Yolun kenarında tek katlı, bahçesinde birkaç küçük kamelyanın bulunduğu bir yerdi burası. Özüm'lerin uğrak yeri haline gelmişti. Tek katlı binanın önünde dv bir semaver vardı. Bu semaverin varlığı her geldiğinde Özüm'e çay hastası olan arkadaşı Hande'yi hatırlatırdı. Sene boyunca her daraldıklarında Ahmet hoca ve Eda ile birlikte buraya gelerek soluklanırlardı. Çok ahım şahım bir mekân olmasa da samimiyet ile dolup taşan sıcakkanlı sahibi sayesinde ilçenin dışında olmasına rağmen çoğu insanın uğrak noktası haline gelmişti. Cağ kebabın yanında getirilen salata ise hala damaklarından tadı gitmeyen bir lezzet haline dönüşmüştü. Bir salata nasıl midelerini bu kadar etkileyerek ağızlarından salya akıtıyordu bilmiyorlardı ama sırf salatası için bile gitmek istedikleri bir haline geliyordu.
Özüm şimdi o mekânda diğer öğretmen arkadaşları ile birlikte Alper'in göz hapsinde kamelyada otururken ne diyeceğini bilemez bir halde sadece suskunları oynuyordu. Ahmet öğretmen erken gelmişti. Çünkü cağ kebap bazen yoğunluktan dolayı erken saatte bitiyordu. Sayıları da kalabalık olduğu için masaları ayarlamak için gelmişti. Şimdi kamelyanın içinde on yedi öğretmen tatilin ardından hoş sohbet ediyorlar neler yaptıklarını birbirlerine anlatıyorlardı. Birkaç bayan öğretmenin aralarındaki fısıldaşmalar Özüm'ün dikkatinden kaçmazken sinirleri de gerilmeye başlamıştı. Çünkü kızlar Alper ile ilgili bildiğin Eda'yı sorguya çekiyor ve Eda'da maşallah bildiği her şeyi bir bir anlatıyordu. İyice sinirlenen genç kız oflayarak bakışlarını başka bir yana döndürdüğünde görmek istemediği başka bir çift gözle karşılaştı. İçinden Hay ben böyle şansın, diyerek başını diğer yana çevirip adamı görmezden gelmeye çalışsa da bu çabası tamamen boşunaydı. Adam kızın bu hareketini gördüğü halde yüzsüzlüğü ele alarak onların bulunduğu kamelyaya gelip "Merhaba arkadaşlar."dedi.
Özüm, gözlerini her ne kadar görüş alanından çıkarmaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi. Adamın gözleri onun öyle bir hapsetmişti ki genç kız bir an önce buradan kurtulmak istiyordu.
Ahmet "Ooo Kemal sen nereden çıktın böyle?" diyerek ayaklandığı an, Alper öldürücü bakışlarını adama çevirdi. Meşhur Kemal doktor sensin? Diyerek içten içe öfkesini tırmandırıyordu.
"Arkadaşlarla geldik," diyen adam diğer kamelyada ki insanları gösterdi. "Sizi görünce de bir merhaba demek istedim." Dedi gözlerini Özüm'e tekrar dikti. Bu bakışlar Alper'in sabrındaki son demlerinde olmasına sebepti. Ama doktor bunu bilmiyordu. Ahmet hoca ve doktor biraz daha sohbet etti. Kemal doktor oradan uzaklaşırken gözleri hala kendisine bakmamak için direnen kızdaydı. Alper öylesine öldürücü bakışlar fırlatıyordu ki bir tuhaflık olduğunu hisseden Ahmet ortamdaki gerginliği gidermek adına "Sevdiğim getir şu arabadan bizim emektarı da şu öğretmen milletinin kulaklarının pasını son kez silip atalım." Dedi İpek'e göz kırparak. Genç kız kıkırdayarak arabanın bagajındaki sazı alıp geldi. İpek'den sonra tutkunu olduğu sazını eline aldığında yanındaki Alper'in omzuna hafiften dokundu.
"Eee Adanalı ilk görev yerinde şu öğretmenlerin kulağını silmeye ne dersin?" dedi onu da diğerlerine kabul ettirme çabası içerisindeydi. Alper'i ilk gördüğü anda iyi bir adam olduğunu anlamıştı. Ve buralarda hayatın daha güzel geçebilmesi için bu güzel insanların birbirine her zaman ihtiyacı vardı. İletişim önemliydi. Özellikle de öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği icra ederken insanın insana her zaman ihtiyacı vardı. Bu yüzdendi Ahmet'in Alper'i ortama kazandırmaya çalışması. Alper, Ahmet'e sert bakışlar ile döndüğünde acaba yanlış bir şey mi yaptım düşüncesine kapılmasına sebep oldu.
"Yani istemiyorsan söylemeyebilirsin." Diyerek geri adım attığında Alper'in yeni yeni kendisine geldiğini ve onu duyduğunu anladı.
"Yok Ahmet Hocam, ben başlıyorum sen beni takip et olur mu?" dediğinde içinde derin bir rahatlama hissetti Ahmet. Başıyla onu onayladı ve Alper bakışlarını ansızın Özüm'e kilitledi. Kimin ne diyeceği, ne düşüneceği o anda artık umurunda bile değildi. Herkesin anlamaz gözler ile onlara baktığını anlayan Özüm tedirgindi. Bu adam ne yapmaya çalışıyor, diye içten içe yiyip bitirirken kendisini, Alper'in bilmediği bir yönü güzel sesiyle tanışmıştı. Gözleri gözlerinde bakışları bin bir ima içinde adamın kelimeleri kulaklarından akıp yüreğine gidiyordu. Ahmet öğretmen sazıyla ona eşlik etmeye başladığında herkes şarkının sözlerinde çoktan kaybolup gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomanceSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....