Hamza Çelik...
Şu an çıldırmamak, aklımı kaybetmemek için insan üstü bir çaba sarfediyordum. Karşımda henüz açılamadığım sevdiğim kadın, karnına silah dayalı bir şekilde çaresizce bana bakıyor ve sessiz bir şekilde yardim bekliyordu benden.
Olanca gücümle bağırdım.
"Ahmeeeetttt!!!"
Ağır adımlarla karşıma geçip yanıma kadar geldi . Aramızda en fazla bir adımlık mesafe vardı. Daha fazla yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Pis pis sırıtarak,
"Yolun sonu Hamza, ya şimdi şu kağıtları imzalarsın ya da.."
Tam o anda sesini duydum tüm cesaretiyle dimdik ayakta duran Esma'nın.
"Hayır! Sakın yapmayın, hele benim için asla . Buna izin veremezsiniz, veremem. Lütfen bırakın napıyorlarsa yapsınlar bana ama siz sakın imzalamayın."
Donmuştum, ben, zaman, hayat, dünya... O'ndan başka her şey şu an anlamını yitirmişti. Bir yandan bunları söylerken diğer yandan gözümün içine bakıyor ve kafasını olumsuz anlamda sallıyordu. Daha cümlesini bitirir bitirmez elinde
bıçak olan adam biraz batırdı ucunu. Ve oradan süzülen kanı gördüğüm an artık gözüm dönmüştü. Ne ara belimden tabancayı çekip kabzasını sıkıca tuttum ne ara emniyeti açıp Ahmet'in beynine dayadım hatırlamıyordum."Hemen o kızı bırak ve defolup git evimden. Yoksa beynini uçurmaktan büyük zevk duyarım asalak patronunun. "
Elimin altında inleyen Ahmet titrek bir baş işaretiyle beni onayladı ve adamı yavaşça elindeki bıçağı ve Esma'yı bırakıp geri geri kapıya yöneldi. Ardından karşımdaki diğer ikisine de baktığımda onlara da bir baş işaretiyle çıkmalarını emrettim. Şimdi korkma sırası Ahmet'teydi. Karnını tutan elindeki kanı gördüğümde elim titredi. Ahmet'te bunu fırsat bilip kurtuldu elimden . Ve nasıl oldu anlamadım ama koşarak kaçtı. Önceden olsa ne uçan ne kaçan kurtulamazdı elimden. O tabancayı elime alıyorsam patlamadan yerine koyulmazdı. Ama sözkonusu Esma olunca ben ne zaman ben olmuştum ki zaten. Ahmet'in hesabını sonraya bırakıp koşarak yanına gittim. Elimi karnındaki elinin üzerine koydum. Yapabildiğim tek şey,
"Affet beni, benim yüzümden.." oldu demek oldu.
Masum bir gülücük bıraktı ona aşkla baktığım gözlerine ve geriye doğru bıraktı kendini. Kollarımda bütün masumiyetiyle duran bu kız hayatıma anlam katandı. Ve benim kaybetme korkusuyla yüzleştiğim ikinci sınavımdı bu.
.....
Murat...
"Soner şunu en başından anlat, çıldırmak üzereyim ve ne dediğini anlayamıyorum. Hilal nasıl bu kadar kötü bir insan olabilir ve sen birde kalkmış Sevgi'nin de bu işin içinde olduğunu söylüyorsun. Bundan ne kadar eminiz?"
Soner karşımda yine tüm olgunluğu ile bekliyor,benim bu olayı sindirmem için bana zaman tanıyordu.. Bakışlarını gözlerimden çekmeden devam etti,
"Abim, bunları sana anlatmak kolay mi sanıyorsun benim için? Hilal ablanın yanında duruyorsam şayet, bu sadece Hüzün ablam istediği içindir. Tanık olduğum olaylardan sonra Hilal ablanın yüzüne bakmak dahi gelmiyor içimden. Ne,nasıl oldu bilmem, bildiğim bişey varsa şayet o da artık Hilal ablanın hiçte göründüğü gibi iyi bir insan olmadığıdır. Ve eğer hemen birşeyler yapmazsak Hüzün ablaya zarar vermeleri an meselesi."
O kadar zordu ki şu an bunları Soner'den duymak ve inanmak. Hilal ya ,kimse değil de Hilal. Nasıl olabilirdi? Yıllarca aynı evi, aynı hayatı, aynı ekmeği paylaşmış iki insandan biri diğerine nasıl düşmanlık besleyebilirdi. Aklımın almadığı bir yerdeydim. Tek bildiğim Hüzün'ü bu olaylardan hiç şekilde zarar görmeden kurtarmaktı.
"Biraz daha beklesem sizin hiç bişey diyeceğiniz yok. Acıkmadınız mı Allah aşkına?"
Ikimiz birden birşeyler duyup duymadığından emin olmak için yüzüne bakıyorduk. Soner ile konuştuklarımızı duyması çok kötü olurdu ve ... kaldırabilir miydi?. Tahmin etmesi zor değildi. Hemen ayağa kalkıp yanına gittim ve onu göğsüme yaslayıp o lavanta kokan saçlarına bir öpücük bıraktım.
"Bebeğim , bizde tam iniyorduk. "
Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Sanki aradığı birşeyler var gibiydi.
"Hmm, sorunu halledebildiniz mi?"
Soner ile göz göze geldiğimizde ikimizde hemen toparladık ve Soner'in lafebeliğinin işe yaraması için dua etmeye başladım.
"Of appam ya, ne meraklısın kardeşim sen? Erkeksel mevzular dedik anlamadın. Napim yani oturup hacerle olan hacetlerimi sana mi anlatım? Ne biçim bi psikolocin var senin anlamadım."
Gözlerini kırpıştırıp Soner'e döndü bu kez .
"Birincisi benim PSİKOLOJİM de hic bir sıkıntı yok, ikincisi erkeksel mevzu dediğin olayın başkahramanı bir kadın. Şimdi ..."
Derken bir Soner'e bir bana bakıyordu. Bu kadının zekası bazen hiç kolaylaştırmıyordu olayları....
Hüzün'ün sessiz ama etkili bakışlarından kurtulduğumuzda
planladığım ilk iş karımı evden bir bahaneyle uzaklaştırıp, Sevgi ile oynayacağım oyunun ilk adımını atmak olacaktı...........
Hamza Çelik
Onu hastaneye götürmem demek polisin de devreye girecek olması demekti ki bu benim için iyi olmazdı. Şu an beni bitirmek için fırsat kollayan Ahmet gibi bir herif varken ve geçmişim de ki;( Esma'mı tanıyana kadar berbat ve gaddar bir adamdım.)
Hiçte yasal olmayan işler yaparak bu günlere gelmiştim. Bunu koz olarak kullanıp beni parmaklıklar ardında uzun bir zaman geçirmeme sebep olacak tüm belgeler de her ne kadar kendimce güvende olduğunu düşünsem de yine de riske atamazdım. En iyisi yine o yalaka doktoru eve çağırmak olacaktı .Daha ilk aramamda birazdan burada olacağını söyleyip kapatmıştı . Meleğimi yatağa yatırıp elimden gelmeyen her şey için kendimi kahrederek doktoru beklemeye başladım.
Murat...
Hüzün'den istediğim (canımın çok çektiğini söyleyince dayanamadı karım) böreği yapmak için mutfağa gittiğinde Soner'le bir plan yapıp önce Sevgi'nin sonrasında ise Hilal'in sonuçlarına katlanması için zaman tanımayacaktım.
İlk olarak işe evin her köşesine kamera yerleştirmek gerekiyordu. Ve ben zaman kaybetmeden güvenlik şirketini arayıp derhal gelmelerini emrederek telefonu kapattım.
Yüzüme hem üzgün hemde mağrur bir şekilde bakan Soner'in omzuna elimi koyup hafif sıkarak ;
" Bundan sonra beklemekten başka çaremiz yok koçum. Umarım biz yanılıyoruzdur" diyerek aslında tam da gönlümden geçen düşünceleri dile getirdim. Hala aklım almıyordu hem Hilal hem de Sevgi ... ikisinde de emeğimiz çoktu . Yıllardır yanımdaydı Sevgi. Hizmetli değil de sanki kızkardeş gibiydi benim için
Eğer Hüzün onun yüzünden zarar görüyorsa elimden kimse alamazdı.
Daha fazla oyalanmadan bahçeye geçmek için Soner'i yönlendirdim.
Odadan çıkacağımız zaman yüzünü bana dönüp ;" Bora abime olanlardan bahsedecek miyiz abi?" Diye sorduğunda verecek bir cevabım yoktu. Sadece ,
" O'nun yerinde olmak istemezdim " diyebildim ve merdivenlerden inmeye başladık. Bakalım bu işin sonu nereye varacaktı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALIN YAZIM
RomantikBaşınıza her gelen şeyin KADER olduğuna mı inanıyorsunuz??? Adı KADER olsada , Bunu siz çiziyorsunuz... *Tüm hakları yazara aittir. Alıntı yapılamaz,kısmen veya bütün olarak hiç bir yerde paylaşılamaz ,kullanılamaz. * Yeni bölümler uzun ve akıcı şe...