Nefes...

24 2 0
                                    

Murat....

Dakikalardır hipnoz olmuşçasına Aybars'ın fotoğraf ve videolarına bilmem kadıncı kez bakıyordu güzelim. Bizde Bora'yla ona...

O kadar ifadesiz duruyordu ki şu an ne hissettiğini deli gibi merak ediyordum. Canından bir can olarak yorumluyordu Aybars'ı, ama bu boş bakışlardan ne anlam çıkarmalıydık bilmiyorum . Boranın telefonu çalmaya başladığında o hâlâ telefona bakmaya devam ediyordu...

Bora :  " Hüzün telefonumu alabilir miyim ?"

.........

Bu sefer ben girdim devreye çünkü Hüzün başka bir dünyadaydı.  Bir yandan konuşup diğer yandan ekindeki telefonu kibarca aldım elinden ....

"Bebeğim iyi misin ?"

Derin bir nefes aldıktan sonra bir bana bir Bora'ya bakarak konuşmaya başladı...

" Birgün bana canının canı,kardeşin senden uzaklaşacak, hatta seni görmek bile istemeyecek deseler , sadece gülerdim.  Ben onu daha ilk yetimhaneye geldiği gün bağrıma bastım.  Can dedim kardeşim dedim . Hayat çok acımasız bazen , canımın  canına sadece uzaktan bakabiliyorum. Sahi sevgilim söylesene ben nerede hata yaptım?"

Ne Bora ne de ben söyleyecek birşey bulamadık.  Kalkıp güzelime sıkı sıkı sarıldım. Ve sustuk...

.............................

Soner.....

'Sizden haber bekliyorum efendim. Hâlâ gerçek anlamda bir aile olmadılar.  Gözlerim hep üstlerinde, her ne kadar dışarıda mutluluk pozu verselerde odalarına çekildikten sonra duyduğum sadece Hüzün hanımın arada bir çığlık atarak uyanması.  Murat bey ne kadar daha bu şekilde karısını sevip kabullenir bilemem . Bildiğim bişey varsa o da artık Hüzün hanımın yavaş yavaş aklı dengesini kaybediyor olması. Ilaçlarini düzenli almaması için elimden geleni yapıyorum.  Bazen aldınız diyorum ve oda inanıyor.  Yani durum bu kadar vahim . Dediğim gibi efendim sizden haber bekliyorum.  Düğmeye bastığınız an planınızı hayata geçireceğim.

( bu arada gönderdiğiniz parayla aldığım dairenin bi kısmını ödedim.  Biraz daha paraya ihtiyacım var .)

Gelişmelerle ilgili size yazmaya devam edeceğim efendim ..'

Mektubun elimden kayıp düştüğünü duyduğum ayak seslerinden anlamıştım.  Allak bullak olan beynim ve belki bin parçaya ayrılmış kalbim nasıl olurda Hilal ablanın bu derece kötü bir canavara dönüşmüş olabileceğine anlam veremiyordu . Ayak sesleri yaklaştıkça hemen eğilip düşen mektubu yerden aldım ve bulduğum çekmeceye geri yerleştirdim.  Şimdilik bu olaydan kimseye bahsetmeyecektim. Hilal abla bu yaptığından pişman olduğunda yapayalnız kalmış ve perişan bir halde olsun istemiyordum.

Hiç bisey olmamış gibi davranmaya çalışarak odadan çıktım ve hemen yandaki Aybars'ın odasına geçtim.  Sanki ordan çıkıyormuş gibi gülümseyerek ..

"Oooo ablam bakıyorumda yine çok mutlusun . Hayırdır inşallah?"

Hiç istifini bozmadan yüzüme bakıp...

"Mutlu olmamam için bir sebep mi var Soner ?"

Bakışlarında bir sıkıntı,ne bileyim işte ufacık bir pişmanlık ya da üzüntü aradım ama sanki bildiğim Hilal gitmiş yerine tam anlamıyla masallardaki kötü karakter bir insan gelmişti  . Içimde bir yerlerde ona karşı duyduğum sevgi , saygı ve minnet duygusu yerini yavaş yavaş kopan iyi niyetimle beraber kızgınlığa,hatta nefrete bırakmaya  başlamıştı.  Ve bunların hepsi şu en fazla yarım saatlik zaman diliminde olmuştu.

" Yok ablam neden olsunki , elbette seni mutlu görmek bizide mutlu eder. "

Resmen konuşmak istememiştim.  Nasıl bir soğukluk geldiyse yüzüne gülümsemek bile gelmemişti içimden. Lafı geçiştirip ,

"Dışarda biraz işim var gecikirsem merak etmeyin "
Deyip kendimi resmen dışarı attım.  Aynı ortamda bulunmak bile rahatsız etmişti birden . Ama elbette bu işi böyle bırakamazdım.  Hilal ablanın ne planladığını öğrenmeliydim.  Ve ne kendisi ne de Hüzün ablam ve hatta Bora ve Murat abiyle Aybars'ında zarar görmeden kurtulabileceği bir yol bulmalıydım.  Zira, eğer birşeyler yapmazsam işler çığırından çıkacaktı. 

Bana doğumgünümde hediye edilen küçük smart arabama binip amaçsızca sürmeye başladım.  Şu an en iyisi sessiz bir yere gidip iyice düşünmekti.

Kafamda deli sorularla sahile gittim,rüzgara aldırmadan bir banka oturup düşünmeye başladım.  İşin başını bulmalıydım.  Ne zaman başladığını ve mektupları kimin yazdığını.  Aklıma gelen tek isim sevgi idi ,sonuçta evde onlarla yaşayan tek kişiydi. Gerçi onada yardim eden temizlikçi iki kadın ve bahçevan da vardı ama geceleri dinlediğine göre bu evde kalan birisi olmalıydı ve bu sadece sevgi olabilirdi. Mektupta adı yazmıyordu.  Belkide kasıtlı olarak isim yazmamıştı bilmiyorum .

Allah'ım çıldırmak üzereydim. Derin bir nefes verip Hüzün ablanın yanına gitmeye karar verdim . Belki Sevgi bi açık verirdi de bu saçma işe bir son verebilirdim kimse bilmeden.

................

Hamza....

Beş dakikaya bir saate bakıyordum sırf ilaç vaktini geçirmemek için.  Bu arada kendime kızmayada devam ediyordum. Zavallı bir kız için neydi bu bendeki korku , üzüntü ve heyecan . Varolduğunu unuttuğum kalbim sanki cesaret hapı almış gibi kendini bana hatırlatmaya çalışırcasına hızlı  atmaya devam ediyordu .

Benim ettiğim büyük mühür yeminime rağmen.  Zehra'mla kapattığım ve mühürlediğim yerden kurtulmuştu nasıl olduysa. Ve ben buna acilen bir çözüm bulmalıydım.  

"Mmmmmmm"

Suyu yenilemek için mutfağa gitmiştim.  Tam odaya gireceğim sırada inlemesini duydum ve neredeyse elimdeki sürahi ve bardağı fırlatıyordum . Hemen başucuna geçtim ve ateşini kontrol ettim . Hâlâ çok yüksekti ilaç saatine daha yirmi dakika vardı.  Zararı olmayacağını umut ederek hapı ağzına verip zorda olsa yutturdum.  Sirkeli suya batırdığım bezi alnına koyup sürekli bu işlemi yinelemeye başladım.  On dakika sonra daha iyiydi. Ateşi biraz da olsa düşmüştü.  Tam yanından kalkacakken birden elimi tuttu ve ..

"Git.me" dedi. Bana , "gitme"!!"

Ve ben kaldım ve en inanılması güç olan da buydu . Beni tutan şeyin ne olduğunu düşünmeyi bir kenara bırakıp, bütün hırslarımı,acılarımı ve acımasızlıklarımı... Sadece kaldım ve tuttuğu elini dahada sıkı tuttum ve içimden bir his bir daha bu narin ve küçük elleri bir daha asla bırakamayacağımı söylüyordu.

ALIN YAZIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin