşuruz. O gün daha gelmemiş. Hareketlerin ve sözlerinle bu çok belli oluyor. Şimdi bin arabaya da gidelim. Hande bizi köyde bekliyor." Dedi daha fazla konuşmasına fırsat vermeden arabaya bindi.
Alper kendisine içten içe kızarken "Ah Hakan ah!" diye söyleniyordu, sanki her şeyin tüm suçlusu oymuş gibi. Ne de güzel başlamıştı tatilleri aslında. Ta ki sabah gelen telefona kadar. O da yetmezmiş gibi Erzurum evlerinde serpme kahvaltılarını yaparken Özüm'e olanları anlatmış bir nebze olsun sakinleşmeye çalışırken Hakan'ın araması ile yine sinirleri gerilmişti. Hande ile kavga ettiklerini ve onun Oltu'ya gittiğini söylemişti. "Abi o deliye ben gelene kadar göz kulak ol." Diyerek telefonu kapatmıştı. Kardeşti neticesinde ve sırf onların kavgaları yüzünden köye bir gün erken dönüyorlardı. Alper yaptığı planların büyük bir kısmını iptal etmek zorunda kalmıştı. Her şeyin üst üste gelmesiyle yine ve yeniden düşünmeden konuşup kendisine en yakın olanı, sevdiği kızın canını yakmıştı. Hem de en özel olması gereken anını ıssız yol kenarında düşüncesizce teklif etmişti. Şimdi kız ne dese ne yapsa haklıydı. Ve Alper sadece kendisine ve kardeşine söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....