468.Ders Mü'min Sûresi 17-25

9 3 8
                                    

468. Ders :

24. Cüz, 40. Sûre, 468. Sayfa
Mü'mün Sûresi
17-25. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ


17

الْيَوْمَ تُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ
"Bugün her nefis yaptığının karşılığını alacaktır."

Ayetin bu kısmı, önceki kısmın bir neticesi gibidir. Ayeti şöyle açıklayabiliriz:

İnsanların ruhları, inanç ve amellerle lezzetini ve elemini gerektirecek durumlar elde ederler. Lakin, kendilerini meşgul eden engeller dolayısıyla bunları tam duymazlar. Kıyamet koptuğunda engeller ortadan kalkar, lezzet ve elemlerini idrak ederler.

لَا ظُلْمَ الْيَوْمَ
"Bugün zulüm yoktur."

Sevabı azaltmak veya azabı çoğaltmak gibi herhangi bir haksızlık söz konusu olmayacak

إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
"Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir."

Çünkü hiçbir durum başka durumla ilgilenmesine engel değildir. Dolayısıyla, her birine layık oldukları şey gayet seri bir şekilde ulaşır.







18

وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ

"Yaklaşmakta olan günle onları uyar."

"Yevm-i âzife" kıyamet günüdür. Yakınlığı sebebiyle böyle isimlendirilmiştir.

Veya cehennem ehlinin oraya yakınlığı sebebiyle böyle denilmiştir.

إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ
"O günde yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunup dururlar."

Denildi ki: Bundan murat, ölümdür. Çünkü o günde kalpler, yerlerinden yükselir, boğazlarına yapışır. Normal hâle dönmez ki rahatlasınlar, istirahat etsinler.

مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ
"Zalimler için ne sıcak bir dost vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi."

"Onlar için" denilmek yerine "zâlimler için" denilmesi, bu durumun onlara has olduğunu bildirmek ve zulümleri sebebiyle böyle cezalandırıldıklarını anlatmak içindir.







19

يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ 

"O, gözlerin hain bakışını da bilir, gönüllerin gizlediğini de."

Hâin bakış, mahremi olmayan kadını ilk defa gördükten sonra ikinci defa nazarını çevirip bakmak ve kaçamak bakışlarla ona nazar etmektir. Veya bundan murat, gözlerin hıyanetidir. Ayet, her türlü gizli hâlin Allaha gizli kalmadığını, O'nun bilgisi dâhilinde olduğunu ve o hâle uygun karşılığı vereceğini gösterir.





20

وَاللَّهُ يَقْضِي بِالْحَقِّ
"Allah, hak ile hükmeder."

Çünkü, mutlak manada Mâlik ve Hâkim O'dur. Dolayısıyla, hangi şeyle hükmetmişse, hükmettiği şey haktır.

وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ لَا يَقْضُونَ بِشَيْءٍ
"Allah'tan başka taptıkları ise hiçbir hükümde bulunamazlar."

✔️3- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin