"Yemin ediyorum şu geceyi bir kaza bela çıkmadan atlatalım başka bir şey istemiyorum." Dedi Hande Özüm'ün odasına girer girmez, ardından sırtını kapıya sertçe yasladı. Özüm ise ölü adımlar ile kendisini yatağa öylesine bıraktı. Boş bakışlar ile bir yere odaklanmıştı. Ondaki bu tuhaflığın sebebini bilse de ona destek vermek adına koşarak yanına gitti ve dizleri üzerine çökerek ellerini avuçlarının içine aldı.
"Özüm bana bak." Dedi ısrarcı bir şekilde. Özüm gözlerini ona döndürdüğünde Hande orada gördüklerinden hiç memnun olmamıştı. "Bana şöyle bakmayı kes." Dedi kesin bir tavırda. Hiç de itiraz kabul edecek bir hali yoktu.
"Nasıl bakıyormuşum?" dedi kendisini bilmez gibi.
"Ölmüş, bitmiş, kahrolmuş, hayattan umudunu yitirmiş, ümidini kesmiş gibi bakma bana, alışkın değilim bu gözlere ben."
"Sence de öyle değil miyim Hande? Baksana şu halime, aşağıya tükürsem sakal yukarıya tükürsem bıyık, söyle ben ne yapacağım, nasıl çıkacağım bu için içinden? Aklım karma karışık."
"Hayır değilsin, bak bize hala nefes alıyoruz, çıkmadık candan ümit kesilmez diye boşuna dememişler."
"Ben bir istisnayım galiba." Dedi akmaya hazır gözyaşlarıyla.
"Kes şöyle konuşmayı, benim de ayarlarımla oynama, ben seni bu cendereden kurtaracağım ve sen her şey düzene girdiğinde geri döndüğün anda net bir karar vereceksin. O zamana kadar da seni bu kurtlar sofrasına bir daha geri getirmeyeceğim. Anlaşıldı mı?"
"Nasıl olacak bu Hande? Söylediklerin bir ütopya gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler." Dedi imkânsız bir şeyden bahseder gibi.
"Anlatacağım tatlım anlatacağım ama şimdi bana izin ver de bir duş alayım kokacağım yakında dedi tek nefeste. Mahvoldum birazcık gevşemem lazım. Sonra tüm planı sana sıkılmadan bir bir anlatacağım ve sen ilk defa zekâmı takdir edip bana hayran bakışlar ile bakacaksın. Ve ben işte o zaman senin muazzam tebriklerini kabul edeceğim. Ama yalvarırım kulun köpeğin olayım bana duş alacağım yeri göster." Dedi, biraz daha duş almadan durursa ruhunu teslim edecekmiş gibi bakıyordu. Onun bu hali Özüm'ü bir nebze olsun tebessüm ettirirken Hande'ye duş alacağı yeri gösterdi. Kendisini tekrar yatağa bıraktığında az öncekinin aksine upuzun yattı. Gözlerini kapattı ve hayal etmeye başladı. Burada bu şekilde bu konumda olmamalıydı. "Şimdi burada..." dediği anda yüzünde bir gülümse peyda oldu. Aklından geçen isim ve gözleri kapalı zihninde canlanan resim yüzünü uzun zamandan sonra ilk defa aşk ile gülümsetip dudağını ısırmasına sebep oldu. "Şimdi burada senin yanında benim olmamı hayal ediyorsun değil mi?" diyen sesi duyduğunda aniden yerinden fırladı.
"Sen?" dedi ayaklandığı yerde bir adım geri giderken sırtı duvara çarpmıştı. Sırtı duvara değen genç kız dudaklarından ufak bir inilti koyuverse de şimdi gözleri kocaman açılmış, karşısında hayal mi gerçek mi olduğunu idrak edemediği adama bakıyordu. "Senin burada ne işin var?" dedi üzerine tehlikeli bakışlar ile adım adım gelen adama.
"Neden? Hayallerini süslediğime göre gerçeğinde de hüküm sürebilirim diye düşündüm? Yanlış mı düşündüm?"
"E-evet." Dedi kekeleyerek.
"Bence süsleyebilirim Özüm, Alper'in olarak, senin sevdiğin adam olarak," dedi ve şimdi nefesinin tenine değdiği mesafede kokusu burnunda can bulurken gözleri bir hayale bakar gibi bakıyordu. Aşka dalıyordu nefessizce yüreği... Derin bir nefes daha alıp verdi. Alper'in elleri Özüm'ün saçlarına değdiğinde içi eridi genç kızın "Sana dokunma hakkı yalnızca bana aitken nasıl olur da izin verirsin Özüm? O adamı öldürmemem için bana tek bir sebep söyle." Dedi. Tehditkâr kokan sesinde ölüm hissediliyordu. Tehdit değil de bir gerçeklikten bahseder gibiydi aslında. "Çünkü o benim..." dedi gözlerinin içine bakarak, ama devamı dökülmedi dilinden. "Evet o senin..." dedi Özüm ve cümleyi tamamlamasını beklerken şimdi dudakları kulaklarına değiyor, kızın gözleri kapalı bir halde adeta yüreğini kullanarak aklını başından alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÜZAR #TAMAMLANDI#
RomantizmSÖZDE DEĞİL ÖZDE AŞK 'IN ADI DEĞİŞTİRİLEREK AHÜZAR OLDU... ALPER VE ÖZÜM'Ün hikayesi AHÜZAR Ah eden yüreklerin ikrar ve inkar yolculuğu....