Hüzün...........
"Appaaaaaaa appaaaa "
Hah yine başladı bücür..
Bu kez balkondan sesleniyordu."Ne oldu soner yine ne var ?"
"Ne kızıyon appam ya , çay yaptım da havada güzel gel içek dicektim. Hem bu gün pek formunda değilsin laf sokmadığına göre.."
Pis pis sırıtıyordu eşek. İstemeden gülümsemiştim..
"Himmet ne zaman geliyor?? Yalnız kalınca sen raydan çıkıyorsun. Hani seni bilmesem..."
"Aaa. Aaaaa.aaa appama bak ya . Ayıp ayıp ben seni çaya çağırıyom,sen bide laf sokuyon"
Tövbe Allah'ım ya deli bu çocuk ,daha az önce laf sokmuyorum diye laf sokuyordu, şimdi laf sokuyorum diye ..
way anam ben yine beni aşmışım, anlaşılan bana tedirginlik yaramıyo.
"Tamam geliyorum "
"Hah şöyle, gelirken bide şöyle okkalı, meşhur menemeninden yapsan da yesek ."
"Menemen mi? Sen çağırdın beni, kendin yapsana bücür!!"
"Allah allaaaa. Appam sen misafir değil misin ?"
"Evet ,işte tam bu yüzden sen yapıyorsun. "
"Ha sen bi yere misafirliğe giderken elin boş mu gidersin? E.. iyiymiş "
"İiiiiihhhhhh "
O an kafama gelen yumuşak bir şeyle sarsıldım .
"Yuh!!! Bu ne ya? Ne yapıyorsun sen ?"
"A.aaa appam çok ayıp ama cık cık cık.. Insan böyle söylermi ya? Ben sana iyilik yapıyom . Söz verdiğim yastığı aldım işte, içindeki siniri yastığa bırak, bana kusma diye "
Kahkahalarla gülüyorduk şimdide, pislik .. Gelde kız buna şimdi. Beraber uzun bir gülüşmeden sonra gidip menemeni yaptım .
Daha ben yan daireye geçemeden apartmanın kapısı açıldı.Giriş katında oturmak hem kötü, hem iyiydi. Önce önemsemesemde kapıdan giren kişi, birden kötü tüm anıların aynı anda beynime üşüşmesine ve bilinçaltımdaki kabusların ve korkuların su yüzüne çıkmasına sebep oldu.
Titreyen ellerim daha fazla tabağı taşıyamadı ve tabak büyük bir gürültüyle kayıp paramparça oldu . Aynı anda Soner kapıyı bir hışımla açtı ve daha bana ne olduğunu soramadan beni düşmekten son anda kurtardı. Çünkü Soner kapıyı açarken ben Vücudumdaki tüm kasları aynı anda kaybetmiş bir halde ,beynimden hiç bir emri hiç bir uzvuma iletemiyordum . Beynim kendini korumaya aldı , kilitledi ve karanlık kollarını açıp beni çağırdığında hiç tereddüt etmeden bıraktım kendimi.
..............
Soner ...
"İyide doktor bey neden birden bayıldı bu kız. Hasta değildi bir sebebi olmalı öyle değil mi?"
"Elbette bir nedeni var Soner bey . Tansiyon çok düşmüş, kendine geldiğinde daha önce de tansiyon düşüklüğü yaşayıp yaşamadığını sormalıyız ve ona göre kontrol altına alınması elbette iyi . Tabiki ani bir şok,korku,ağrı, yorgunluk,üzüntü vs problem olmadıysa. Şimdilik ayılmasını beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok"
Şimdi doktor falan demicem ağzını burnunu dağıtıcam. "Beklemeliyiz falan fıstık " oldu canım, bide iki çay söyleyim otur keyif yapalım bari .
Ah be Hüzün ablam ya ,yapma bunu lütfen bana ...
Daha fazla dayanamayıp doktora biraz sert çıkmıştım sanırım..
"Doktor bak kırk dakika oldu hala kendine gelmedi bu kız. Seni çağırmak yerine bi hastaneye mi gitseydim acaba ? Nasılsa bişey yaptığın yok"
Adam öyle bir bozuldu ki, ama alacağı parayı da esgeçmemek gerek..
"Soner bey bi beş dakika daha bekleyelim olmazsa bi ambulans çağırırız"
Olmazsa diyo ya ,sanki arabasını mağaza önüne parketmis sürücüyü bekliyo . Tövbe yarabbim.
Onun bu hali bana çok dokunmuştu. İstanbul'a geldiğimizden beri bi aile olmuştuk onunla . Hiç yabancılık çekmemiştik sayesinde . Dünyada böyle iyi insanların kaldığına Hüzün ablam sayesinde inanmıştım.
O kadar düzgün bi kız ,bir başına İstanbul gibi bi yerde... Neredeyse imkansız ama demek olabiliyormuş. Bide bize bak, Himmet abimi memlekete gitti sanıyor garibim.
Abim uyuşturucu kaçırırken yakalanmış,en az üç ay icerde yatacaktı. Bunu söylemeye utandığımdan memlekete gitti dedim. Yani yalan bir. Aile memlekette dedim okumaya geldik dedim . Yalan iki. Okula gidiyorum dedim oysa ki okulu dışardan okuyorum normalde de çalışıyorum. Yalan üç. Memleketten para yolluyorlar öyle geçiniyoruz dedim yalan dört . Ve en büyük yalan da kan davasından kaçtığımız yerine büyük abimin yanına geldiğimizdi. Aslında binevi doğru idi .Öz abim ile aramızda kan davası vardı ama biz yine onun yakınına gelmiştik,yine ondan kaçmak için.
Ah Hamza abi ah ....
Çok zengin olmuş buralarda . Tam bir baş belası, tarihi eser kaçakçılığından ,silah kaçakçılığına kadar bir sürü pis işle gelmiş buralara . Hüzün ablanın aslında onun yanında çalıştığını öğrendiğimden beri diken üstündeyim. Bizi asla birarada görmemesi gerek. Hatta bizim burda olduğumuzu da bilmemeli.Bu yüzden onu işyerinin kapısına kadar bırakmamıştım hiç. Nede olsa kan davası yalnızca komşuyla ya da tanımadık kişilerle olmuyor ,işte bazen özbeöz kardeşin bile kan davalın olabiliyor. Ne yapsaydık yani? Karısı ırgatbaşıyla kırıştırırken o ses çıkarmıyosa biz bişeyler yapmalıydık.Her ne kadar cezası ölüm olmamalıysa da babam dayanamamış adamlarından birisine vurdurmuştu yengemi. Oda babama inanmak yerine karısının asla onu aldatmayacağına inanmış ve babamdan karısının intikamını almak için yeminler edip ayrılmıştı köyden. Ha ben bunları yaşadığımızda henüz altı yedi yaşlarındaydım. En son geçen sene babama tehdit mektubu geldiğinde babam apar topar bizi İstanbul'a yolladı. Saklanacak en iyi yer düşmanın yanıymış. Beni tanımazmış nasıl olsa . Adımda Soner değil Orhan bu arada . Ah be güzel ablam keşke seninle açık açık konusabilseydim .
Bu sırada doktorun sesi rahatlamış olarak geliyordu .Ben mutfaktan bi bardak su almak için gittiğimde.
"Soner bey hastamız kendine geliyor"
Oh beeeee....
Hadi bakalım Orhan ya da Soner her neysen işte...
Şimdi ablanın yanında olma zamanı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALIN YAZIM
RomanceBaşınıza her gelen şeyin KADER olduğuna mı inanıyorsunuz??? Adı KADER olsada , Bunu siz çiziyorsunuz... *Tüm hakları yazara aittir. Alıntı yapılamaz,kısmen veya bütün olarak hiç bir yerde paylaşılamaz ,kullanılamaz. * Yeni bölümler uzun ve akıcı şe...